ISSN 1016-5169 | E-ISSN 1308-4488
TÜRK KARDİYOLOJİ DERNEĞİ ARŞİVİ - Turk Kardiyol Dern Ars: 44 (4)
Cilt: 44  Sayı: 4 - Haziran 2016
EDITÖRYAL YORUM
1. 
Vitamin D ve arteriyel sertlik arasındaki ilişki
Association between Vitamin D and arterial stiffness
Sinan Aydoğdu
PMID: 27372611  doi: 10.5543/tkda.2016.83451  Sayfalar 279 - 280
Makale Özeti |Tam Metin PDF

ARAŞTIRMA
2. 
Arter sertlik parametreleri kalp fonksiyonları normal olan hastalarda vitamin D eksikliği ve tedavisi ile ilişkilidir
Arterial stiffness parameters associated with vitamin D deficiency and supplementation in patients with normal cardiac functions
Murat Sunbul, Altug Cincin, Mehmet Bozbay, Ceyhun Mammadov, Halil Atas, Ekmel Burak Ozsenel, Ibrahim Sari, Yelda Basaran
PMID: 27372612  doi: 10.5543/tkda.2015.93237  Sayfalar 281 - 288
Amaç: Arter sertlik parametrelerinden nabız dalga hızı (NDH) ve artırma indeksi (AIx) artmış kardiyovasüler risk ile ilişkilidir. Önceki çalışmalarda vitamin D eksikliği ve kardiyovasküler hastalık arasında yakın bir ilişki olduğu gösterilmiştir. Çalışmamızın amacı normal kalp fonksiyonları olan hastalarda vitamin D eksikliğinin ve tedavisinin arter sertlik parametreleri üzerine etkisini araştırmaktır.
Yöntemler: Çalışma grubu, vitamin D eksikliği olan, kalp fonksiyonları normal 45 hastadan oluştu. Hastaların ortanca yaşı 45.0 (12.00) yıl idi ve 33’ü kadındı. Hastalar oral vitamin D3 ile tedavi edildi. Arter sertlik parametreleri hastaların tedavi öncesinde ve tedavi sonrasında brakiyal arter akımını saptayan Mobil-O-Graph cihazı kullanılarak değerlendirildi.
Bulgular: Vitamin D seviyeleri hastaların tedavisi sonrasında anlamlı olarak arttı (9.0 [6.00] nmol/L, 29.0 [11.50] nmol/L, p<0.001). Geleneksel ekokardiyografi parametreleri arasında, tedavi öncesi ve sonrasında anlamlı fark yoktu. Tedavi sonrası NDH ve AIx, bazal ölçümlere göre anlamlı olarak daha düşüktü (sırasıyla, 6.8 [1.55] m/s, 6.4 [1.30] m/s, p<0.001 ve 31.0 [14.50] %, 23.0 [22.00] %, p<0.001). Bazal vitamin D seviyesi NDH ile anlamlı ilişki saptandı (r=-0.352, p=0.018). Tedavi sonrası vitamin D seviyesi ile tedavi sonrası NDH (r=- 0.442, p=0.002) ve AIx (r=-0.419, p=0.004) arasında anlamlı ilişki saptandı. Çok değişkenli doğrusal regresyon analizinde, dönüştürülmüş bazal NDH’nin bağımsız öngördürücüsü saptanmadı.
Sonuç: Vitamin D tedavisi arter sertlik parametreleri üzerineolumlu etkiler sağlamaktadır. Arter sertlik parametreleri vitamin D eksikliği olan hastalarda kadiyovasküler riskin değerlendirilmesinde klinikçiye yardımcı olabilir.

