| EDITÖRYAL YORUM | |
| 1. | Cardioneuroablation: Present status as a tenable therapy for vasovagal syncope Richard Sutton, Phang Boon LimPMID: 30628895 doi: 10.5543/tkda.2018.96898 Sayfalar 1 - 3 Makale Özeti | |
| ARAŞTIRMA | |
| 2. | Oral antikoagülan tedavi kesilmeden yapılan radyal arter yoluyla koroner anjioyografi güvenliği Safety of radial coronary angiography with uninterrupted direct-acting oral anticoagulant treatment Tuğba Kemaloğlu Öz, Tayfun Gürol, Nedim Umutay Sarıgül, Utku Arslan, Maryam Kobegenova, Alper Aydın, Özer Soylu, Bahadir DağdevirenPMID: 30628896 doi: 10.5543/tkda.2018.82830 Sayfalar 4 - 9 Amaç: Dabigatran, apiksaban ve rivaroksabandan oluşan direkt etkili oral antikoagülanların (DOAK) koroner anjiyografi (KAG) sırasında ve sonrasında kanama riskini artırıp artırmadığı bilinmemektedir. Bu çalışmada DOAK tedavisine ara verilmeden yapılan KAG’nin güvenli olup olmadığı araştırıldı. Yöntemler: Çalışmamıza radyal arter yoluyla KAG yapılması kararlaştırılan toplam 160 hasta dahil edildi. Bu hastaların 60’ı DOAK (apiksaban, rivaroksaban ya da dabigatran) tedavisi almakta olup Grup A olarak adlandırıldı. Grup A’nin işlem sırasında ve sonrasındaki sonuçları yaş ve cinsiyet olarak eşleştirilmiş DOAK kullanmayan 100 hastadan oluşan kontrol grubuyla (Grup B) karşılaştırıldı. Bulgular: İşlem ve baskı süresi, kreatinin seviyesi, cinsiyet, hipertansiyon, diyabet, sigara ve/veya alkol kullanımı, damar hastalığı, kalp yetersizliği açısından iki grup arasında anlamlı fark saptanmadı. Bir aylık takip süresi boyunca, sadece kontrol grubundaki (Grup B) bir hastada radyal arter tıkanıklığı tespit edildi. Geniş hematom (>5 cm ya da ön kola uzanan hematom), diseksiyon, fistül, perforasyon ya da kompartman sendromuna rastlanmadı; 5 cm’den küçük hematom toplam iki hastada gözlendi (her iki gruptan birer hasta). İşlem sırasında ve takip süresince trombotik olay yaşanmadı. Sonuç: Direkt etkili oral antikoagülanlar tedavisine ara verilmeden radyal arter yoluyla yapılan KAG erken ya da kısa dönemde komplikasyon riskini artırmamaktadır. Basitçe uygulanan aralıksız DOAK tedavi stratejisi konforlu, kolay ve güvenlidir. |
| 3. | Hastane dışı kardiyak arrest ile komplike olmuş sağ kalan ST-segment yükselmeli miyokart enfarktüsü hastalarının sonuçları: Tek merkezli sağkalım çalışması Outcomes of survivors of ST-segment elevation myocardial infarction complicated by out-of-hospital cardiac arrest: a single-center surveillance study Yalçın Velibey, Emre Can Parsova, Ufuk Sadık Ceylan, Özge Güzelburç, Koray Demir, Ufuk Yıldız, Aylin Şafak, Evliya Akdeniz, Tolga Sinan Güvenç, Emrah Bozbeyoğlu, Ahmet Ilker TekkeşinPMID: 30455410 doi: 10.5543/tkda.2018.32657 Sayfalar 10 - 20 Amaç: Bu çalışma hastane dışında kardiyak arrest olmuş (HDKA) ve yüksek volümlü tek bir merkezin ST-segment yükselmeli miyokart enfarktüsü (STYME) ağı içerisinde primer perkütan koroner girişim (PKG) yapılmış STYME hastalarından sağ kalanların hastane içi ve uzun dönem sonuçlarını araştırmayı amaçlamıştır. Yöntemler: Ocak 2009 ile Aralık 2014 arasında tek bir merkezin STYME ağı içerisinde STYME ile hastaneye başvurmuş ve primer PKG uygulanmış 2681 hastayı geriye dönük