ISSN 1016-5169 | E-ISSN 1308-4488
TÜRK KARDİYOLOJİ DERNEĞİ ARŞİVİ - Turk Kardiyol Dern Ars: 51 (2)
Cilt: 51  Sayı: 2 - Mart 2023
EDITÖRYAL YORUM
1. 
Value of CHADS-VASc Score in Diverse Cardiovascular Conditions
Burak Turan
PMID: 36916810  doi: 10.5543/tkda.2023.51706  Sayfalar 83 - 84
Makale Özeti |Tam Metin PDF

2. 
Atriyal Fibrilasyonun Antikoagülan Tedavisi İçin Kılavuzlara Uyumdaki Artış: Hala Daha İyisini Yapabiliriz
Improvement In Adherence To Guidelines For Anticoagulant Therapy Of Atrial Fibrillation: We Can Still Do Better
Ayhan Erkol
PMID: 36916813  doi: 10.5543/tkda.2023.88033  Sayfalar 85 - 87
Makale Özeti |Tam Metin PDF

ARAŞTIRMA
3. 
Atriyal fibrilasyon hastalarında gerçek yaşam antikoagülan tedavi tercihlerinin değerlendirilmesi: Çok merkezli ROTA Çalışması verileri
Real-World Evaluation of Anticoagulant Treatment Patterns in Patients with Atrial Fibrillation: Data from Multicenter ROTA Study
Umut Kocabaş, Işıl Ergin, Veysel Yavuz, Selda Murat, Ibrahim Özdemir, Ömer Genç, Cihan Altın, Haşim Tüner, Bengisu Keskin Meriç, Ali Çoner, Elif İlkay Yüce, Bedrettin Boyraz, Onur Aslan, Ahmet Dal, Taner Şen, Ersin İbişoğlu, Aslan Erdoğan, Mehmet Özgeyik, Mevlüt Demir, Ziya Gökalp Bilgel, Büşra Güvendi Şengör, Örsan Deniz Urgun, Mustafa Doğduş, Deniz Dilan Naki Tekin, Sinem Çakal, Sercan Çayırlı, Arda Güler, Dilay Karabulut, Onur Dalgıç, Osman Uzman, Bektaş Murat, Şeyda Şahin, Umut Karabulut, Tarık Kıvrak, Muharrem Said Coşgun, Ferhat Özyurtlu, Mehmet Kaplan, Emre Özçalık
PMID: 36916815  doi: 10.5543/tkda.2022.98455  Sayfalar 88 - 96
Amaç: Atriyal fibrilasyon (AF) hastalarında inme ve sistemik emboliyi önlemek için kullanılan oral antikoagülan tedaviler AF yönetiminin temel taşıdır. Bununla birlikte, AF hastalarında inme ve sistemik emboli önleme stratejilerine ilişkin ülkemize ait gerçek yaşam verisi sınırlıdır. ROTA çalışmasının amacı, AF hastalarında antikoagülan tedavi stratejilerine ilişkin gerçek yaşam verilerini verilerini elde etmektir.

Yöntemler: ROTA çalışması, 2597 AF hastasının dahil edildiği ileriye dönük, çok merkezli ve gözlemsel bir çalışmadır. Çalışma popülasyonu, Ocak 2021-Mayıs 2021 tarihleri arasında 41 kardiyoloji merkezi tarafından çalışmaya dahil edilmiştir.

Bulgular: Çalışma popülasyonunun %57,4’ü kadın ve ortanca yaşı 72 (aralık: 22-98 yaş) idi. Ortanca CHA2DS2-VASc ve HAS-BLED skorları sırasıyla 4 (aralık: 0-9) ve 1 (aralık: 0-6) idi. Hastaların %15,9’u vitamin K antagonisti (VKA) ve %79,4’ü direkt oral antikoagülan (DOAK) tedavi alıyordu. VKA alan hastalarda ortalama terapötik aralıkta geçen sure %52,9 iken, bu hastaların %76’sının terapötik aralıkta geçen zaman yüzdesi %70 ve altında idi. En sık kul-lanılan DOAK tedavileri rivaroksaban (%38,1), apiksaban (%25,5) ve edoksaban (%11,2) idi. Düşük inme riskine sahip hasta grubunda VKA ve DOAK kullanım oranı yüksek idi (%76,1). Hastaların dörtte birinden fazlası düşük doz DOAK tedavisi almaktaydı. DOAK tedavisi alan hasta grubunda, apiksaban kullanan hastalar diğer DOAK tedavilerini kullanan hastalara kıyasla daha yaşlı idi, daha yüksek CHA2DS2-VASc ve HAS-BLED skorlarına sahipti ve kreatinin klirensi değerleri daha düşüktü.