3. 
Orta/ciddi obstrüktif uyku apne sendromu olan hastalarda pulmoner arterin elastik özelliklerinin sol ventrikül anormallikleri ve aort sertliği ile ilişkisi: Kesitsel bir ekokardiyografi çalışması
Relation of elastic properties of pulmonary artery with left ventricular abnormalities and aortic stiffness in patients with moderate to severe obstructive sleep apnea: A cross-sectional echocardiographic study
İbrahim Halil Altıparmak, Muslihittin Emre Erkuş, Mustafa Polat, Funda Yalçın, Zafer Hasan Ali Sak, Hatice Sezen, Özgür Günebakmaz, Yusuf Sezen, Zekeriya Kaya, Recep Demirbağ
PMID: 27372613  doi: 10.5543/tkda.2015.67862  Sayfalar 289 - 299
Amaç: Bu çalışmada, eşlik eden hastalıkları bulunmayan orta ve ciddi derece obstrüktif uyku apne sendromuna (OUAS) sahip hastalarda pulmoner arter sertliğinin (PAS) aort sertliği, sol ventrikül diyastolik fonksiyon bozukluğu parametreleri ve sol ventrikül kitle indeksi ile ilişkisi araştırıldı.
Yöntemler: Hipertansiyon ve diyabeti bulunmayan ve sigara kullanmayan 66 gönüllü çalışmaya alındı. Katılımcılar apne hipopne indeksine göre sınıflandırıldılar (AHI, olay/saat). Kontrol grubu sağlıklı bireylerden oluştu AHI <5 normal (n=35), OUAS grubu orta veya ciddi OUAS’lı hastaları kapsadı AHI >15 orta/ciddi (n=31). Ekokardiyografi ve C-reaktif proteinin (CRP) dahil olduğu biyokimyasal testler değerlendirildi. PAS (kHz/s) = pulmoner akım maksimal sapma sıklığı/akselerasyon zamanı, formülüyle hesaplandı.
Bulgular: Ekokardiyografiyle elde edilen PAS (kHz/s) OUAS grubunda istatistiksel olarak anlamlı derecede daha yüksekti (18±4 ve 28±5, p<0.001) ve AHI, CRP, aort sertlik indeksi, E/E’ oranı ve sol ventrikül kitle indeksi ile pozitif (sırasıyla, p=0.034, p=0.039, p<0.001, p=0.040 ve p<0.001) ve aort straini, aortgerilebilirliği, E/A oranı, E’/A’ oranı ve E’ ile negatif korelasyona sahipti (p<0.001). Regresyon analizi CRP ve PAS’nin aort sertliği için bağımsız öngördürücüler olduğunu gösterdi (p<0.05). E/A oranı ve sol ventrikül kitle indeksi PAS için bağımsız öngördürücülerdi (sırasıyla; p=0.002 ve p=0.001).
Sonuç: Artmış PAS aort sertliği, sol ventrikül diyastolik fonksiyon bozukluğu ve artmış sol ventrikül kitle indeksiyle ilişkiliydi. OUAS’li hastalarda PAS aort sertliği için CRP’den daha iyi bir belirteç olabilir.