olarak inceledik. HDKA ile komplike olmuş STYME hastaları ile HDKA olmamış referans STYME hasta grubu karşılaştırıldı. Bulgular: Hastane dışında kardiyak arrest olan STYME sağ kalanlarında (2587, %96.5), HDKA olmayanlara (94, %3.5) göre anteriyor miyokart enfarktüsü, hastanede yatış süresi, hastane içi majör istenmeyen kardiyovasküler ve serebrovasküler olay (MACCE) oranları, hastane içi takipte iskemik serebrovasküler hastalık ve majör kanama belirgin olarak yüksek saptandı. Yaş ve cinsiyet dağılımı her iki grupta benzerdi. Primer PKG başarı oranı her iki grupta da benzer ve yüksek bulundu. HDKA olan STYME hastalarında hastane içi mortalite belirgin olarak yüksek (%18.1’e karşı %1.5, p<0.001) iken 12. ve 60. aylardaki sağ kalım oranı düşük (%74.5 ve %96.5, p<0.001 ile %71.3 ve %93.7, p<0.001) saptandı. HDKA’nın hastane içi mortalitenin (Odds oranı [OO]: 3.413, Güven aralığı [GA] %95: 1.534–7.597, p=0.003) ve 60. aydaki tüm nedenlere bağlı mortalitenin (OO: 3.285, %95 GA: 2.020–5.340, p<0.001) bağımsız bir öngördürücüsü olduğu saptanmıştır. Sonuç: Hastane dışında kardiyak arrest ile komplike olmuş STYME hastalarında, HDKA olamayanlarla aynı başarı oranı ile PKG yapılmış olsa da, mortalite fazladır. |
| 4. | Kronik tam tıkanmalı hastalarda sol ventrikül kitle indeksi ile koroner kollateral dolaşımının ilişkisi The association between left ventricular mass index and coronary collateral circulation in patients with chronic total occlusion Mehmet Serkan Çetin, Elif Hande Özcan Çetin, Kadir Ocak, Özlem Özcan Çelebi, Dursun Aras, Ahmet Temizhan, Sinan AydoğduPMID: 30628897 doi: 10.5543/tkda.2018.60497 Sayfalar 21 - 28 Amaç: Sol ventrikül hipertrofisi, çeşitli mekanizmalar aracılığıyla miyokardı iskemiye yatkınlaştırır. Sol ventrikül kitle indeksi (SVKİ), sol ventrikül hipertrofisinin kolayca elde edilebilen ve güvenilir bir ölçümü olarak kullanılmaktadır. Ayrıca, sol ventrikül yeniden şekillenmesi bu parametre ile kategorize edilebilir. Bu çalışmada, kronik tam tıkanmalı (KTO) hastalarda sol ventrikül hipertrofisinin koroner kollateralizasyonu artırabileceği hipotezinde bulunduk ve SVKİ ile KTO’daki kollateral gelişimi arasındaki ilişkiyi araştırmayı amaçladık. İkincil hedef olarak, hangi spesifik sol ventrikül geometrik tipinin kollateral varlığı ile ilişkili olabileceğini belirlemeyi amaçladık. Yöntemler: Kronik tam tıkanmalı saptanan 305 hastayı dahil ettik ve dört Rentrop Grade grubuna sınıflandırdık. Bulgular: Sol ventrikül kitle indeksi, artan Rentrop gruplarına doğru doğrusal bir artış gösterdi. ROC eğrisinde, SVKİ için 100.1 g/m2’lik bir kestirim değerinin, kollateralleri bulunan hastaları bulunmayanlardan %68.5 duyarlılık ve %68.6 özgüllük ile doğru bir şekilde ayırdetme ihtimali %75.8’di. SVKİ’nİn bir gram/m2’lik artışı, %7.5’lik artmış kollateral gelişme olasılığı ile ilişkiliydi. Normal geometriye kıyasla, eksantrik hipertrofi varlığı 6.7 kat daha fazla koroner kollateral varlığı ihtimali ile ilişkiliydi. Sonuç: Bu çalışmada KTO’lu hastalarda artmış SVKİ’nın koroner kollateral varlığnı öngördürdüğünü gösterdik. Ayrıca, geometrik tipte bir eksantrik hipertrofi geometrisine sahip olmak koroner kollateralleri diğer geometrilere göre daha fazla artırmaktadır. Bu bulgu, sol ventrikül duvar kalınlığının yanı sıra, hipertrofi tipinin de, kollateral varlığını öngörmede belirleyici olduğunu göstermektedir. |