Sonuç: ROTA çalışması, AF hastalarında antikoagülan tedavi seçimleri hakkında önemli gerçek yaşam verisi sunmaktadır.

4. 
ST Segment Yükselmeli Miyokard Enfarktüsü Tanısı İle Primer Perkütan Koroner Girişim Uygulanan Hastalarda CHA2DS2-VASc Skorunun Kontrast İlişkili Nefropati Gelişimi Öngördürücü Değeri
Predictive Value of CHA2DS2-VASc Score in Patients with Contrast-Induced Nephropathy After Primary Percutaneous Coronary Intervention for ST-Elevated Myocardial Infarction
Esra Dönmez, Sevgi Özcan, Orhan İnce, İrfan Şahin, Ertuğrul Okuyan
PMID: 36916809  doi: 10.5543/tkda.2022.46994  Sayfalar 97 - 103
Amaç: Kontrast kaynaklı nefropati (KKN) kardiyak kateterizasyonun iyi bilinen komplikasyonlarından biridir. Hastane içi ve uzun süreli morbidite ve mortalitede artışa neden olduğu bilinmektedir. Bu çalışmada, CHA2DS2-VASc skorunun ST segment yükselmeli miyokard enfarktüsü (STYME) tanısı ile birincil perkütan koroner girişim (PKG) yapılan hastalarda KKN gelişimi öngördürücüsü olup olmadığını araştırmayı ve STYME ile başvuran ve birincil PKG yapılan hastalarda KKN gelişimi ile hastane içi istenmeyen majör kardiyak olay gelişimi arasındaki ilişkiyi değerlendirmeyi amaçladık.

Yöntemler: 2015-2019 yılları arasında merkezimize STYME tanısı ile birincil PKG yapılan tüm hastalar geriye dönük olarak dahil edildi.

Bulgular: Bu çalışmaya, toplam 572 hasta dahil edildi. Yaş [P = 0.032, β: 0.153, OR (%95 GA): 0.014-0.302], diabetes mellitus [P = 0.023, β: 0.134, OR (%95 GA): 0.017-0.217], inme öyküsü [P = 0.034, β: 0.118, OR (%95 GA): 0.017-0.436], kullanılan kontrast madde hacmi [P = 0.042, β: 0.155, OR (%95 GA): 0.109-0.462], sol ventrikül ejeksiyon fraksiyonu [P = 0.003, β: 0,376, OR (%95 GA): 0.214-0.517] ve CHA2DS2-VASc skoru [P = 0.001, β: 0.115, OR (%95 GA): 0.054-0.177], KKN gelişimi ile ilişkili bağımsız risk faktörleri olarak saptandı. CHA2DS2-VASc skoru için eğrinin altında kalan alan 0,809 [%95 CI: 0.760-0.857] idi. CHA2DS2-VASc skoru için 2.5'lik bir eşik değerinin KKN gelişimini %80,1 duyarlılık ve %71,4 özgüllük ile ön gördürebileceği saptandı.

Sonuç: Mevcut çalışmamız, STYME tanısı ile birincil PKG yapılan hastalarda CHA2DS2VASc skorunun KKN gelişimini belirlemede etkin bir ayırt edici güce sahiptir ve CHA2DS2VASc ≥2 değeri risk altındaki grubu göstermektedir. KKN gelişimi, daha uzun yoğun bakım kalış süresi ve hastane içi istenmeyen major kardiyak olay gelişimi ile ilişkili bulunmuştur.