4. 
Pulmoner endarterektominin erken dönemde altı dakika yürüme testi ve ekokardiyografi parametrelerine etkisi
Effect of pulmonary endarterectomy on six-minute walking test and echocardiography in the early stage
Tarık Kıvrak, Erdal Durmuş, Murat Sünbül, Bedrettin Yıldızeli, Bülent Mutlu
PMID: 27372614  doi: 10.5543/tkda.2015.76363  Sayfalar 300 - 305
Amaç: Bu çalışmada, ameliyat öncesi ve sonrası dönemde 6 dakika yürüme testi (6-DYT) ve ekokardiyografi parametrelerindeki değişimler araştırıldı.
Yöntemler: Çalışmaya 76 hasta (32 erkek, 44 kadın; ortalama yaş 45.9±15.1 yıl) alındı. Ameliyat öncesi ve sonrası 6-DYT ve ekokardiyografi yapıldı. Ardından ameliyat öncesi ve sonrası parametrelerdeki değişimler ile bazal yürüme testi ile bazal parametreler arasındaki korelasyon karşılaştırıldı.
Bulgular: Altı dakika yürüme testindeki mesafe ameliyat sonrası belirgin şekilde arttı (p<0.001). Ameliyat sonrası sağ ventrikül (SağV) çapı ve basıncındaki azalma, sol ventrikül (SolV) çaplarında belirgin artış saptandı; fakat ejeksiyon fraksiyonundaki (EF) değişim anlamlılığa ulaşmadı. Sistolik pulmoner arter basıncı (sPAB) ve triküspit yetersizliği derecesinde önemli oranda azalma saptandı. Bazal ekokardiyografi parametreleri ile bazal 6-DYT arasında korelasyon analizi istatistiksel olarak anlamlı bulunmadı.
Sonuç: Bu çalışma, bazal 6-DYT sonuçları ve SağV ekokardiyografi parametreleri arasındaki ilk korelasyon araştırmasıdır. Miyokart performans indeksi (MPI) ve TAPSE pulmoner endarterektomi (PEA) işlemi sonrası izlemde önemli parametrelerdir. Yaşam kalitesinin değerlendirildiği parametrelerdeki düzelme önemlidir.

5. 
Koroner arter ektazisi ve koroner arter hastalığı olan hastalarda kalp hızı değişkenliğinin değerlendirilmesi
Evaluation of heart rate variability in patients with coronary artery ectasia and coronary artery disease
Bekir Serhat Yıldız, Emel Ozkan, Fatma Esin, Hayrettin Ozkan, Yusuf Izzettin Alihanoglu, Ismail Dogu Kilic, Harun Evrengul, Havane Asuman Kaftan
PMID: 27372615  doi: 10.5543/tkda.2015.84899  Sayfalar 306 - 314
Amaç: Bu çalışmada, koroner arter ektazisi (KAE) ve koroner arter hastalığı (KAH) olan hastaların kalp hızı değişkenliği (KHD) parametreleri karşılaştırıldı.
Yöntemler: Çalışma popülasyonu KAE’li ardışık 60 hasta (14 kadın, ortalama yaş 51.63±7.44 yıl), KAH’lı 60 hasta (15 kadın, ortalama yaş 53.67±9.31) ve sağlıklı 59 kişiden (13 kadın, ortalama yaş 52.85±8.19) oluşmaktaydı. Elektrokardiyogramlar (EKG) çekilip, 24 saatlik Holter EKG takıldı. Rutin biyokimyasal testleri yapıldı ve klinik özellikleri değerlendirildi. Koroner anjiyografi görüntüleri incelendi. Zamanla ilgili KHD parametrelerinden; tüm “normal-to-normal” (NN) intervallerinin standart sapma (SDNN), ardışık NN intervallerinin farkının kare kökü (RMSSD) ve frekansla ilgili KHD parametrelerinden düşük frekans (LF), çok düşük frekans (VLF), yüksek frekans (HF), düşük ve yüksek frekansın oranı (LF/HF) ve toplam güç (TP) hesaplandı.
Bulgular: SDNN, KAE ve KAH grubunda sağlıklı gruba göre düşüktü (sırasıyla, 140.85±44.21, 96.51±31.28, 181.05±48.67). Gruplar arasında RMSSD değerleri açısından istatistiksel olarak anlamlı fark bulundu (p=0.004). Sağlıklı grup ile karşılaştırıldığında, VLF ve HF değerleri KAE grubunda anlamlı olarak azalmıştı (VLF p<0.001; HF, p=0.007). KAH grubunda sağlıklı grup ile karşılaştırıldığında TP, VLF ve HF değerleri anlamlı olarak düşük (sırasıyla, p<0.001, p<0.001, p<0.001), LF ve LF/HF değerleri ise anlamlı olarak yüksekti (p<0.001, p<0.001). KAH grubu ile karşılaştırıldığında KAE grubunda, TP değerleri anlamlı olarak yüksek (p<0.001), LF ve LF/HF değerleri ise anlamlı olarak düşük bulundu (p<0.001, p<0.001).
Sonuç: Vagal modulasyonda azalma ve sempatik aktivitede artma ile kalp fonksiyonlarının değerlendirildiği KHD analizi KAH olan hastalarda KAE olan hastalara göre daha kötü sonuçlara sahiptir.