| 5. | Makrofaj migrasyon inhibitör faktör (MIF) geni -173 G>C polimorfizminin koroner arter hastalığı ve tip 2 diyabet ile ilişkisi Macrophage migration inhibitory factor (MIF) gene -173 G>C polymorphism and its relationship to coronary artery disease and type 2 diabetes Neslihan Çoban, Aycan Fahri Erkan, Berkay Ekici, Maide Kaşit, Nihan Erginel Ünaltuna, Eren VurgunPMID: 30628898 doi: 10.5543/tkda.2018.35005 Sayfalar 29 - 37 Amaç: Yapılan son çalışmalar, makrofaj migrasyon inhibitör faktörünün (MIF) ateroskleroz sırasında enflamatuvar sürece aracılık eden güçlü bir proenflamatuvar sitokin olduğunu göstermektedir. Bu çalışmadaki amacımız, koroner arter hastalığı (KAH) olan ve KAH olmayan bireylerde MIF gen polimorfizmi ve tip 2 diyabetes mellitus (T2DM) arasındaki ilişkiyi araştırmaktır. Yöntemler: Seçilmemiş 259 Türk hasta, anlamlı KAH (%50–100 stenoz bulunan koroner lezyon) ve kontrol (<%30 stenozlu koroner lezyon) grupları, Real-Time PCR LightCycler 480 cihazında hibridizasyon probları kullanılarak MIF rs755622 polimorfizmleri için genotiplendi. Koroner anjiyografiden önce kan örnekleri alındı ve sonrasında hesaplanan Gensini ve SYNTAX skorlarına göre KAH anjiyografik yaygınlık ve ciddiyet dereceleri belirlendi. Bulgular: Hasta ve kontrol grupları T2DM hastalığına göre gruplandırıldığında, MIF gen polimorfizminin KAH grubunda T2DM ile ilişkisi bulunmadı (p>0.05). Buna karşılık, aynı alt gruplarda, taşıyıcı olmayanlar ile karşılaştırıldığında, MIF geni rs755622 polimorfizmi yaygın allel taşıyıcıları, kontrol grubundaki T2DM hastalığını geliştirmeye karşı bir koruma göstermektedir (p<0.05). Buna ek olarak, T2DM grubunda MIF C alel taşıyıcılığının yüksek HbA1c ile ilişkili olduğu belirlendi (p=0.038). Sonuç: MIF geni rs755622 polimorfizmi HbA1c ile ilişkili olarak belirlendi. Bu sonuç, MIF gen varyantının, Türk popülasyonunda diyabet yoluyla KAH riskine katkıda bulunabileceğini düşündürmektedir. |
| 6. | Akut koroner sendrom ile başvuran çok ileri yaşta hastalarda hastane içi mortalitenin öngördürücüleri: Tek merkezli çalışma Predictors of in-hospital mortality in very eldery patients presenting with acute coronary syndrome: A single-center study Samet Yılmaz, Mehmet Koray Adalı, Oğuz Kılıç, Ayşen Til, Yalın Tolga Yaylalı, Dursun Dursunoğlu, Havane Asuman KaftanPMID: 30628899 doi: 10.5543/tkda.2018.68792 Sayfalar 38 - 44 Amaç: Yaşam sürelerinin uzaması ile birlikte akut koroner sendrom (AKS) tanısı konan yaşlı birey sayısı günden güne artmaktadır. Bu çalışmadaki amaç 80 yaş ve üzeri hastalarda AKS’nin hastane içi mortalite öngördürücülerinin belirlenmesidir. Yöntemler: Akut koroner sendrom tanısı ile hastaneye yatırılan 80 yaş üzerinde 171 hastanın (86 erkek, ortanca yaş 83 yıl) demografik, klinik ve laboratuvar özellikleri hastane kayıtlarından geriye dönük olarak incelendi. Bulgular: Hastane içi mortalite 19 hastada (%11.1) gelişti. Ölüm nedenleri kardiyojenik şok (n=6, %31.5), akut böbrek yetersizliği (n=6, %31.5), aritmi (n=4, %21) ve