5. 
Modifiye Glasgow Prognostik Skoru Kardiyak Resenkronizasyon Tedavisi Uygulanan Hastalarda Majör Advers Kardiyak Olayları Öngörmede Yararlı Olabilir
Modified Glasgow Prognostıc Score May Be Useful to Predict Major Adverse Cardiac Events in Heart Failure Patients Undergone Cardiac Resynchronization Treatment
Güney Erdogan, Mustafa Yenerçağ, Melisa Uçar, Onur Öztürk, Onur osman Şeker, Osman Can Yontar, Ender Özgün Çakmak, Ali Karagöz, İrfan Şahin, Uğur Arslan
PMID: 36916816  doi: 10.5543/tkda.2022.99448  Sayfalar 104 - 111
Amaç: Modifiye Glasgow prognostik skor (mGPS)’un kardiyak resenkronizasyon tedavisi ile defibrilasyon (KRT-D) hastalarında prognozu öngördüğünü gösteren herhangi bir çalışma yoktur. Amacımız KRT-D hastalarında mGPS ile ölüm ve hastaneye yatış arasındaki ilişkiyi araştırmaktı.

Yöntemler: KRT-D implantasyonu yapılan toplam 306 düşük ejeksiyon fraksiyonlu kalp yetersizliği (DEF-KY) hastası, önceki çalışmalar baz alınarak mGPS seviyelerine göre kategorik olarak
üç gruba ayrıldı. C-reaktif protein(CRP) >10 mg/L veya albümin <35 g/L olması durumlarının her biri 1 puan olarak kabul edildi ve hastalar sırasıyla 0, 1 ve 2 puan alanlar olarak gruplandırıldı. Remodelling, klinik olay ve miyokardiyal yeniden şekillenme kriterlerine göre belirlendi. Majör advers kardiyak olaylar (MACE), mortalite ve/veya kalp yetersizliğine bağlı hastane yatışı olarak kaydedildi.

Bulgular: Hastaların yaşı, New York Heart Association (NYHA) fonksiyonel sınıfı, KRT-D öncesi mGPS, sodyum seviyeleri ve sol atriyum çapı (SoAÇ); MACE izlenen grupta daha yüksekti. Çok değişkenli Cox regresyon analizinde yaş, SoAÇ ve yüksek mGPS; kalp yetersizliğine bağlı hastane yatışı/ölüm için öngördürücüler olarak tespit edildi. Ayrıca, daha düşük mGPS'li hastalarda, sol ventrikül ejeksiyon fraksiyonunda (SVEF) iyileşme ve sol ventrikül sistol sonu hacminde (SoV-ESV) azalma olarak ifade edilen olumlu tersine sol ventrikül yeniden şekillenmesi izlendi.

Sonuç: MGPS, yaş ve SoAÇ'a ek olarak kalp yetersizliği nedeniyle hastane yatış ve ölümün öngördürücüsü olarak kullanılabilir. Bu sonuçlar, KRT-D tedavisi için hasta seçimine rehberlik edebilir ve beslenmenin önemini vurgulayabilir.

6. 
Femoro-popliteal Arterlerdeki Kronik Total Oklüzyon Tedavisinde İopromid Bazlı Paklitaksel Kaplı Balonun On İki Aylık Sonuçları
Twelve-Month Outcomes of a Novel Iopromide-Based Paclitaxel-Coated Balloon for the Treatment of Chronic Total Occlusion of Femoropopliteal Arteries
Halil Berkan Özpak, Cihan Aydın, Aykut Demirkıran
PMID: 36916806  doi: 10.5543/tkda.2022.25324  Sayfalar 112 - 118
Amaç: Femoro-popliteal arterlerin kronik total oklüzyonunun tedavisi için yeni bir iopromid bazlı paklitaksel kaplı balonun performansını ve sonuçlarını değerlendirmek için retrospektif bir çalışma tasarladık.

Yöntemler: Hastane görüntü kayıt sisteminden alt ekstrimite girişim işlemleri taranarak femoropopliteal kronik total oklüzyonu (<100 mm) olan hastalar çalışmaya dahil edildi. İlaç salınımlı periferik balonun genişliği ve uzunluğu, 1: 1'lik bir damar/balon oranı sağlayan ve lezyonu her iki uçta 10 mm aşacak şekilde yapılan işlemler çalışmaya alındı.

