ARAŞTIRMA | |
1. | Akut koroner sendromlu orta riskli hastalarda NT-proBNP’nin TIMI risk skoruna prognostik katkısı Additive prognostic value of NT-proBNP over TIMI risk score in intermediate-risk patients with acute coronary syndrome Nihan Kahya Eren, Faruk Ertaş, Ümit Yüksek, Çayan Çakır, Cem Nazlı, Mehmet Köseoğlu, Oktay ErgenePMID: 19225247 Sayfalar 1 - 8 Amaç: N-terminal pro-beyin natriuretik peptid (NT-proBNP) düzeyinin, orta riskli olarak sınıflandırılmış, ST yükselmesi olmayan akut koroner sendromlu (NSTE-AKS) hastalarda daha ileri risk derecelendirmesine katkısı araştırıldı. Çalışma planı: Çalışmaya TIMI risk skoruna göre orta riske (skor 3-5) sahip, NSTE-AKS’li 137 hasta (85 erkek, 52 kadın; ort. yaş 62±11) alındı. Son angina atağının 12. saatinde alınan kan örneklerinde serum NT-pro BNP düzeyi ölçüldü ve hastalar NT-proBNP düzeyine göre dört çeyreğe (kuartil) ayrıldı: 17-310 pg/ml (n=34), 313-688 pg/ml (n=35), 724-2,407 pg/ml (n=34) ve 2,575-24,737 pg/ml (n=34). Hastalar çalışmanın birincil sonlanım noktası olan mortalite açısından ortalama 21.8±7.1 ay takip edildi. Bulgular: Yirmi yedi (%19.7) ölümle karşılaşıldı: bunların 14’ü dördüncü çeyrekte idi (4. çeyreğe göre 1, 2, 3. çeyrekler için sırasıyla p=0.02, p=0.01 ve p<0.01). Ölümler açısından ilk üç çeyrek arasında anlamlı farklılık görülmedi. Kaplan-Meier analizinde en düşük kümülatif sağkalım yine dördüncü çeyrekte görüldü (4. çeyreğe göre 1, 2, 3. çeyrekler için sırasıyla, log rank testi, p=0.041, p=0.026 ve p=0.009). NT-proBNP düzeyi ölen hastalarda, yaşayanlardan anlamlı derecede yüksekti (p=0.01). Tekdeğişkenli analizde, mortalite ayrıca TIMI risk skoru, ejeksiyon fraksiyonu ve yaş ile de ilişkili bulundu. Ölen hastalar, yaşayanlardan daha ileri yaştaydı (ort. yaş 65.6±11.9 ve 60.7±11.0; p=0.048) ve ejeksiyon fraksiyonu daha düşüktü (%46.3±11 ve %54.1±9.8; p<0.001). TIMI risk skoru 3, 4, 5 olan hastalarda mortalite oranı sırasıyla %25.9, %29.6 ve %44.4 bulundu (TIMI 3-4 için p=0.58; TIMI 3-5 için p=0.001; TIMI 4-5 için p=0.013). Cox oransal risk analizinde sadece TIMI risk skoru mortalite için bağımsız öngördürücü olarak bulundu (risk oranı 2.3, %95 güven aralığı 1.4-3.8, p=0.001). Sonuç: Orta riskli AKS hastalarında NT-proBNP, uzun dönem mortalitenin öngörülmesinde TIMI risk skoruna ek bilgi sağlamaktadır. |
2. | Üçüncü basamak bir hastanede infektif endokarditli 68 olguda klinik spektrum, başvuru şekilleri ve mortalite açısından risk faktörlerinin değerlendirilmesi Clinical spectrum, presentation, and risk factors for mortality in infective endocarditis: a review of 68 cases at a tertiary care center in Turkey Aylin Tuğcu, Özlem Yıldırımtürk, Corç Baytaroğlu, Hilal Kurtoğlu, Özkan Köse, Murat Şener, Saide AytekinPMID: 19225248 Sayfalar 9 - 18 Amaç: Çalışmada, üçüncü basamak bir hastanede infektif endokarditli (İE) olguların klinik, laboratuvar, mikrobiyolojik ve ekokardiyografik özelliklerinin incelemesi ve hastane