septik şok (n=3, %15.7) idi. Ölen hastalarda ST yükselmeli miyokart enfarktüsü (STYME) oranı daha fazla [14’e (%73.7) karşı 31 (%20.5), p<0.001], zirve troponin [3.1 (7.2) ng/mL’e karşı 0.3 (1.6) ng/mL, p<0.001] ve CK-MB değerleri [96.7 (194) ng/mL’e karşı 10.9 (36.2), p<0.001] anlamlı olarak daha yüksekti. Lojistik regresyon analizinde yüksek GRACE risk skoru [OR (odds oranı): 1.074, GA (güven aralığı) %95 (1.039–1.110), p<0.001], ejeksiyon fraksiyonunun ≤%40 olması [OR: 8.113, GA %95 (1.101–59.773), p=0.040] ve anjiyotensin dönüştürücü enzim inhibitörü/anjiyotensin reseptör blokörü (ACEI/ARB) kullanılmaması [OR: 0.075, GA %95 (0.006–0.995), p=0.049] ölüm ile ilişkili bulunmuştur. Sonuç: Akut koroner sendrom tanısı alan 80 yaş ve üzeri hastalarda yüksek GRACE risk skoru, öncesinde ACEI/ARB kullanılmaması ve başvuru anındaki düşük ejeksiyon fraksiyonu hastane içi mortalite ile ilişkilidir. |
| 7. | Ciddi derecede ağır mitral stenozu, aort kökü ve çıkan torasik aort arasındaki ilişki The association between severe mitral stenosis and the size of the aortic root and the ascending thoracic aorta Leili Pourafkari, Aidin Baghbani-oskouei, Naser Aslanabadi, Elgar Enamzadeh, Samad Ghaffari, Rezvaniyeh Salehi, Bahram Sohrabi, Safa Savadi-oskouei, Arezou Tajlil, Nader D NaderPMID: 30628900 doi: 10.5543/tkda.2018.04900 Sayfalar 45 - 52 Amaç: Bu çalışmanın amacı değişik yerleşimlerdeki aortun yeniden biçimlendirilmesinde izole mitral stenozun (MS) rolünü incelemekti. Yöntemler: Bu prospektif çalışmada değişik endikasyonlar için transözofageal ekokardiyografi yapılacak hastalar tarandı. Çalışma katılımcıları mitral kapak alanı ≤1.5 cm2 olan hastalar MS olup olmadıklarına göre 2 grupta sınıflandırıldı. Aort halkası, aort kökü, sinotübüler bileşke (STB) ve çıkan aortun aort halkasından 5 cm uzaklıktaki proksimal kısmının boyutlarıyla ilişkili faktörler değerlendirildi. Yukarıda belirtilen seviyelerin herhangi birinde aortun boyutunu etkileyen faktörleri içeren çok değişkenli doğrusal modeller oluşturuldu. Mitral kapak alanı, mitral kapak gradyanı ve aortun boyutları arasındaki ilişkiyi araştırmak için Pearson korelasyon katsayısı kullanıldı. Bulgular: Toplam 179 erkek ve 354 kadın çalışmaya alındı. Hastaların 84’ünde (%15.8) MS mevcuttu. MS hastaları daha genç ve hipertansiyon olma ihtimalleri daha düşüktü. Tek değişkenli analizde MS’li hastaların aort halkası ve STB’si daha ufaktı (sırasıyla, p=0.003 ve p=0.043). Çok değişkenli analizde MS daha küçük aort halkasıyla ilişkili olup regresyon katsayısının 0.541 olmasına neden olmuştur (p=0.005). Sonuç: Mitral kapak düzeyinde önemli stenozun varlığı aort halkasının daha küçük çaplı olmasıyla ilişkilidir. Bu olgunun kronik, uzun süreli düşük atım hacim veya aort halkasının mitral hastalıktaki fibrotik sürece mi bağlı olduğu henüz açıklığa kavuşturulmamıştır. |
| OLGU BILDIRISI | |