Bulgular: Toplamda 118 hasta çalışmaya alındı. Ankle-brakial indeks iyileşmesi olan hastaların oranı %89.8 saptandı. Ortalama ankle-brakial indeks başlangıçta 0.5 (0.4-0.7) ve 12 ayda 0.8 (0.7-0.9) idi (P < 0,001). Başlangıç ile 12 ay arasındaki Rutherford kategorisindeki değişiklikler istatistiksel olarak anlamlıydı (P < 0,001) ve hastaların çoğunluğunda (%77.9) bir düzeyden fazla iyileşme vardı. 12 ayda klinik odaklı hedef lezyon revaskülarizasyon oranı %13.5 (16/118) saptandı. Genel olarak, bir yıllık birincil açıklık oranı %86.4 saptandı. Majör ekstremite advers olay oranı %9.8 (16/162) saptandı. 14 hastada akut ekstremite iskemisi saptandı ve 2 hastaya amputasyon uygulandı.

Sonuç: Çalışmamız, ilaç kaplı balonların tek bir tedavi stratejisi olarak kullanımına odaklanan, randomize olmayan bir klinik çalışmadır. Kısa vadede ankle-brakial indeks iyileşmesi ve Rutherford sınıfında azalma sağlanmıştır. Çalışma sonuçlarımız revaskülarizasyon stratejisi hakkındaki bakış açımızı değiştirebilecek bilgiler sunabilir.

7. 
Miyokardiyal Mekanik Dispersiyon, Primer Perkütan Koroner Girişim Uygulanan ST Yükselmeli Miyokart Enfarktüslü Hastalarda Olumsuz Kardiyak Yeniden Şekillenmeyi Öngörür
Myocardial Mechanical Dispersion Predicts Adverse Cardiac Remodeling in Patients with ST Segment Elevation Myocardial Infarction Who Underwent Primary Percutaneous Coronary Intervention
Olga Petyunina, Mykola Kopytsya, Alla Kobets, Alexander Berezin
PMID: 36916808  doi: 10.5543/tkda.2022.31531  Sayfalar 119 - 128
Amaç: Bu çalışmanın amacı perkütan koroner girişim yapılmış, işlem sonrası TIMI (Thrombolysis in Myocardial Infarction) akımı >2 olan ST yükselmeli miyokart infarktüsü hastalarında artmış sol ventrikül mekanik dispersiyonunun (SVMD) sol ventrikül olumsuz yeniden şekillenmesinin erken belirleyicisi olup olmadığını araştırmaktı.

Yöntem: Çalışmaya TIMI akım hızı >2 olan perkütan koroner girişim yapılmış toplam 119 ST yükselmeli miyokart infarktüsü hastası prospektif olarak dahil edildi. İki boyutlu benek takibi ekokardiyografi yöntemiyle sol ventrikül global uzunlamasına strain (GLS) belirlendi. Sol ventrikül olumsuz yeniden şekillenmesini belirlemek için başlangıçta ve işlemden 1 yıl sonra SVMD belirlendi. Biyobelirteç seviyeleri başlangıçta ölçüldü. Hastaların prognozunu belirlemek için TIMI ve GRACE skorları kullanıldı.

Bulgular: LVMD’nin düşük çeyreğindeki hastalara kıyasla, yüksek çeyrekteki hastalar daha yüksek GRACE ve TIMI skoru, sol ventrikül sistol sonu hacimi, GLS, N-terminal beyin natriüretik peptid (BNP) ve daha düşük sol ventrikül ejeksiyon fraksiyonuna sahipti. Çok değişkenli log
regresyon analizine göre N-terminal BNP’nin >953 pg/ml olması, GLS’nin >%-8 olması ve SVMD’nin yüksek çeyreği, olumsuz yeniden şekillenme için bağımsız öngördürücüler idi. SVMD’nin N-terminal BNP’ye eklenmesi, tüm modelin ayırt edici özelliğini iyileştirdi.

Sonuç: Sol ventrikül mekanik dispersiyonunun ölçümü, perkütan koroner girişim sonrası ST yükselmeli miyokart infarktüsü hastalarında olumsuz yeniden şekillenme riskini belirlemede yardımcı olabilir.