içi mortaliteyi etkileyen etkenlerin belirlenmesi amaçlandı. Çalışma planı: 1997 ve 2007 yılları arasında hastanemizde modifiye Duke ölçütlerine göre kesin veya olası İE tanısı konan 68 hastanın (40 erkek, 28 kadın; ort. yaş 51±20) klinik kayıtları ve tedavi sonuçları geriye dönük olarak incelendi. Bulgular: Yirmi sekiz hastada (%41.2) nativ kapak endokarditi (NKE), 38 hastada (%55.9) protez kapak endokarditi (PKE) saptandı. Pacemaker endokarditi (PE) sadece iki olguda (%2.9) görüldü. On dokuz hastada (%27.9) hastane içi İE vardı. Romatizmal kalp hastalığı NKE açısından başta gelen risk faktörü idi (n=11; %39.3). Ekokardiyografide, PKE'li beş hastada (%13.2) tutulum bulgusuna rastlanmadı. Stafilokoklar NKE, PKE ve PE’ye neden olan en sık mikroorganizma idi (n=28; %41.2). Kırk altı hastada (%67.7) en az bir komplikasyon gelişti; bunlar içinde en sık komplikasyon konjestif kalp yetersizliği (n=38; %55.9) idi. Kırk bir hastada (%60.3) birleşik (tıbbi ve cerrahi) tedavi uygulandı. Hastane içi ölüm 17 hastada (%25) görüldü. Mortalite oranları erken ve geç PKE'de ve NKE'de sırasıyla %37.5, %30 ve %14.3 idi. Ayrıca, hastane içi İE grubundaki mortalite (%57.9), diğer olgulara göre anlamlı derecede yüksek bulundu. Çokdeğişkenli analizde, septik şok (p=0.011) ve hastane içi infeksiyon (p=0.032), hastane içi mortaliteyi etkileyen bağımsız faktörler olarak bulundu. Sonuç: Avrupa'daki serilerle karşılaştırıldığında, hasta grubumuzda İE daha erken yaşta gözlendi ve altta yatan en sık faktör romatizmal kalp hastalığı idi. Protez kapak endokarditi, hastane içi İE ve cerrahi tedavi oranlarımız benzer bulundu. |
3. | Akut miyokard infarktüsü nedeniyle primer perkütan girişim uygulanan hastalarda başvuru anındaki hs-CRP düzeyinin önemi The significance of admission hs-CRP in patients undergoing primary percutaneous intervention for acute myocardial infarction Kumral Ergün Çağlı, Serkan Topaloğlu, Dursun Aras, Emre Nuri Günel, Mehmet Fatih Özlü, Belma Uygur, Erkan Baysal, Nihat ŞenPMID: 19225249 Sayfalar 19 - 25 Amaç: Akut ST-segment yükselmeli miyokard infarktüsü (STEMI) nedeniyle primer perkütan girişim (PKG) yapılan hastalarda, başvuru anındaki yüksek duyarlıklı C-reaktif protein (hs-CRP) düzeyinin miyokard reperfüzyonu ve hastane içi istenmeyen olaylar açısından önemi değerlendirildi. Çalışma planı: Semptomların ilk altı saatinde akut STEMI nedeniyle PKG uygulanan ardışık 43 hastanın (34 erkek, 9 kadın; ort. yaş 59±11) koroner anjiyogramlarında, TIMI akım derecesi, düzeltilmiş TIMI kare sayısı ve miyokardın boyanma derecesi (MBD) belirlendi. İşlem sonrası 90. dakika elektrokardiyogramları ST-segment düzelmesi açısından incelendi. Hastanede yatış süresince gelişen istenmeyen kardiyovasküler olaylar kaydedildi. Perkütan girişimden hemen önce alınan kanda, immünnefelometrik yöntemle hs-CRP düzeyi ölçüldü. Bulgular: Ortalama hs-CRP düzeyi 1.35±1.17 mg/dl bulundu. Ortanca değerine göre (0.98 mg/dl), hs-CRP