6. 
Nadir bir patoloji: Levoatriyokardinal ven
A rare pathology: Levoatriocardinal vein
Öykü Tosun, Murat Saygı, Taner Kasar, Pelin Ayyıldız, Aysel Türkvatan, Yakup Ergül, Ender Ödemiş, Alper Güzeltaş
PMID: 27372616  doi: 10.5543/tkda.2015.84404  Sayfalar 315 - 319
Amaç: Levoatriyokardinal ven, pulmoner venöz sistem ile kardinal sistem arasındaki bağlantıyı gösteren nadir bir kardiyak malformasyondur. Bu çalışmada, levoatriyokardinal veni olan olguların morfolojik, klinik özellikleri ve tanı yöntemleri tartışıldı.
Yöntemler: 2010-2014 yılları arasında levoatriyokardinal ven tanısı alan 11 hastanın (4 erkek, 7 kız; ortalama yaş 79±1.83 gün; dağılım 1-390 gün) kayıtları geriye dönük olarak incelendi. Levoatriyokardinal ven tanısı tüm hastalarda ekokardiyografik inceleme ile kondu. Primer obstrüktif lezyon, ilişkili kardiyak defektler ve interatriyal septumun durumu, sol taraf obstrüksiyonu olan her bir hasta için tanımlandı.
Bulgular: Hastaların, ortalama vücut ağırlığı 4.4±0.4 kg (dağılım, 2-8) idi. Başvuru esnasında hastaların %82’sinin yaşı bir yaşın altında idi. Hastaların 9’unda sol taraf obstrüksiyonu, 2’sinde normal intrakardiyak anatomi ve pulmoner venöz dönüş vardı. Sol taraf obstrüksiyonu olan hastaların tümünde levoatriyokardinal ven, yüksek parasternal ve subkostal pencereler ile apikal 4 boşluk bakıdan yapılan ekokardiyografik değerlendirme ile gösterildi. Sol taraf obstrüksiyonu olan hastalarda atriyal septum restriktif ya da sağlamdı. Levoatriyokardinal ven tüm hastalarda direk olarak sol atriyumdan kaynaklanıyordu.
Sonuç: Levoatriyokardinal ven neredeyse sadece sol taraf obstrüksiyonu olan hastalarda görülen oldukça nadir bir kardiyak patolojidir. Bu patoloji sol taraflı obstrüksiyonu olan hastalarda akılda tutulmalıdır. Ancak levoatriyokardinal venin normal intrakardiyak anatomi ve pulmoner venöz dönüşe sahip olan hastalarda da görülebileceği unutulmamalıdır.