8. 
İskemik olmayan düşük ejeksiyon fraksiyonlu kalp yetersizliğinde yüksek duyarlılıklı troponin T'nin prognostik önemi
Prognostic Significance of High-Sensitivity Troponin T in Nonischemic Heart Failure with Reduced Ejection Fraction
Gülsüm Meral Yılmaz Öztekin, Ahmet Genç
PMID: 36916807  doi: 10.5543/tkda.2023.26900  Sayfalar 129 - 134
Amaç: Kardiyak biyobelirteçler, kalp yetersizliğinin (KY) teşhis edilmesine ve prognozunun tahmin edilmesine yardımcı olabilir. Yüksek duyarlıklı troponin T (ydTnT) iskemik KY çalışmalarında daha sık araştırılmaktadır. Ancak iskemik olmayan KY'de ydTnT ile mortalite arasındaki ilişki ve hangi değerlerin kullanılması gerektiği belirsizliğini koruyor. Bu çalışma, iskemik olmayan düşük ejeksiyon fraksiyonlu KY hastalarında (DEFKY), ydTnT'nin tüm nedenlere bağlı mortalitenin bir öngördürücüsü olup olmadığını ve hsTnT'nin eşik değerini göstermeyi amaçlamıştır.

Yöntem: Sol ventrikül ejeksiyon fraksiyonu (LVEF) ≤ %40, yaşı ≥18 olan ve ydTnT düzeyi bilinen 249 iskemik olmayan KY hastasını çalışmaya dahil ettik.

Bulgular: Hastaların %59,8'i erkek, %73,5'i NYHA I veya II ve medyan yaş 64'tü. Hastaların ydTnT değeri 18 ng/L [IQR, 10-34] idi. ydTnT'nin tüm nedenlere bağlı mortalite için eşik değeri %72,6 duyarlılık ve %69,9 özgüllük ile 21.5 ng/L idi (eğrinin altındaki alan: 0,760, %95 GA: 0,692-0,828, P < 0,001). Hastalar 21.5 ng/L ydTnT cut-off değerine göre karşılaştırıldı. 30 aylık takipte tüm nedenlere bağlı mortalite %29.3 idi. Kaplan-Meier analizine göre ydTnT < 21,5 ng/L grubunda mortalite oranı %14 iken ydTnT ≥ 21,5 ng/L grubunda mortalite oranı %50 idi (P < 0,001, log-rank testi). Bazal ydTnT, eGFR, hemoglobin, NT-proBNP, BMI ve sol atriyal çap için ayarlandığında iskemik olmayan DEFKY'de tüm nedenlere bağlı mortalite ile bağımsız olarak ilişkiliydi (HR: 1,012, %95 CI: 1,003-1,020, P = 0,005).

Sonuç: İskemik olmayan DEFKY'de daha kötü bir prognozu öngörmek için ydTnT eşik değeri 21,5 ng/L idi. ydTnT ile tüm nedenlere bağlı mortalite arasında bağımsız bir ilişki vardı.