düzeyi düşük olan grupta (n=22) hipertansiyon oranı daha düşük (p=0.047), sol ön inen ve sirkumfleks arterlerin TIMI kare sayıları daha az (sırasıyla, p=0.010 ve p=0.033), ST düzelmesi daha fazla (p=0.000), MBD daha iyi (p=0.015) ve hastanede yatış süresi daha kısa (p=0.028) bulundu. Altı hastada (%14) istenmeyen kardiyovasküler olay gelişti; bunların beşinde (5/21) hs-CRP 0.98 mg/dl’nin üzerindeydi. hs-CRP düzeyi ile sol ön inen arter (r=0.388, p=0.01) ve sirkumfleks arterin (r=0.336, p=0.027) düzeltilmiş TIMI kare sayıları ve hastanede yatış süresi (r=0.357, p=0.019) arasında anlamlı pozitif; MBD arasında (r=-0.415, p=0.006) anlamlı negatif ilişki saptandı. Çoklu regresyon analizinde hs-CRP, ST düzelmesinin bağımsız göstergesi idi (p=0.008). ROC analizinde, 0.88 mg/dl’den yüksek hs-CRP’nin kötü MBD’yi tahmin etmedeki duyarlığı %73, özgüllüğü %31 bulundu (%95 güven aralığı 0.577-0.899, p=0.01). Sonuç: Primer PKG uygulanan STEMI hastalarında başvurudaki yüksek hs-CRP düzeyi kötü miyokard perfüzyonu ve hastanede yatış süresinin uzaması ile ilişkilidir. |
4. | Metabolik sendromlu hastalarda statin tedavisinin inflamasyon üzerine etkisi The effect of statin treatment on inflammation in patients with metabolic syndrome Mustafa Aydın, Tolga Onuk, Sait Mesut Doğan, Nesligül Yıldırım, Erkan Demirci, Ezgi Kalaycıoğlu, Hediye Madak, Ziyaeddin Aktop, Mehmet Ali Çetiner, Muhammet Raşit Sayın, Sibel KaraaslanPMID: 19225250 Sayfalar 26 - 34 Amaç: Metabolik sendromun (MS) patogenezinde inflamasyon önemli rol oynamaktadır. Bu çalışmada, MS’li hastalarda fluvastatin tedavisinin inflamatuvar belirteçler üzerine etkisi araştırıldı. Çalışma planı: Çalışmaya MS tanılı 47 hasta (36 kadın, 11 erkek; ort. yaş 55±8) alındı. Metabolik sendrom tanısı NCEP ATP III ölçütlerinden en az üçünün varlığıyla kondu. Bütün hastalara altı hafta boyunca 80 mg fluvastatin tedavisi uygulandı. Tedavi öncesi ve sonrasında laboratuvar parametreleri ölçüldü; periferik kan lökositleri akım sitometri yöntemiyle değerlendirildi. Hasta grubunun verileri, yaş ve cinsiyet uyumlu 47 sağlıklı bireyden (33 kadın, 14 erkek; ort. yaş 52±8) oluşan kontrol grubuyla karşılaştırıldı. Bulgular: Tedavi sonrasında total kolesterol, LDL-kolesterol ve trigliserid düzeylerinde (p<0.005) ve C-reaktif protein düzeyinde (p<0.05) anlamlı düşüş görüldü. Metabolik sendromlu grupta 33 hastada (%70.2) insülin direnci vardı. İnsülin direncinde tedavi sonrasında anlamlı değişiklik olmadı. Akım sitometrik incelemede, lökosit yüzey antijenlerinden CD16+56, CD8+(CD28+), granülosit CD11c ve total lenfositte tedavi öncesine göre anlamlı azalma (p<0.05), CD4/CD8 oranında ise anlamlı artış görüldü (p<0.05). Tedavi öncesinde MS’li hastalarda, monositlerdeki CD14, CD11b, CD11c ve CD63’ün, granülositlerdeki CD11b ve CD11c’nin ortalama floresan yoğunluğu kontrol grubuna göre anlamlı derecede yüksekti (p<0.05). Statin tedavisi sonrasında lenfositlerin yüzeyindeki CD3’ün, monositlerin ve granülositlerin yüzeyindeki CD11b ve CD11c’nin ortalama floresan yoğunluğunda anlamlı azalma sağlandı (p<0.05); bu değerlerin hepsi tedavi sonrasında kontrol grubu ile benzerlik içindeydi (p>0.05). Sonuç: Bulgularımız metabolik sendrom patogenezinde inflamasyonun önemli rol oynayabileceğini ve statin tedavisi ile bu etkinin kontrol altına alınabileceğini göstermektedir. |
