ARAŞTIRMA | |
1. | Mekanik mitral kapak değişimi sonrası gelişen protez kapak-hasta uyumsuzluğu ve sistolik pulmoner arter basıncı üzerine etkisi The frequency of prosthesis-patient mismatch after mechanical mitral valve replacement and its effect on postoperative systolic pulmonary arterial pressure Aylin Tuğcu, Özkan Köse, Özlem Yıldırımtürk, Yelda Tayyareci, Saide AytekinPMID: 20200452 Sayfalar 523 - 530 Amaç: Mekanik mitral kapak değişimi (MKD) geçirmiş hastalarda, protez kapak-hasta uyumsuzluğunun (PKHU) sıklığı, bunun ameliyat sonrası sistolik pulmoner arter basıncı (PAB) üzerine etkisi ve protez kapak indeks etkin orifis alanı (EOA) ile sistolik PAB ve protez kapağın hemodinamik değişkenleri arasındaki ilişki araştırıldı. Çalışma planı: Çalışmaya, normal fonksiyonlu mekanik protez mitral kapağı olan 100 hasta (27 erkek, 73 kadın; ortalama yaş 51±11) alındı. Doppler ekokardiyografi ile protez mitral EOA, indeks EOA ve net atriyoventriküler uyum (Un) değerlendirildi. Protez kapak-hasta uyumsuzluğu, indeks EOA’nın ≤1.2 cm2/m2, Un’nin ≤4 ml/mmHg; pulmoner hipertansiyon (PHT), sistolik PAB’nin ≥40 mmHg olması olarak tanımlandı. Bulgular: Protez kapak-hasta uyumsuzluğu ve ameliyat sonrası kalıcı PHT oranları sırasıyla %33 ve %31 bulundu. Kalıcı PHT sıklığı ve düşük Un sıklığı PKHU olan grupta PKHU olmayan gruba göre anlamlı derecede yüksek bulundu (PHT için %79 ve %8; düşük Un için %60 ve %31; p<0.001). Ameliyat sonrası sistolik PAB değerleri, PKHU olan grupta PKHU olmayan gruba göre (42.0±6.6 mmHg ve 29.9±6.0 mmHg, p<0.0001) ve Un değeri düşük olan 41 hastada yüksek olan 59 hastaya göre (37.2±8.8 mmHg ve 31.6±7.4 mmHg, p<0.001) anlamlı derecede yüksek idi. Ameliyat sonrası sistolik PAB ile indeks EOA (r=-0.535, p<0.001) ve Un (r=-0.422, p<0.001) arasında anlamlı ilişki bulunurken, protez kapak boyutu sistolik PAB (r=0.022, p=0.829) ve indeks EOA (r=0.008, p=0.93) ile anlamlı ilişkili göstermedi. Çokdeğişkenli regresyon analizinde, sistolik PAB’ye bağımsız olarak etki eden değişkenler, indeks EOA, yaş, protez kapak üzerindeki ortalama gradiyent ve Un olarak bulundu. Sonuç: Mekanik mitral kapak değişimi sonrası ortaya çıkan PKHU kalıcı PHT ile ilişkilidir. Ameliyat öncesinde vücut yüzey alanına uygun protez kapağın seçilmesi, PKHU’yu büyük oranda önleyebileceği gibi ameliyat sonrası kalıcı PHT sıklığını da azaltabilir. |
2. | Mitral darlığı olan ve eko skoru yüksek hastalarda balon valvüloplastinin etkinlik ve güvenilirliği: Erken-orta dönem klinik ve ekokardiyografik sonuçlar The efficiency and safety of balloon valvuloplasty in patients with mitral stenosis and a high echo score: mid- and short-term clinical and echocardiographic results Mehmet Ekinci, Hamza Duygu, Halit Acet, Faruk Ertaş, Çayan Çakır, Rida Berilgen, Cem Nazlı, Oktay ErgenePMID: 20200453 Sayfalar 531 - 537 Amaç: Bu çalışmada eko skoru yüksek olan (9-11) hastaların da dahil edildiği semptomatik mitral darlığında perkütan mitral balon valvüloplastinin (PMBV) başarısı ve güvenilirliği ile orta dönem klinik ve ekokardiyografik takip sonuçları değerlendirildi. Çalışma planı: İleriye dönük çalışmaya semptomatik (NYHA sınıf II-IV) mitral darlığı (kapak alanı <1.5 cm2) nedeniyle Inoue tekniği ile PMBV yapılan ardışık 57 hasta (9 erkek, 48 kadın; ort. yaş 41±9) alındı. Hastalar eko skoru ≤8 (grup 1, 25 hasta) ve >8 olanlar (grup 2, 32 hasta) olarak iki gruba ayrıldı. Tüm hastalar, işlem öncesinde, işlemden 24-48 saat sonra ve sonrasındaki takiplerde klinik ve ekokardiyografik olarak değerlendirildi. Sonuçlar yeniden darlık gelişmesi ve majör kardiyovasküler olaylar açısından değerlendirildi. Bulgular: Atriyal fibrilasyon (%53.1 ve %16; p=0.006) ve fonksiyonel kapasitesi NYHA III-IV (%90.7 ve %56; p=0.01) olan hastaların oranı grup 2’de anlamlı derecede daha yüksekti. İşlem başarısı grup 1 ve grup 2’de sırasıyla %96 (n=24) ve %90.6 (n=29) bulundu (p>0.05). Grup 1’de bir hastada (%4), grup 2’de üç hastada (%9.4) işlem başarısız oldu. Grup 1’de bir hastada ciddi mitral yetersizliği gelişti ve kapak değişimi yapıldı. Grup 2’de iki hastada hemoperikardiyum gelişti. İşlem sonrası ölçülen kapak alanında işlem öncesine göre ortalama iki kat artış sağlandı (1.0±0.1 cm2 ve 2.0±0.2 cm2). Bu artış grup 1’de daha fazla idi (grup 1’de 1.1±0.1 cm2 ve 2.1±0.1 cm2; grup 2’de 0.9±0.1 cm2 ve 1.8±0.1 cm2; p<0.001). Hastaneiçi ölüm ve embolik olay görülmedi. İki hasta grubunun ortalama 21±13 aylık takibi sırasında majör kardiyovasküler olay ve yeniden darlık görülmedi. Sonuç: Semptomatik mitral darlığında PMBV eko skoru ≤8 olanlar kadar eko skoru 9-11 olanlarda da başarı ile uygulanabilmekte ve işlem sonrası hemodinamik ve semptomatik düzelmeler sağlanabilmektedir. |
3. | Duchenne musküler distrofisinde repolarizasyon anormallikleri Repolarization abnormalities in Duchenne-type muscular dystrophy Murat Muhtar Yılmazer, Rukiye Eker Ömeroglu, Helen Bornaun, Naci Öner, Kemal Nişli, Türkan ErtuğrulPMID: 20200454 Sayfalar 538 - 542 Amaç: Duchenne musküler distrofisi (DMD), X’e bağlı resesif kalıtılan ve özellikle iskelet ve kalp kasını etkileyen genetik bir hastalıktır. Bu çalışmada, DMD’li hastalarda ventriküler aritmi varlığı ile düzeltilmiş QT (QTc) ve onun bileşeni olan düzeltilmiş JT (JTc) dağılımı (dispersiyon) arasındaki ilişki araştırıldı. Çalışma planı: Çalışmaya DMD’li ardışık 43 erkek hasta (ort. yaş 8.8±3.0; dağılım 3-17) alındı. Standart 12 derivasyonlu elektrokardiyografi (EKG) kayıtları üzerinden QT ve JT intervalleri ve düzeltilmiş QT (QTc) ve JTc dağılım değerleri hesaplandı. Yirmi dört saatlik Holter EKG kayıtlarında ventrikül ekstrasistolleri araştırıldı ve ventrikül ritim bozukluğu örnekleri Lown-Wolf sınıflamasına göre derecelendirildi. Sonuçlar 34 sağlıklı çocuktan (ort. yaş 9.5±3.1) oluşan kontrol grubuyla karşılaştırıldı. Bulgular: Ortalama QTc ve JTc dağılım değerleri hasta grubunda kontrol grubuna göre anlamlı derecede yüksek bulundu (QTc için 78.0±20.6 msn ve 