7. 
Dört yıl arayla üst düzey kardiyovasküler tıp yayınlarımızın gidişi
Status of Turkey’s top publications in cardiovascular medicine, revisited after 4 years
Altan Onat
PMID: 27372617  doi: 10.5543/tkda.2016.56915  Sayfalar 320 - 328
Amaç: Kardiyovasküler tıp alanına Türkiye kurumlarından en fazla birikimli “halis” katkı yapmış olan yayınları belirlemek.
Yöntemler: Web of Science verilerine dayanarak, 2015 yılı Temmuz sonuna kadar Türkiye’den 40 ve üstünde atıf kazanan 160 yayın belirlendi. Uluslararası yazar katkısı cüz’inin ötesinde olan makaleler dışlandı.
Bulgular: Her biri ≥40 (%95 GA 40; 165) atıf kazanan 160 kardiyovasküler tıp yayını 127 başyazar tarafından üretildi. Bu makalelerin, nitelik olarak alanında dünyada üst %15 yayınlara denk geldiği ve böylesi bin yayında 3 pay simgelediği tahmin edildi. Makalelerin yarısı 2001–2006 yıllarında yayımlandı, ortanca maruzat süresi 10.4 yıldı. Yaklaşık yüzyıl dönümünden beri ülkemizde bu düzeyde yılda ortalama dokuz yayın ortaya konmaktadır. Kardiyoloji bilim dalında 120 makale, kalp-damar cerrahisinde 35, çocuk kardiyolojisinde de altı makale yer aldı. Bu yayınlara yalnızca 28 tıp fakültesi, Gülhane Askeri Tıp Akademisi ve akademik bağlantısı bulunmayan dokuz hastane kaynak oldu. Türkiye’deki ilgili kurumların çoğunluğunun performansı hayal kırıklığına uğrattı.
Sonuç: Türkiye’nin kardiyovasküler tıp alanına doyurucu olmaktan uzak olan katkısı, bu değerlendirmede, özellikle 2006 yılından sonra, biraz daha gerilemiş göründü. Tıbba katkı yapabilecek araştırmalara odaklanan bir ortam şekillendirecek derin ve çok-yönlü bir çaba yaratılmadıkça, ülkemizin alandaki geri kalmışlığının artması olasıdır.

OLGU BILDIRISI
8. 
Motorsiklet kazası sonrası triküspit kapağında korda rüptürü
Tricuspid valve chordal rupture after a motorbike accident
Oğuz Karaca, Günhan Demir, Arda Özyüksel, Atif Akçevin
PMID: 27372618  doi: 10.5543/tkda.2015.76573  Sayfalar 329 - 331
Özet– Künt toraks travmaları sonrası gelişen kalp travması olguları, etkilenen yapılara bağlı olarak çeşitli klinik sunumlar göstermektedir. Travma sonrası triküspit yetersizliği literatürde nadirdir, triküspit kapak yapraklarının kapalı olduğu sırada travmaya sekonder toraks içi basıncı artışı sonucu triküspit kapak kordalarının rüptürüne bağlı olarak geliştiği düşünülmektedir. Bu yazıda, motorsiklet kazası sonrası atriyum flutteri ve ileri triküspit yetersizliği ile karşımıza çıkan hastanın triküspit kapaktaki korda rüptürü olgusu tartışıldı.

9. 
Erişkinde aortapulmoner pencere: Girişimsiz ve pulmoner vasküler hastalık gelişmeden 22 yıl yaşam
Aortopulmonary window in adulthood: Surviving at 22 years without intervention or pulmonary vascular disease
İsa Öner Yüksel, Erkan Köklü, Sakir Arslan, Cagin Mustafa Ureyen, Selcuk Kucukseymen
PMID: 27372619  doi: 10.5543/tkda.2016.94224  Sayfalar 332 - 334
Özet– Aortapulmoner pencere, çıkan aorta ve ana pulmoner arter arasında bağlantının olduğu nadir bir anomalidir. Düzeltme yapılmazsa prognozu kötüdür ve yaşamın ilk yılında mortalite %40 civarındadır. Bu yazıda, pulmoner vasküler hastalık olmaksızın erişkin yaşa ulaşan aortapulmoner pencereli bir olgu sunuldu.