5. | Kardiyovasküler Hastalıklar Risk Faktörleri Bilgi Düzeyi (KARRİF-BD) Ölçeği’nin geçerlik ve güvenirliği The Cardiovascular Disease Risk Factors Knowledge Level (CARRF-KL) Scale: a validity and reliability study İnci Arıkan, Selma Metintaş, Cemalettin Kalyoncu, Zeki YıldızPMID: 19225251 Sayfalar 35 - 40 Amaç: Erişkinlerde kardiyovasküler hastalık (KVH) risk faktörleri ile ilgili bilgi düzeyini ölçmede kullanılacak bir ölçek oluşturuldu ve bunun geçerlik ve güvenirliği değerlendirildi. Çalışma planı: Kardiyovasküler Hastalıklar Risk Faktörleri Bilgi Düzeyi (KARRİF-BD) Ölçeği, literatürden yararlanılarak hazırlandı. Ölçekte yer alan 28 maddeden ilk dördü kardiyovasküler hastalıkların özelliklerini, 15 madde risk faktörlerini, dokuz madde ise risk davranışlarında değişimin sonucunu sorgulamaktaydı. İfadeler doğru veya yanlış olabilen tam bir cümle şeklinde sunuldu ve katılımcılardan “Evet”, “Hayır” veya “Bilmiyorum” şeklinde yanıtlamaları istendi. Ölçek, güvenirlik ve geçerliğin test edilmesi amacıyla 20 yaş üzeri 200 kişiye uygulandı ve 144 kişide test ve tekrar test sonrası değerlendirme yapıldı. Ölçeğin iç tutarlılığını belirlemek için Cronbach alfa katsayısı hesaplandı. Testin geçerliğinin belirlenmesinde, kendisinde ve/veya ailesinde KVH öyküsü olan bireylerde ölçeğin puan ortalaması, öyküsü olmayan bireylerle karşılaştırıldı. Bulgular: Maddelere doğru yanıt yüzdesi %44.5 ile %96.5 arasında değişmekteydi. Ölçeğin puan ortalaması 19.3±3.2 (dağılım 5-27), madde-toplam korelasyonunun ortanca değeri 0.26 (dağılım 0.13-0.51) bulundu. Test iç tutarlılık katsayısı (Cronhbach alfa) 0.768 bulundu. Test ve tekrar test sonrasında elde edilen toplam puanlar arasında çok güçlü ilişki saptandı (r=0.850; p=0.000). Kendisinde ve/veya ailesinde KVH öyküsü olan bireylerde puan ortalaması (20.2±3.1), KVH öyküsü olmayan bireylere (19.3±3.2) göre daha yüksek bulundu (p=0.032). Sonuç: Geliştirilen KARRİF-BD Ölçeği, Türkiye’de bireylerin KVH risk faktörleri ile ilgili bilgi düzeyini belirlemede kullanılacak, güvenirlik ve geçerliği gösterilmiş ilk ölçek özelliğini taşımaktadır. |
6. | Ölümcül pulmoner emboliye yol açan serbest yüzen dev trombüsün sağ atriyuma geçişinin ekokardiyografik olarak izlenmesi Witnessed migration of a giant, free-floating thrombus into the right atrium during echocardiography, leading to fatal pulmonary embolism Gülizar Sökmen, Abdullah Sökmen, Alptekin Yasım, Hafize ÖksüzPMID: 19225252 Sayfalar 41 - 43 Serbest yüzen sağ kalp trombüsleri akut pulmoner embolili hastaların %4-%8’inde görülebilir. Yetmiş