50.9±16.5 msn; JTc için 77.6±20.5 msn ve 50.8±17.7 msn; p<0.05). Holter kayıtları 36 hastada ve 33 kontrolde değerlendirmeye alındı. Ventrikül ekstrasistollerine altı DMD’li hastada (%16.7) ve kontrol grubunda bir kişide (%3, derece I) rastlandı. Holter kayıtlarında patolojik bulgu sıklığı DMD’li grupta anlamlı derecede fazlaydı (p<0.05). Patolojik bulgular dört hastada derece I, bir hastada derece II, bir hastada da derece IV olarak sınıflandırıldı. Ventrikül ekstrasistolü görülen ve görülmeyen hastalar arasında QTc ve JTc dağılım değerleri anlamlı farklılık göstermedi (p>0.05). Sonuç: Ventrikül ekstrasistolü olan ve olmayan hastalarda benzer QTc ve JTc dağılım değerleri elde edilmesi, ventrikül repolarizasyon anormalliklerinin erken dönemde başladığı ve bunun uzun dönemde ventrikül ritim bozukluklarına temel oluşturduğu şeklinde yorumlanabilir. |
4. | Miyokart Enfarktüsü Boyutsal Değerlendirme Ölçeği`nin Türkçeye uyarlanması: Geçerlik ve güvenirlik çalışması Adaptation of Myocardial Infarction Dimensional Assessment Scale to Turkish: a validity and reliability study Hilal Uysal, Şeyda Özcan, Nuray EnçPMID: 20200455 Sayfalar 543 - 550 Amaç: Miyokart enfarktüsünün (ME) sağlığa bağlı yaşam kalitesinin bozulmasında etkili olduğu bilinmektedir. Bu çalışmada, Türkçeye uyarladığımız Miyokart Enfarktüsü Boyutsal Değerlendirme Ölçeği’nin (TR-MIDAS) ülkemizde ilk kez ME geçiren hastalar için geçerliği ve güvenirliği araştırıldı. Çalışma planı: Araştırma ilk kez ME geçiren, akut dönemi geçirmiş, en fazla 70 yaşında olan, göğüs ağrısı şikayeti olmayan 81 hasta (13 kadın, 68 erkek) ile gerçekleştirildi. Veriler, sosyo-demografik veri formu ve TR-MIDAS kullanılarak toplandı. Ölçeğin geçerliği dil ve kapsam geçerliği ölçümleri ile yapıldı. Güvenirlik analizi için Cronbach alfa değerleri hesaplandı ve test-tekrar test güvenirlik ölçümleri için ölçek hastalara iki hafta sonra tekrar uygulandı. Bulgular: Katılımcıların %9.9’u 30-44, %40.7’si 45-54, %27.2’si 55-64, %22.2’si 65-70 yaş grubundaydı. Ölçeğin kapsam geçerliği indeksi 0.95 bulundu. Cronbach alfa değeri toplam ölçek için 0.83 bulunurken, yedi altboyut için bu değerler 0.38-0.78 arasında değişmekteydi. Toplam madde korelasyonlarının 0.31-0.91 arasında değiştiği görüldü. Toplam test-tekrar test güvenirlik değeri 0.45 (p=0.00), altboyutlarının test-tekrar test değerleri 0.27-0.74 arasında bulundu. Sonuç: Miyokart Enfarktüsü Boyutsal Değerlendirme Ölçeği ile bugüne kadar yapılmış üçüncü çalışma olma özelliği taşıyan çalışmamızın verileri, TR-MIDAS’ın ülkemizde ilk kez ME geçiren hastalarda hastalığa özgül yaşam kalitesini ölçmede geçerli ve güvenilir bir araç olarak kullanılabileceğini göstermektedir. |
EDITÖRDEN | |