10. 
Hipertrfik kardiyomiyopatili bir hastada sol ventriküldeki trombüsün apiksaban tedavisi ile rezolüsyonu
Resolution of left ventricular thrombus with apixaban in a patient with hypertrophic cardiomyopathy
Adnan Kaya, Mert İlker Hayıroğlu, Muhammed Keskin, Ahmet İlker Tekkeşin, Ahmet Taha Alper
PMID: 27372620  doi: 10.5543/tkda.2015.68054  Sayfalar 335 - 337
Özet– Kalp içi trombüsü olan hastalarda ana tedavi varfarin ile antikoagülasyondur. Bu ilaçlar kapak hastalığı olmayan atriyum fibrilasyonlu hastalarda inmeden korumada Amerikan Gıda ve İlaç İdaresi (FDA) tarafından onaylanmıştır, fakat hiçbirinin kalp içi trombüs rezolüsyonunda endikasyonu yoktur. Bu yazıda, hipertrofik kardiyomyopati ve atriyum fibrilasyonu tanıları konan ve sol ventrikülde trombüs gelişen 60 yaşında bir kadın hasta sunuldu. Oral antikoagülasyon için iki endikasyon mevcuttur; atriyum fibrilasyonu ve ventrikül trombüsü. Trombüs bir aylık apiksaban tedavisinden sonra kayboldu. Bu olgu bildiğimiz kadarıyla sol ventrikülde trombüsü olan ve apiksaban tedavisiyle kaybolan ilk hipertrofik kardiyomiyopatili olgudur.

11. 
Ameliyat edilmeden erişkin yaşa ulaşmış tek ventriküllü olgu
Long-term survival in a case of unoperated single ventricle
Bilge Duran Karaduman, Hüseyin Bayram, Hacı Ahmet Kasapkara, Telat Keleş, Tahir Durmaz
PMID: 27372621  doi: 10.5543/tkda.2015.90195  Sayfalar 338 - 341
Tek ventrikül nadir görülen bir doğuştan kalp hastalığıdır. Başlıca dispne ve siyanozla karşımıza çıkmakta olup, prognozunun kötü olması nedeni ile cerrahi tedavi uygulanmadan erişkin yaşa ulaşan hasta sayısı azdır. Literatürde ülkemizde 2–3. dekata ulaşan vakalar bildirilmekle beraber, ülkemizden bildirilen, ameliyat edilmeden en ileri yaşa ulaşan tek ventriküllü olgu olması, sunulan olguyu ilginç kılmaktadır.

12. 
DOCK8 eksikliği olan bir olguda aort kökü ile iliyak bifurkasyon arasında dev aort anevrizması
DOCK8 deficiency in a boy who presented with a giant aortic aneurysm between aortic root and iliac bifurcation
Türkan Patıroğlu, Himmet Haluk Akar, Mehmet Sait Doğan, Kazım Üzüm
PMID: 27372622  doi: 10.5543/tkda.2015.26511  Sayfalar 342 - 345
Özet– “Dedicator of cytokinesis 8” (DOCK8) eksikliği otozomal resesif geçişli hiper IgE sendromu formu olup, diretken viral enfeksiyonlar, IgE seviyelerinde yükselme, eozinofili ve allerjik semptomlarla kendini gösterir. Bu yazıda, 10 yaşında DOCK8 eksikliği olan bir hastada aort kökü ile iliyak bifurkasyon arasında dev aort anevrizması ile karşımıza çıkan bir olgu sunuldu. DOCK8 eksikliği olan bir olguda bu boyutlara ulaşmış dev bir aort anevrizması daha önce literatürde yayınlanmamıştır.

13. 
Trizomi 21 ve perimembranöz ventriküler septal defektleri olan tam özdeş olmayan ikizler
“Not-so-identical” twins with trisomy 21 and perimembranous ventricular septal defects
Sarosh P Batlivala, Kendra S Courtney, Makram R Ebeid, Aimee S Parnell
PMID: 27372623  doi: 10.5543/tkda.2016.96605  Sayfalar 346 - 349
Özet– Tekizlerde trizomi 21 sık görülen bir genetik bozukluk olmasına rağmen özdeş ikizler arasında insidansı çok düşük olup 100 ikiz gebeliğin yaklaşık 1-2’sinde görülür. Trizomi 21 yüksek insidansta doğuştan kalp defektleri ile ilişkili olup genellikle ventriküler septal defektlerle (VSD’ler) birlikte görülür. VSD’lerin fizyolojik yükü anatomik ve diğer dolaşımsal faktörlerin prevalansına bağlıdır. Bu yazıda, trizomi 21’i ve geniş VSD’si olan özdeş ikizler sunuldu. İkiz olmalarına rağmen bebeklerin fenotipleri anlamlı derece farklıydı. İkiz kardeşlerden biri tıbbi tedaviyle iyileşmesine rağmen diğerinde cerrahi onarımı gerektiren daha önemli kalp yetersizliği gelişti.