| 8. | Sacubitril/valsartan tedavisinin farmakodinamik etkilerinin kardiyak takılabilir elektronik cihaz aracılığı ile uzaktan takibi: Bir olgu sunumu Remote monitoring with cardiac implantable electronic device to follow up pharmacodynamic effects of sacubitril/valsartan treatment: A case report Uğur Önsel Türk, Emin AlioğluPMID: 30628901 doi: 10.5543/tkda.2018.46383 Sayfalar 53 - 56 Takılabilir kardiyak elektronik cihazlar, kalp yetersizliği yönetimine yardımcı olabilen donanımlar içerir. Bu donanımlar, intratorasik empedans, hasta aktivitesi ve kalp hızı değişkenliği gibi fizyolojik fonksiyonların ölçümüne olanak verir. Güncel kılavuzlar düşük ejeksiyon fraksiyonlu kalp yetersizliğinin tedavisinde sacubitril/valsartan’ı önermektedirler. Bununla birlikte bu ilacın yukarıda sıralanan fizyolojik göstergeler üzerine etkisi bilinmemektedir. Bildiğimiz kadarı ile bu olgu sunumu, sacubitril/valsartan tedavisinin söz konusu fizyolojik göstergeler üzerine olan etkilerinin konu edildiği ilk bilimsel dökümandır. |
| 9. | Koroner arter fistülünün perkütan kapanmasının nadir komplikasyonu: Koil ayrılmaması A rare complication of percutaneous closure of coronary artery fistula: Inability to retrieve coil Müslüm Şahin, Özkan Candan, Muhsin TürkmenPMID: 30628902 doi: 10.5543/tkda.2018.23735 Sayfalar 57 - 59 Koroner arter fistülleri kalp boşlukları üzerine önemli hacim yükü veya koroner çalma fenomenine yol açarak önemli hemodinamik sorunlara yol açabilirler. Koroner arter fistüllerinin kapanması hem cerrahi hem de perkütan yol ile yapılabilir. Perkütan kapama sıklıkla koil embolizasyonu veya damar tıkacı ile yapılmaktadır. Perkütan kapama daha az hastane kalış süresi ve sternum üzerinde nedbe olmaması gibi önemli avantajlarına rağmen, koilin embolizasyonu veya nadir görülen cihaz ayrılmasının yapılamaması gibi komplikasyonları vardır. Bu olgumuzda, sol ana koroner arter ile sağ atriyum arasındaki fistül perkütan yolla kapatılmış ancak koil ayrılması standart anti-tork manevrasına rağmen yapılamamıştır. |
| 10. | Aorto-sağ atriyum fistülü nedenli kalp yetersizliği ve perkütan kapatma ile başarılı tedavisi Heart failure due to aorto-right atrial fistula and successful treatment with percutaneous closure Anar Mammadli, Mustafa Kılıçkap, Irem Dinçer, Müge Akbulut, Tamer SayınPMID: 3062890 doi: 10.5543/tkda.2018.88399 Sayfalar 60 - 62 Aorto-atriyal fistül doğumsal olabildiği gibi bakteriyel endokardit, paravalvüler apse, aort diseksiyonu ve kalp cerrahisinin komplikasyonu gibi kazanılmış nedenlere bağlı olarak gelişen kalbin nadir bir anomalisidir. Elli yaşında kadın hasta kliniğimize nefes darlığı ve karın şişliği şikayetleri ile başvurdu. Başvurusunda fonksiyonel kapasitesi NYHA (New York Heart Association) sınıf III idi. Fizik muayenesinde en iyi sağ parasternal alanda duyulan sistolik üfürüm, asit ve hepatomegali saptandı. Transtorasik ekokardiyografi ile aorto-sağ atriyum arasında fistül saptadık ve transözofajiyal ekokardiyografi ve aortografi ile doğruladık. Hastanın geçirilmiş kalp cerrahisi, antikoagülasyon kullanımı ve kalp yetersizliği öyküsü olduğundan, yüksek cerrahi riski nedeniyle perkütan girişimi tercih ettik. Fistülü Amplatzer Duct Occluder II cihazı ile başarılı şekilde kapadık. Hasta tedaviye olumlu cevap verdi, bir hafta sonra hastanın asitinde belirgin azalma oldu ve diüretik dozu yarıya düşürüldü. Bir ay sonra hastanın foknsiyonel kapasitesi NYHA sınıf II oldu ve sağ atriyum basıncı 8 mm Hg’ya düştü. |