5. | Karaman il merkezinde yaşayan hipertansiyon hastalarının ilaç kullanım durumlarının ve bilgilerinin incelenmesi Evaluation of compliance and level of knowledge of patients with hypertension living in Karaman city center, Turkey Dilek Cingil, Sıttıka Delen, Ayfer AksuoğluPMID: 20200456 Sayfalar 551 - 556 Amaç: Bu tanımlayıcı çalışmada ilaç kullanan hipertansiyonlu hastaların ilaç kullanımına ilişkin bilgi düzeyleri ve durumları değerlendirildi. Çalışma planı: Çalışma hipertansiyon tanısı ile en az bir yıldır ilaç tedavisi görmekte olan 194 hastada (144 kadın, 50 erkek) yapıldı. Hastalarda hipertansiyon süresi ortalama 6.3±5.7 yıl idi. Veriler, hastaların sosyodemografik özelliklerini ve antihipertansif ilaç kullanım özelliklerini sorgulayan bir anket aracılığı ile toplandı. Bulgular: Katılımcıların %70.1’i 50 yaş ve üzerindeydi. Elli altı hastanın (%28.9) ilacını düzenli kullanmadığı öğrenildi. Hastaların ilaçlarını düzenli kullanmama durumları yaş ve cinsiyet ile anlamlı ilişki gösterdi. Yaş grubu ≤49 ve ≥50 olan hastalar içinde düzenli ilaç kullanmama oranları sırasıyla %43.1 ve %22.8 idi. Kadınların %34.7’si, erkeklerin %12’si ilaçlarını düzenli kullanmayan gruptaydı. Hastaların ilaçlarını düzenli kullanma durumu, ilacın dozu, saati ve ilaçla ilgili bilgilendirilmeleri ile anlamlı ilişki gösterdi. Çokdeğişkenli lojistik regresyon analizinde “49 yaş ve altında olma” ve hastanın “ilacı alacağı saati bilmemesi”nin hipertansiyonlu hastalarda ilacı düzenli kullanmama durumu için bağımsız risk etmenleri olduğu görüldü. İlacı düzensiz kullanma durumu, 49 yaş ve altında olanlarda 2.916 kat (%95 GA 1.415-6.009), ilacını alma saatini bilmeyenlerde 8.964 kat (%95 GA 2.164-37.127) daha fazlaydı. Sonuç: Hastaların yaklaşık üçte birinin tedaviye uyumunun kötü olması ciddi bir durumdur. Hipertansiyonlu hastalar sağlık personeli tarafından ilaç kullanımı konusunda mutlaka eğitilmeli ve izlenmelidir. |
ARAŞTIRMA | |
6. | Miyokart enfarktüslü hastalarda anksiyete ve depresyonun incelenmesi Evaluation of anxiety and depression levels in patients with myocardial infarction Zeynep Canlı Özer, Fisun Şenuzun, Yasemin TokemPMID: 20200457 Sayfalar 557 - 562 Amaç: Miyokard enfarktüsü (ME) geçiren bireylerde anksiyete ve depresyon gelişebilir. Bu çalışmada ME geçiren bireylerde anksiyete ve depresyon düzeyleri araştırıldı. Çalışma planı: Araştırma, Kardiyoloji ünitelerine yatan 506 hasta (199 kadın, 307 erkek; ort. yaş 55.7±6.9) ile yapıldı. Veriler, araştırmacı tarafından hazırlanan ve hastaların tanıtıcı özelliklerini içeren kişisel bilgi formu ve Hastane Anksiyete ve Depresyon Ölçeği (HADÖ) ile toplandı. Ölçeğin ülkemizdeki ME’li hastalarda geçerliliği araştırılmış ve anksiyete ve depresyon için yararlı ve duyarlı bir tarama aracı olduğu gösterilmiştir. Bulgular: Tüm hastalarda (%100) klinik olarak ciddi düzeyde anksiyete görüldü. Depresyon açısından, 45 hasta (%8.9) klinik olarak normal bulunurken, 289 hastada (%57.1) sınırda, 172 hastada ise (%34) ciddi düzeyde depresyon belirlendi. HAD ölçeğinin puan ortalaması 11.4±2.9; anksiyete ve depresyon puan ortalamaları ise sırasıyla 12.2±4.1 ve 10.6±4.1 idi. Demografik veriler içinde yaş ölçeğin anksiyete ve depresyon altboyutu ile (p<0.001), eğitim