DERLEME
9. 
Koroner Arter Hastalığında Mitokondri İşlev Bozukluğunun Genetik Açıdan İncelenmesi: Bölüm 1
Genetic Evaluation of Mitochondria Dysfunction in Coronary Artery Disease: Part 1
Nazlı Doğan, Neslihan Çoban
PMID: 36916804  doi: 10.5543/tkda.2022.39448  Sayfalar 135 - 145
Mitokondri, başta oksijenli solunum ile enerji üretimi olmak üzere çeşitli hücresel süreçlerde önemli bir rol oynayan hücre organelidir. Kendi genomuna sahip olmasına rağmen mitokondrinin fonksiyonlarını yerine getirebilmesi için gerekli olan proteinlerin tamamı mitokondriyal genom tarafından kodlanmamaktadır. Mitokondri sayısının artması, mitokondri ile ilişkili metabolik fonksiyonların yapılabilmesi ve mitokondriyal DNA’nın (mtDNA) çoğalabilmesi için nükleer genoma ihtiyaç vardır. Hücrelerde mitokondrinin işlev bozukluğu sonucunda, oksidatif metabolizmanın bir ürünü olan reaktif oksijen türlerinin (ROT) oluşması ve oksidan/antioksidan dengesinin bozulması ile oksidatif stres oluşmaktadır. Oksidatif stres koşulunda ROT, başta protein, lipit ribonükleik asit (RNA), deoksiribonükleik asit (DNA) ve mtDNA olmak üzere hücresel moleküllere zarar vermektedir. ROT’un neden olduğu moleküler değişimler mitokondri işlev kaybına neden olarak, işlevini yapamayan mitokondri sayısında artışa neden olmaktadır. Böylece mitokondrinin işlev kaybı ile oksidatif metabolizmasındaki kusurlar ROT oluşumunu artırarak mtDNA’da mutasyonların artmasına neden olmaktadır. Bu sonuçlar mitokondri biyogenezini de etkileyerek fonksiyonel mitokondri sayısının azalması sonucunda multifaktöriyel hastalıkların oluşumunu hızlandırmaktadır. Bunun yanı sıra, epigenetik düzenleyicilerden biri olan mikroRNA’lar (miRNA) mitokondriyal fonksiyonları düzenleyen nükleer ve mitokondriyal genleri düzenlemektedir. ROT ile mutasyona uğramış mtDNA, ifade düzeyi değişen nükleer genom düzenleyicileri ve miRNA’lar mitokondri işlev bozukluğu ile yaşlanma ve koroner arter hastalığının da (KAH) içinde bulunduğu çeşitli hastalıklar ile ilişkili bulunmuştur. KAH patogenezinde mitokondri fonksiyonu ile ilişkili genetik ve epigenetik değişimlerin araştırılması üzerine yapılan çalışmalar, mitokondrinin KAH’ta terapötik hedef olabileceğini göstermektedir.

OLGU BILDIRISI
10. 
Damar Morfolojisi ve Bileşenlerine Bağlı Bilgisayarlı Tomografi Kaynaklı Fraksiyonel Akım Rezervinde Paradoksal Değişiklikler
Paradoxical Computed Tomography-Derived Fractional Flow Reserve Changes Due to Vessel Morphology and Constituents
Toshimitsu Tsugu, Kaoru Tanaka, Yuji Nagatomo, Michel De Maeseneer, Johan de Mey
PMID: 36916803  doi: 10.5543/tkda.2022.02281  Sayfalar 146 - 150
Bilgisayarlı tomografi kaynaklı fraksiyonel akım rezervi koroner stenozda proksimalden distale doğru azalır. Akışkanlar dinamiği ilkelerine göre, bilgisayarlı tomografi kaynaklı fraksiyonel akım rezervinde paradoksal değişiklikler, alışılmadık bir damar morfolojisi ve yüksek itici güce sahip spesifik damar bölgeleri gerektirir. Bu nedenle, yalnızca birkaç makalede bilgisayarlı tomografi kaynaklı fraksiyonel akım rezervinde paradoksal bir artış bildirilmiştir. Bu yazıda, ciddi bir koroner stenozu olan orta sol ön inen arterde bilgisayarlı tomografi kaynaklı belirgin fraksiyonel akım rezervi elevasyonu olan bir olgu sunmaktayız. Bilgisayarlı tomografi kaynaklı fraksiyonel akım rezervi stenotik lezyonun hemen proksimalinde 0,94 idi ve maksimum darlık bölgesinde 0,65’e düştü, ancak distal segmentte 0,80’e tekrar yükseldi. Damar morfolojisinin, bilgisayarlı tomografi kaynaklı fraksiyonel akım rezervinde paradoksal değişikliklere yol açan bir basınç geri kazanım fenomenine neden olabileceğini tahmin etmekteyiz.