altı yaşında bir erkek hasta, akut pulmoner emboli şüphesini uyandıran, ani başlangıçlı nefes darlığı ve plörotik ağrı nedeniyle koroner yoğun bakım ünitesine yatırıldı. Yakın zaman önce yapılan koroner anjiyografide sol ön inen koroner arter proksimalinde %50 darlık saptanmıştı. On yıldan fazla süredir diyabet ve hipertansiyon olan hastada venöz tromboemboli ile ilgili bir olay olmamıştı. Yatak başında yapılan transtorasik ekokardiyografide sağ kalp boşluklarında genişleme ve inferior vena kavada hareketli dev bir kitle (78x12 mm) görüldü. Ekokardiyografi sırasında trombüsün inferior vena kavadan sağ atriyuma geçtiği, atriyum boşluğuna tam olarak yerleştiği, ve sağ ventriküle doğru uzanım gösterdiği izlendi. Trombüsün cerrahi olarak çıkarılmasına karar verildi. Ancak, anestezi indüksiyonu sırasında hastada kardiyak arrest gelişti. Açık kalp mesajı da dahil tüm resüsitasyon girişimleri yarar sağlamadı. Sağ atriyumdan çıkarılan trombüsün uzunluğu 150 mm idi. Kitlenin trombüs olduğu patolojik incelemeyle de doğrulandı. |
OLGU BILDIRISI | |
7. | Sol Valsalva sinüsünden köken alan anormal sağ koroner artere perkütan koroner girişimin güçlükleri Anomalous right coronary artery from the left sinus of Valsalva presenting a challenge for percutaneous coronary intervention Mustafa Çalışkan, Özgür Çiftçi, Hakan Güllü, Mete AlpaslanPMID: 19225253 Sayfalar 44 - 47 Kırk bir yaşında erkek hasta kötüleşen angina yakınmasıyla başvurdu. Yapılan koroner anjiyografide sol ön inen (LAD) koroner arterin orta bölümünde %70 darlık görüldü. Sağ koroner arterde (RCA) Judkins sağ 3.5 ve 4.0 cm’lik tanısal kateterler ile selektif kanülasyon sağlanamaması üzerine, aort köküne nonselektif injeksiyonla, sol Valsalva sinüsünden köken alan anormal RCA ve sağ ventrikül dalının hemen proksimalinde %80 darlık görüntülendi. İlk perkütan koroner girişim (PKG) LAD’ye yapılarak yeterli anjiyografik sonuç sağlandı. Bir hafta sonra tekrarlanan PKG’de Judkins tanısal kateterler (sağ 4 ve 5 cm; sol 4, 5 ve 6 cm) ile RCA’nın kanülasyonu yine gerçekleştirilemedi. Sonunda, çokamaçlı 7-F Hockey Stick kılavuz kateter ile selektif kanülasyon sağlanabildi ve artere stent yerleştirildi. Girişimden sonra hasta sorunsuz şekilde iyileşti. Anormal RCA’lı olgularda alışılmış tekniklerle kanülasyonunun sağlanamadığı durumlarda çokamaçlı Hockey Stick kılavuz kateter kullanılması işe yarayabilir. |
8. | Koroner arterleri normal olan genç bir erkekte disülfiram-alkol etkileşimi ile ilişkili akut miyokard infarktüsü Acute myocardial infarction associated with disulfiram-alcohol interaction in a young man with normal coronary arteries Yelda Tayyareci, Esra AcarelPMID: 19225254 Sayfalar 48 - 50 Asetaldehit sendromu sonucunda gelişen akut miyokard infarktüsü nadirdir. Kronik alkol bağımlısı olan 22 yaşında bir erkek hasta hastanemize, disülfiram ile birlikte alkol aldıktan sonra başlayan tipik angina pektoris ile başvurdu. Elektrokardiyogramında hiperakut inferior miyokard infarktüsü saptanan hasta trombolitik tedavi ile başarıyla iyileşti. Koroner anjiyografisi normal olan hastada, olayın büyük olasılıkla koroner arter spazmı veya trombozuna bağlı olarak geliştiği düşünüldü. Disülfiram, beraberinde alkol alma kısıtlamasına tam olarak uyamayan hastalar için güvenli bir ilaç değildir ve bu kişilere disülfiram verilirken yakından takip gerekir. |