durumu (p<0.05), ailenin toplam gelir durumu (p<0.01), sağlık güvencesi (p<0.05) ve ME geçirme sayısı (p<0.05) depresyon altboyutu ile anlamlı ilişki gösterdi. Regresyon analizinde, yaş (β=-0.128), eğitim (β=0.082), çalışma durumu (β=-0.79) anksiyete ve depresyonu, ailenin toplam geliri (β=-0.128) ve sağlık güvencesi (β=-0.086) depresyonu anlamlı derecede etkileyen bağımsız değişkenler idi. Sonuç: Bulgularımız, ME geçiren bireylerde anksiyete ve depresyon düzeylerinin azaltılmasına yönelik hemşirelik girişimlerinin planlanması ve kardiyak rehabilitasyon programlarının uygulanmasının önemini ortaya koymaktadır. |
OLGU BILDIRISI | |
7. | Belirsiz bulgularla kendini gösteren, açık foramen ovalede yakalanmış bir trombüs Thrombus entrapped in a patent foramen ovale, causing only vague symptoms Celal Genç, Mehmet UzunPMID: 20200458 Sayfalar 563 - 565 Foramen ovale açıklığı venöz dolaşımdan arteryel dolaşıma bir geçiş sağlar. Bu geçiş, venöz sistemde oluşan pıhtıların sistemik dolaşıma geçmesine neden olabilir. Bu yazıda açık foramen ovalede yakalanmış bir trombüs olgusu sunuldu. Kırk beş yaşında kadın hasta atipik göğüs ağrısı ve pretibial ödem yakınmalarıyla başvurdu. Transtorasik ekokardiyografide sistolik fonksiyon normal bulunurken, derece I diyastolik disfonksiyon saptandı. Pulmoner arter basıncı 43 mmHg idi. Sağ atriyumda, interatriyal septuma ince bir pedikülle tutunmuş, hareketli, lobüllü bir kitle görüldü. Transözofageal ekokardiyografi kitlenin iki atriyumda da bulunduğunu gösterdi. Kalınlığı 7-10 mm olan kitle, lobüllü, homojen ekojenik ve oldukça hareketliydi. Foramen ovale açıklığından sol atriyuma geçiyordu. Atriyum kısmında kalınlığı 6-8 mm, daha kısa ve daha az hareketliydi. Hastada kardiyovasküler olayla ilişkili olabilecek herhangi bir yakınma ya da bulgu yoktu. Heparin tedavisine başlanan hasta için acil ameliyata karar verildi. Ameliyat sırasındaki transözofageal ekokardiyografide kitlenin trombüs olduğu ve antikoagülan tedaviyle küçüldüğü izlendi. Ameliyat sonrasında hastada herhangi bir nörolojik bulgu görülmedi. Venöz Doppler incelemesinde derin ven trombozu saptanması üzerine warfarin tedavisine başlandı. |
8. | Sağ ventrikül çıkış yolu taşikardisini taklit eden aritmojenik sağ ventrikül kardiyomiyopatisi Arrhythmogenic right ventricular cardiomyopathy mimicking right ventricular outflow tract tachycardia Meltem Tekin, Alper Canbay, Erdem DikerPMID: 20200459 Sayfalar 566 - 568 Aritmojenik sağ ventrikül kardiyomiyopatisi olan hastalarda ventrikül taşikardilerinin farklı formları bazen sağ ventrikül çıkış yolu taşikardisi ile karıştırılabilir. Çarpıntı ve bayılma yakınmaları ile başvuran 27 yaşındaki erkek hastanın elektrokardiyogramında (EKG), sol dal bloku ve inferiyor eksen morfolojisinde, uzamış monomorfik ventrikül taşikardisi izlendi. Sinüs ritminde çekilen EKG ise normal idi. Transtorasik ekokardiyografide sol ve sağ ventrikül fonksiyonları ve boyutları normal bulundu. Elektrofizyolojik