OLGU GÖRÜNTÜSÜ
14. 
Çift odacıklı sol ventrikül görünümü veren kardiyak kist hidatik
Cardiac hydatid cyst presenting as double-chambered left ventricle
Muhittin Demirel, Cüneyt Toprak, Mehmet Mustafa Tabakçı, Lütfi Öcal
PMID: 27372624  doi: 10.5543/tkda.2016.36797  Sayfa 350
Makale Özeti |Tam Metin PDF | Video

15. 
Transseptal geçiş esnasında perfore olan non-koroner kapakçığın Amplatzer Duct Occluder II ile perkütan kapatılması
Percutaneous closure of transseptal puncture-related non-coronary cusp perforation with Amplatzer Duct Occluder II
Uğur Nadir Karakulak, Sercan Okutucu, Kudret Aytemir
PMID: 27372625  doi: 10.5543/tkda.2016.53916  Sayfa 351
Makale Özeti |Tam Metin PDF

16. 
Duktus arteriyosus anevrizmasına bağlı gelişen Ortner sendromu
Ortner’s Syndrome caused by ductus arteriosus aneurysm
Onur Sinan Deveci, Aziz Inan Celik, Caglar Emre Cagliyan, Nazan Ozbarlas, Mustafa Demirtas
PMID: 27372626  doi: 10.5543/tkda.2016.58338  Sayfa 352
Makale Özeti |Tam Metin PDF

17. 
Sağ atriyuma bası yapan mediastinal kitle
Mediastinal mass compressing the right atrium
Semi Öztürk, Muhsin Kalyoncuoğlu, Gündüz Durmuş, Mustafa Sarı, Mehmet Can
PMID: 27372627  doi: 10.5543/tkda.2016.72279  Sayfa 353
Makale Özeti |Tam Metin PDF

18. 
İleri aortik koarktasyonlu hastada aortik stent uygulaması
Aortic stent implantation in patient with subtotal aortic interruption
Mustafa Akçakoyun, Ramazan Kargın, Ahmet Güner, Mehmet Çelik, Mehmet Yunus Emiroğlu
PMID: 27372628  doi: 10.5543/tkda.2016.45902  Sayfa 354
Makale Özeti |Tam Metin PDF

EDITÖRE MEKTUP
19. 
Editöre Mektup: [Epikardiyal yağ kalınlığı ile hipertansiyon arasındaki ilişki]
Letter To the Editor: [Relationship between epicardial fat thickness and hypertension]
Şevket Balta, Cengiz Öztürk
PMID: 27372629  doi: 10.5543/tkda.2016.48979  Sayfalar 355 - 356
We read the article ” Epicardial fat thickness as associated with left ventricular myocardial performance in patients with newly diagnosed hypertension” by Börekçi et al.(1) The authors aimed to investigate the relationship between epicardial fat thickness(EFT) and tissue Doppler myocardial performance index (TD-MPI), which incorporates both systolic and diastolic left ventricular (LV) function, in newly diagnosed hypertension (HT) patients.They concluded that TD-MPI was independently associated with EFT in patients with newly diagnosed HT. EFT may be used as a predictor of impaired LV global functions in patients with normal left ventricular ejection fraction (LVEF) and newly diagnosed HT. Thanks to the authors for their good contribution of the present study, which is successfully designed and well-documented.