9. | Bir çocukta nadir bir göğüs ağrısı nedeni olarak spontan pnömomediastinum Spontaneous pneumomediastinum in a child as a rare cause of chest pain Haşim Olgun, Atila Türkyılmaz, Yener Aydın, Naci CevizPMID: 19225255 Sayfalar 51 - 52 Spontan pnömomediastinum çocuklarda nadir bir hastalıktır; çoğunlukla tetikleyici olaylar sonucunda meydana gelir. Genellikle altta yatan neden bulunmaz. On yaşında bir erkek çocuk, perikard efüzyonunu akla getiren ani başlangıçlı göğüs ağrısı ile yatırıldı. Vücut sıcaklığı, kan basıncı, nabzı, solunum hızı normaldi. Femoral nabızlar alınabiliyordu ve siyanoz yoktu. Kalp dinlemesinde, hışırtılı bir ses dışında anormalliik bulunmadı. Elektrokardiyografisi de normaldi. Göğüs, boyun ve yüzde subkutan amfizem bulguları yoktu. Göğüs radyografisinde şüpheli bir mediastinal havaya rastlandı. Sol yandan çakilen göğüs grafisi ön mediastinumda belirgin hava basıncını gösterdi. Hastada herhangi bir etyolojik neden bulunamadı. Pnömomediastinum bir hafta içinde kendiliğinden geçti. |
10. | İdiyopatik hipoparatiroidiye bağlı gelişen kalp yetersizliği: Olgu sunumu Cardiac failure secondary to idiopathic hypoparathyroidism: a case report Filiz Özerkan, Hasan Güngör, Mehdi Zoghi, Sanem NalbantgilPMID: 19225256 Sayfalar 53 - 56 Hipoparatiroidizme bağlı gelişen hipokalsemik kardiyomiyopati oldukça nadir görülen bir durumdur. Hipokalsemiye bağlı gelişen kalp yetersizliği konvansiyonel kalp yetersizliği tedavisine dirençlidir. Bu yazıda, idiyopatik hipoparatiroidiye bağlı hipokalsemi sonucu kalp yetersizliği gelişen 41 yaşında bir erkek hasta sunuldu. Ekokardiyografisinde her iki ventrikülde düşük ejeksiyon fraksiyonu, dilate kalp boşlukları, pulmoner hipertansiyon ve kapak yetersizlikleri izlenen hastada serum kalsiyum ve paratiroid hormon düzeyleri çok düşük bulundu. Kalp yetersizliği tedavisine ek olarak kalsiyum ve D3 vitamini desteği ile hastanın kalp yetersizliğine ait semptom ve bulguları geriledi. Altıncı ay kontrolünde her iki ventrikülün sistolik ve diyastolik fonksiyonu normale dönmüştü. Serum kalsiyum düzeyi kalp yetersizliği olan her hastada bakılmalı, tedaviye dirençli kalp yetersizliğinde hipokalsemi akla gelmelidir. |