çalışmada, klinik ventrikül taşikardisi ile uyumlu ve sağ ventrikül çıkış yolundan kaynaklandığı düşünülen ventrikül taşikardisi oluşturuldu ve aritmi radyofrekans ablasyon ile sonlandırıldı. Hasta bir yıl sonra çarpıntı yakınmasıyla tekrar başvurdu. Başvuru EKG’sinde bir yıl öncekine benzer uzamış ventrikül taşikardisi izlenirken, sinüs ritminde çekilen EKG’de ise, V1-3 derivasyonlarında T dalgası negatifliği izlendi. Elektrofizyolojik çalışmada, klinik ventrikül taşikardisi ile uyumlu ventrikül taşikardisi yanı sıra sol dal bloku ve yatay eksen morfolojisinde ikinci bir ventrikül taşikardisi oluştu. Bu aritmi kendiliğinden sonlandı. Farklı morfolojide ikinci bir ventrikül taşikardisi oluşması ve EKG’de T dalgası negatifliği olması üzerine hastada aritmojenik sağ ventrikül kardiyomiyopatisi olabileceği düşünüldü. Sağ ventrikül anjiyografisinde, sağ ventrikül genişlemiş ve kasılması azalmış olarak izlendi. Bu tanı, manyetik rezonans görüntülemede sağ ventrikül duvarında incelme ve duvar hareket bozukluğu görülmesi ile doğrulandı. |
9. | Transtorasik ekokardiyografide gözden kaçan bir tanı: Apikal hipertrofik kardiyomiyopati An overlooked diagnosis on transthoracic echocardiography: apical hypertrophic cardiomyopathy Ömer Yiğiner, Bekir Yılmaz Cingözbay, Ömer Uz, Bekir Sıtkı CebeciPMID: 20200460 Sayfalar 569 - 571 Apikal hipertrofik kardiyomiyopati rutin ekokardiyografi sırasında gözden kaçabilir. Dislipidemisi ve pozitif aile öyküsü olan 54 yaşında erkek hasta atipik göğüs ağrısıyla başvurdu. On iki derivasyonlu elektrokardiyografide prekordiyal artmış QRS voltajı ve derin T-dalga negatiflikleri izlendi. Yetersiz eko penceresi nedeniyle sınırlı olarak yapılan transtorasik ekokardiyografide anormal bulguya rastlanmadı. Koroner anjiyografide koroner arterler normal izlendi. Sol ventrikülografide ise, apikal hipertrofik kardiyomiyopati için tipik olan maça ası görüntüsü saptandı. Tanı kardiyak manyetik rezonans görüntüleme ile doğrulandı. |
10. | Kalp nakli sonrası geç dönemde atriyoventriküler blok ve kalıcı kalp pili uygulaması Late atrioventricular block and permanent pacemaker implantation after heart transplantation Mustafa Akçakoyun, Ahmet Duran Demir, Mehmet Ali Özatık, Şeref KüçükerPMID: 20200461 Sayfalar 572 - 574 Kalp nakli sonrasında geç dönemde atriyoventriküler (AV) blok nedeniyle kalıcı kalp pili uygulaması nadirdir. Elli dokuz yaşında erkek hastaya kalp nakli yapıldı. Ameliyattan sekiz ay sonra hastada bayılma yakınmaları ortaya çıktı. Ambulatuvar 24 saatlik Holter takibinde, ortalama 74 atım/dk kalp hızı ile esas olarak sinüs ritminde olan hastada geçici ikinci derece AV blok ve 10.6 saniyeye kadar varabilen ileri derecede AV blok atakları izlendi. Perkütan transvenöz endomiyokardiyal biyopsi materyalinin histolojik incelemesinde, ISHLT (International Society of Heart and Lung Transplantation) sınıflamasına göre derece IA doku reddi saptandı. Sol subklavyen venden DDD-R modlu kalıcı kalp pili takılan hasta ertesi gün sorunsuz taburcu edildi. |