20. 
Authors reply
Abdurrezzak Börekçi, Mustafa Gür, Hakan Uçar, Taner Şeker, Murat Çaylı
PMID: 27372630  Sayfa 356
Amaç: Epikardiyal yağ kalınlığının (EYK) sol ventrikül hipert- rofisi ve diyastolik fonksiyon bozukluğu ile ilişkisi bilinmekte- dir. Ancak, epikardiyal yağ dokusunun miyokart performansı üzerine etkisi bilinmemektedir. Bu çalışmada yeni tanı kon- muş hipertansiyonlu hastalarda EYK ile sol ventrikülün hem sistolik hem de diyastolik fonksiyonunu içeren doku Doppler miyokart performans indeksi (MPI) arasındaki ilişkiyi araştır- mayı amaçladık.
Yöntemler: Bu çalışmaya, ileriye dönük olarak (ortalama yaş: 51.9±1.7 yıl) olan 314 ardışık yeni tanı konmuş hipertansi- yonlu hasta dahil edildi. EYK iki ekokardiyografik görüntüde (parasternal uzun ve kısa aks) sistol sonunda sağ ventrikül serbest duvarına dik olarak ölçüldü. MPI doku Doppler (tD) ekokardiyografi kullanılarak hesaplandı. Hastalar ortalama tD-MPI değerlerine göre iki gruba ayrıldı (tD-MPIdüşük ve tD- MPIyüksek grup).
Bulgular: Doku Doppler MPI yüksek grubun EYK değerle-
ri tD-MPIdüşük gruptan yüksek bulundu (p<0.05). Ayrıca tD-MPI grupta tD-MPI grup ile karşılaştırıldığında daha yüksek düşük
yüksek yaş, beden kütle indeksi, sistolik kan basıncı, diyas- tolik kan basıncı, sol ventrikül kitle indeksi (LVMI), E/A oranı ve aort distansibilitesi tespit edildi (hepsinde, p<0.05). Çok değişkenli lineer regresyon analizinde MPI yaş (β=0.089, p=0.012), LVMI (β=0.090, p=0.05), E/A (β=-0.118, p=0.005) ve EYK (β=0.432, p<0.001) ile bağımsız ilişkili bulundu. Sonuç: Doku Doppler MPI yeni tanı konmuş hipertansiyonlu hastalarda EYK ile bağımsız ilişkilidir. EYK, sol ventrikül ejek- siyon fraksiyonu normal olan ve yeni hipertansiyon tanısı kon- muş hastalarda sol ventrikül global fonksiyon bozukluğunun belirlenmesinde öngördürücü olarak kullanılabilir.

21. 
Editöre mektup: [Can utilization of therapeutic hypothermia with cold saline infusion and external cooling be increased in Turkey?]
Letter to the editor: [Can utilization of therapeutic hypothermia with cold saline infusion and external cooling be increased in Turkey?]
Ender Örnek, Emrullah Kızıltunç
PMID: 27372631  Sayfa 357
Makale Özeti |Tam Metin PDF

22. 
Authors reply
Emre Aruğaslan, Mehmet Karaca, Kazım Serhan Özcan, Ahmet Zengin, Mustafa Adem Tatlısu, Emrah Bozbeyoğlu, Seçkin Satılmış, Özlem Yıldırımtürk, İbrahim Yekeler, Zekeriya Nurkalem
PMID: 27372632  Sayfa 358
Makale Özeti |Tam Metin PDF

DIĞER YAZILAR
23. 
Kardiyoloji yayınlarında gündem ve yorumlar
Kardiyoloji yayınlarında gündem ve yorumlar
Ertan Ural
Sayfa 359
Makale Özeti |Tam Metin PDF



Journal Metrics

Journal Citation Indicator: 0.18
CiteScore: 1.1
Source Normalized Impact
per Paper:
0.22
SCImago Journal Rank: 0.348

Hızlı Arama

Copyright © 2025 Türk Kardiyoloji Derneği Arşivi