11. 
Pulmoner Arteriyel Hipertansiyonunun Nadir Bir Nedeni Olarak Kemik Iliği Nakli
Bone Marrow Transplantation as a Rare Cause of Pulmonary Arterial Hypertension
Zeynep Ulutaş, Hilal Ermiş, Necip Ermiş, Ilhami Berber, Şıho Hidayet
PMID: 36916805  doi: 10.5543/tkda.2023.13944  Sayfalar 151 - 154
Kemik iliği transplantasyonundan (KİT) sonra pulmoner arteriyel hipertansiyon gelişimi nadir fakat ciddi bir komplikasyondur. Bu olgu sunumunda aplastik anemi nedeniyle KİT yapılan 22 yaşında bir kadın hastada gelişen pulmoner arteriyel hipertansiyonu sunduk. Başvuru anındaki semptomları nefes darlığı, çarpıntı ve yorgunluktu. Pulmoner hipertansiyon, sağ kalp kateterizasyonu ile pulmoner arteriyel hipertansiyon olarak sınıflandırıldı. Pulmoner arteryel hipertansiyona özgü tedavi ile hastanın laboratuvar, ekokardiyografik ve hemodinamik bulguları düzeldi. ‘Açıklanamayan’ hipoksemi veya solunum sıkıntısı olan KİT hastalarının ayırıcı tanısında pulmoner arteriyel hipertansiyon düşünülmelidir.

12. 
Sağ Atriyumda Nadir Görülen Santral Nekrozlu Indeferansiye Pleomorfik Sarkom
A Rare Case of Undifferentiated Pleomorphic Sarcoma with Central Necrosis in the Right Atrium
Zorica Mladenovic, Slobodan Obradovic, Sasa Ristic, Ljubinko Djenic, Edin Begic
PMID: 36916814  doi: 10.5543/tkda.2022.97918  Sayfalar 155 - 158
Nadir tümör tipleri olan primer kardiyak tümörler, bulundukları yere bağlı olarak çeşitli klinik belirti ve semptomlarla karşımıza çıkabilir. Bu yazıda, ciddi sağ kalp yetmezliği olan 57 yaşındaki bir kadın hastayı sunmaktayız. 2D-transtorasik ve 3D-transözofageal ekokardiyografi kullanılarak yapılan incelemede, sağ atriyumda superior ve inferior vena kavadan gelen kan akışını olumsuz etkileyen büyük, oval, tümör benzeri bir oluşum saptandı. Muhtemelen nekroza bağlı olarak oluşumun orta kısmında düzensiz bir boşluğa sahip olduğu görülmüştür. Torasik çok kesitli bilgisayarlı tomografide sağ atriyumda heterojen, büyük, tümör-benzeri, merkezinde kanama bulguları olan bir kitle saptandı. Metastatik yayılma belirtisi olmamasına rağmen, tümör benzeri kitlenin kalp dışından kaynaklandığı dışlanamadı. Tümöre cerrahi rezeksiyon uygulandı. Ameliyatta lokal infiltrasyonlu santral nekroza bağlı gelişen kanama komplikasyonları gelişti. Postoperatif dönemde ciddi sistemik inflamatuar yanıt sendromu gelişti ve hasta kaybedildi. Patolojik olarak, prognozu genellikle kötü olan indiferansiye pleomorfik kardiyak sarkom teşhisi koydu. Bu tip tanılara sahip hastaların medyan sağkalımı, cerrahi rezeksiyon ve ileri adjuvan tedavi ile bile 1 yıldan azdır.

OLGU GÖRÜNTÜSÜ
13. 
Kardiyak Tamponad ile Başvuran Dört Ardışık Gebelik Geçmişiyle Birlikte Düzeltilmemiş Fallot Tetralojisi
An Uncorrected Tetralogy of Fallot with a History of 4 Consecutive Pregnancies Presenting with Cardiac Tamponade
Cemalettin Akman, Sinem Aydın, Gamze Babür Güler, Enes Arslan, Ahmet Güner
PMID: 36916812  doi: 10.5543/tkda.2022.53563  Sayfalar 159 - 160
Makale Özeti |Tam Metin PDF | Video

EDITÖRDEN
14. 
Kardiyoloji Yayınlarında Gündem ve Yorumlar
Comments on Cardiology
Ertan Ural
PMID: 36916811  doi: 10.5543/tkda.2023.24884  Sayfalar 161 - 162
Makale Özeti |Tam Metin PDF



Journal Metrics

Journal Citation Indicator: 0.18
CiteScore: 1.1
Source Normalized Impact
per Paper:
0.22
SCImago Journal Rank: 0.348

Hızlı Arama

Copyright © 2025 Türk Kardiyoloji Derneği Arşivi