11. | İdiyopatik trombositopenik purpuralı bir hastada perkütan koroner girişim sonrası antiplatelet tedavi kullanımı Antiplatelet treatment after percutaneous coronary intervention in a patient with idiopathic thrombocytopenic purpura Mehmet Mustafa Can, İbrahim Halil Tanboğa, Bilal Boztosun, Cihangir KaymazPMID: 20200462 Sayfalar 575 - 577 İdiyopatik trombositopenik purpura (İTP), bağışıklık sisteminde trombositlere karşı gelişen antikorların yol açtığı trombosit yıkımı hastalığıdır. Perkütan koroner girişim sonucu antiplatelet tedavi alma zorunluluğu olan hastalarda yol açacağı kanama ve antiplatelet tedavi alamamanın getireceği tromboz riski İTP’li hastalarda klinik olarak önem taşımaktadır. Yirmi üç yıl önce koroner arter baypas ameliyatı geçiren ve dokuz yıl önce İTP tanısı konan 76 yaşında erkek hasta, eforla ortaya çıkan tipik göğüs ağrısı yakınmasıyla başvurdu. Yapılan tetkiklerde tam kan sayımında trombosit sayısı düşük (16000/l) bulundu. Hematoloji kliniğiyle birlikte değerlendirilen hastaya tedavi olarak üç hafta süreyle danazol verildi. Trombosit sayısının 100000/l’nin üzerine çıktığının gözlenmesinden sonra hastaya koroner anjiyografi yapıldı. Sol ön inen arter (LAD) internal mamaryan arter baypas greftinin tamamen tıkalı olduğu görüldü. Önce 600 mgr yükleme, sonrasında 75 mgr/gün idame klopidogrel dozunun ardından ikinci gün tekrar değerlendirilen trombosit sayısı 100000 l’nin üzerinde bulundu ve hastaya perkütan koroner girişimle 3.0x18 mm ilaç salınımsız stent takıldı. Hastanın takiplerinde herhangi bir kanama sorunu veya trombotik olay izlenmedi. |
12. | Yüksek dereceli habis lenfomanın esas bulgusu olarak ciddi perikart efüzyonu Massive pericardial effusion as the primary manifestation of high-grade malignant lymphoma Serkan Çay, Akif Durak, Sinan Aydoğdu, Nesrin TurhanPMID: 20200463 Sayfalar 578 - 579 Perikart efüzyonu habis tümörler de dahil çeşitli patolojilerin ilk bulgusu olabilir. Yüksek dereceli habis lenfomanın esas bulgusu olarak yaygın perikart efüzyonu ise çok nadir bir durumdur. Elli üç yaşında kadın hasta, bir haftadır var olan ilerleyici nefes darlığı ile başvurdu. Fizik muayenede boyun damarlarında gerginlik gözlendi; kalp sesleri zayıflamıştı. Göğüs radyografisinde kardiyotorasik indeks artmış bulundu. Transtorasik ve transözofageal ekokardiyografi incelemelerinde yaygın perikart efüzyonu dışında başka bir sorun görülmedi. Hematolojik ve biyokimyasal incelemelerde sadece anemiye rastlandı. Hastaya perikardiyosentez yapıldı. Perikardiyal adenozin deaminaz testi ve kültür sonuçları negatif bulundu. Perikart sıvısının sitolojik incelemesinde, yüksek dereceli habis lenfoma (non-Hodgkin lenfoma) ile uyumlu dev lenfositler ve ileri derecede atipik lenfoid hücreleri saptandı. İmmünhistokimyasal değerlendirmede lökosit ortak antijeni pozitif bulundu. Hastada başka bir primer kaynak bulunamadı. |
DAVETLI DERLEME | |