11. | Gebelerde mekanik protez kapak trombozu: İki olgu sunumu Prosthetic mechanic valve thrombosis in pregnant women: a report of two cases Mehmet Tuğrul İnanç, Orhan Doğdu, Mehmet Güngör Kaya, Ali DoğanPMID: 19225257 Sayfalar 57 - 60 Mekanik kalp kapağı olan hastalarda tromboembolik olaylara yönelik profilaksi için antikoagülasyon tedavisinin ömür boyu sürdürülmesi gerekir. Gebelik tromboza yatkınlık oluşturan yüksek riskli bir dönem olduğundan, protez kalp kapağı takılmış olan gebe hastalar ayrıca önem kazanmaktadır. Bu yazıda, mitral protez kapak nedeniyle fraksiyone olan ve olmayan heparin kullanımı sırasında kapak trombozu gelişen iki gebe olgu sunuldu. Olgulardan biri yoğun antikoagülasyonla, diğeri ise acil kapak değişimi ile başarılı şekilde tedavi edildi. |
ARAŞTIRMA | |
12. | Kardiyovasküler tıp makalelerimizde 2008 yılında nicelik ve nitelik artışı Turkey’s articles in cardiovascular medicine displayed quantitative and qualitative improvements in 2008 Altan OnatPMID: 19225258 Sayfalar 61 - 75 Kardiyovasküler tıp alanında 2008 yılında Türkiye kaynaklı uluslararası yayınlar, Web of Knowledge’den Science Citation Index’in CD edisyonuna kaynak dergiler ve yalnızca tam metinli makale ve derlemeler dikkate alınarak değerlendirildi. Birden fazla kurumdan ya da bilim dalından çıkan ortak yayınlar için bir kesirsel kredi sistemi uygulandı. Geçen yıl CD edisyonunda taranan dergilerde kardiyovasküler tıp alanında, Türkiye’den köken alan tam metinli makale sayısı önemli artışla 220’ye çıkarken, dünyadaki payımız da binde 10.0’dan 10.8’e yükseldi. Yayınların 7/8’inin erişkin kardiyolojisinden kaynaklanması, kardiyovasküler cerrahi ve pediyatrik kardiyoloji açısından olumsuz yönde dikkat çekti. Makalelerin yayımlandığı dergilerin ortanca impakt faktörü, geçen yıldakine 1.56 ile benzemekle birlikte, yarısının 1.19-2.88 etki değerli dergilerde yayımlanması nispeten kaliteli dergi arayışını yansıtmaktadır. Köklü tıp fakültelerimiz -Ege Üniversitesi hariç- üretkenlikte geri kalmaya devam etti, bu alanda başı farkla çeken kurumumuz Başkent Üniversitesi oldu; onu GATA, Gazi Üniversitesi ve Siyami Ersek Göğüs Kalp Damar Cerrahisi Merkezi izledi. |
OLGU GÖRÜNTÜSÜ | |
13. | Sol atriyumda dev anevrizmanın çokkesitli bilgisayarlı tomografi ve ekokardiyografi ile görüntülenmesi Case images: Visualization of a giant left atrial aneurysm by multidetector computed tomography and echocardiography Cihan Akgul Ozmen, Ömer Alyan, Bernas Altıntaş, Zülküf KarahanPMID: 19225259 Sayfa 76 Makale Özeti | |
14. | Sol ventrikül apeksinde doğuştan kontraktil divertikül Case images: A congenital contractile left ventricular diverticulum in the apex Hasan Orhan Özer, Çağlar Emre Çağlayan, Vedat Davutoğlu, Mehmet Murat SucuPMID: 19225260 Sayfa 77 Makale Özeti | |
15. | Görüntülü olgu örnekleri: Sol ventrikülde dev yalancı anevrizmanın üçboyutlu ekokardiyografi ile değerlendirilmesi Three-dimensional echocardiographic evaluation of a giant left ventricular pseudoaneurysm Yeşim Güray, Burcu Demirkan, Ayça Boyacı, Fehmi KatırcıoğluPMID: 19225261 Sayfa 78 Makale Özeti | |
DIĞER YAZILAR | |
16. | Kardiyoloji yayınlarında gündem ve yorumlar Comments on Cardiology Publications Ertan UralSayfa 79 Makale Özeti | |
Copyright © 2025 Türk Kardiyoloji Derneği Arşivi