| 11. | Mekanik kalp kapaklı hastalarda gebelik sırasında düşük molekül ağırlıklı heparin kullanımı akılcı seçim mi?: Üç olgu sunumu Is the use of low molecular weight heparin a rational choice during pregnancy in patients with a mechanical heart valve: a report of three cases Ahmet Güner, Emrah Bayam, Semih Kalkan, Sabahattin Gündüz, Mehmet ÖzkanPMID: 30628904 doi: 10.5543/tkda.2018.83364 Sayfalar 63 - 68 Gebelik, mekanik protez kalp kapak trombozu riski ile ilişkilidir. Düşük molekül ağırlıklı heparin (LMWH) kullanan hastalar için düzenli anti-faktör Xa değerlendirmesi önerilmektedir. Burada, gebelik sırasında LMWH ile tedavide üç olgu sunmaktayız. Düzenli anti-faktör Xa monitörizasyonu altında şaşırtıcı olmayan bir şekilde hepsinde protez kapak trombozu gelişti. |
| DERLEME | |
| 12. | Senkop kılavuzunda kardiyonöroablasyon stratejisinin yeri ne olabilirdi? What role might cardioneuroablation strategy have in syncope guidelines? Tolga Aksu, Tümer Erdem Güler, Serdar Bozyel, Kıvanç YalınPMID: 30628905 doi: 10.5543/tkda.2018.10187 Sayfalar 69 - 79 Vazovagal senkop (VVS), senkopun en sık rastlanan tipidir. Mortalite riskinde artış olmamasına rağmen tekrarlayan senkop atakları ciddi sakatlanmalara ve yaşam kalitesinde azalmaya neden olabilir. Günümüzde etkin ve önerilen bir tedavi stratejisi bulunmamaktadır. Bu durum özellikle kardiyoinhibitör tip VVS olguları için geçerlidir. Kardiyonöroablasyon VVS esnasında vagal efferent çıktıların ortadan kaldırılmasını amaçlayan göreceli olarak yeni bir tekniktir. Biz bu derleme yazısında senkop kılavuzunda kardiyonöroablasyon stratejisinin yeri ne olabilirdi? sorusunun olası cevabını bulmayı amaçladık. |
| OLGU GÖRÜNTÜSÜ | |
| 13. | Kalp içerisinde göz kırpan cisim: Atriyum fibirlasyonu ablasyonu esnasında kriyobalonun ani sönmesi ve geri şişmesi Winking object inside heart: Abrupt deflation and reinflation of cryoballoon during atrial fibrillation ablation Uğur Canpolat, Hikmet Yorgun, Kudret AytemirPMID: 30628906 doi: 10.5543/tkda.2018.87422 Sayfa 80 |
| 14. | Nadir bir birliktelik: Spontan pnömoperikardiyum ve pnömotoraks An unusual coexistence: Spontaneous pneumopericardium and pneumothorax Ahmet Güner, İsmail Balaban, Anıl Avcı, Muzaffer Kahyaoğlu, Mehmet ÖzkanPMID: 30628907 doi: 10.5543/tkda.2018.03016 Sayfa 81 Makale Özeti | |
| 15. | Yetişkin hastada aortik ark kesintisi ve ileri aort darlığının eşlik ettiği uniküspit aortik kapak Unicuspid aortic valve concomitant with interrupted aortic arch and severe aortic stenosis in an adult patient Tufan Çınar, Mert İlker Hayıroğlu, Ahmet Öz, Muhammed Keskin, Mehmet UzunPMID: 30628908 doi: 10.5543/tkda.2018.10406 Sayfa 82 |
| 16. | A case of severely calcified neoatherosclerosis-embedded stent struts clearly documented with optical coherence tomography imaging Yusuke Oba, Hiroshi Funayama, Hayato Shimizu, Kazuomi KarioPMID: 30628909 doi: 10.5543/tkda.2018.86094 Sayfa 83 Makale Özeti | |
| DIĞER YAZILAR | |
| 17. | Kardiyoloji yayınlarında gündem ve yorumlar Comment on cardiology publications Ertan UralSayfa 84 Makale Özeti | |
| 18. | Hakemlerimize Teşekkür Thanks to our Reviewers Sayfa E1 Makale Özeti | |
Copyright © 2025 Türk Kardiyoloji Derneği Arşivi