13. | Pulmoner arteryel hipertansiyon tedavisine güncel yaklaşım ve Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Kardiyoloji Kliniği`nin deneyimi Current approach to the treatment of pulmonary arterial hypertension and our experience in the Cardiology Department of Medicine Faculty of Ege University Meral Kayıkçıoğlu, Hakan KültürsayPMID: 20200464 Sayfalar 580 - 590 Artmış pulmoner vasküler direnç nedeniyle sağ kalp yetersizliğine yol açan ilerleyici bir hastalık olan pulmoner arteryel hipertansiyonda mortalite yüksektir. Son yıllarda geliştirilen ilaçlar ve erken tanı sayesinde bu hastalarda hayatta kalım süresinde belirgin uzama elde edilmiştir. Bu derlemede, pulmoner arteryel hipertansiyon tedavisine güncel yaklaşım, kendi deneyimimiz de paylaşılarak aktarılmıştır. |
OLGU GÖRÜNTÜSÜ | |
14. | Tek koroner arter Single coronary artery Ahmet Çelik, Orhan Doğdu, İbrahim Özdoğru, Abdurrahman OğuzhanPMID: 20200465 Sayfa 591 Makale Özeti | |
15. | Transtorasik ekokardiyografide aort diseksiyonuna bağlı sıradışı görünüm An unusual appearance in transthoracic echocardiography due to aortic dissection Gülten Taçoy, Hızır Okuyan, Mustafa CemriPMID: 20200466 Sayfa 592 Makale Özeti | |
16. | Çift ventriküler septal defektli pulmoner atrezi Pulmonary atresia with double ventricular septal defect Murat Ünlü, Özcan ÖzekePMID: 20200467 doi: 10.5543/tkda.2009.43827 Sayfa 593 Makale Özeti | |
17. | Sağ atriyumda hepatoselüler karsinom Hepatocellular carcinoma in the right atrium Mehmet Gürbüz, Tayfun Şahin, Teoman Kılıç, Ömer ŞentürkPMID: 20200468 Sayfa 594 |
EDITÖRE MEKTUP | |
18. | The real-time three-dimensional echocardiography and cardiology Mehmet UzunPMID: 20200469 Sayfalar 595 - 596 |
19. | Anomalous right coronary artery from the left sinus of Valsalva presenting a challenge for percutaneous coronary intervention Andreas Yiangou AndreouPMID: 20200470 Sayfalar 596 - 597 |
20. | Editöre Mektup: Kardiyak resenkronizasyon tedavisinde yerinden oynayan koroner sinüs elektrodunun stent ile sabitlenmesi Letter To The Editor: Stabilization of a dislocated coronary sinus electrode by coronary stenting during resynchronization therapy Cengizhan Türkoğlu, Farid AliyevPMID: 20200471 Sayfalar 598 - 600 Derginizda yayinlanmış olan "Kardiyak resenkronizasyon tedavisinde yerinden oynayan koroner sinüs elektrodunun stent ile sabitlenmesi" başlıklı olgu sunumuna dair editöre mektup. |
21. | Editöre mektup Letter to editor Namık OzmenSayfalar 601 - 602 Akut miyokard infarktüsü geçirmiş iki hastanın primer perkütan girişim için ambulans helikopterle nakli adlı yazıya editöre maktup |
22. | Uzman Yanıtları Karotis arter hastalığında stent uygulaması hangi hastalarda endikedir, cerrahi tedavi-stent uygulaması kararı nasıl verilmelidir? Bilal Boztosun, Ahmet Hakan GerçekoğluSayfa 603 Makale Özeti | |
23. | Kardiyoloji yayınlarında gündem ve yorumlar Comment on cardiology publications Ertan UralSayfa 604 Makale Özeti | |
Copyright © 2025 Türk Kardiyoloji Derneği Arşivi