ARAŞTIRMA | |
1. | Hipertansiyonlu hastada genel kardiyometabolik risk profili: Pan-Avrupa GOOD çalışmasının Türkiye kolunun sonuçları Global cardiometabolic risk profile in patients with hypertension: results from the Turkish arm of the pan-European GOOD survey Giray Kabakcı, Mustafa Aydın, İbrahim Demir, Cevat Kırma, Filiz ÖzerkanPMID: 21200100 Sayfalar 313 - 320 Amaç: Avrupa’da 12 ülkede erişkin hipertansif hastalarda kardiyometabolik risk profili ve kan basıncı (KB) kontrolünü araştıran GOOD çalışması kapsamında, Türk katılımcıların sonuçları değerlendirildi. Çalışma planı: Avrupa genelinde yürütülen bu çalışmaya Türkiye’den toplam 218 hipertansif hasta (139 kadın, 79 erkek; ort. yaş 57.2±10.9) katıldı. Kan basıncı kontrolü (diyabetik olmayanlarda KB <140/90 mmHg, diyabetiklerde <130/80 mmHg) ve diabetes mellitus, metabolik sendrom, obezite, sedanter yaşam ve aterojenik dislipidemi gibi kardiyometabolik risk faktörlerinin varlığı 2003 ESH/ESC hipertansiyon tedavi kılavuzuna göre değerlendirildi. Bulgular: Ortalama 7.7±5.4 yıldır hipertansiyon tanısı almış olan hastaların sadece %21.6’sında KB kontrolü sağlanabilmişti. Sistolik ve diyastolik KB ortalamaları sırasıyla 144±21 mmHg ve 88±14 mmHg bulundu. Eşlik eden en sık hastalık tip 2 diabetes mellitus (66 hasta, %30.3) idi. Diyabetli hastalarda metabolik sendrom sıklığı diyabet olmayanlara göre anlamlı derecede daha fazlaydı (%78.8 ve %48, p<0.01). Kan basıncı kontrolünün sağlanamaması diyabetiklerde diyabetik olmayanlara göre daha belirgindi (sistolik KB için sırasıyla %77.3 ve %63.8; diyastolik KB için %84.9 ve %57.2). Hipertansif hastaların neredeyse yarısında aterojenik dislipidemi saptandı, fakat tüm grubun sadece %35.8’i lipit düşürücü ilaçlar ile tedavi görmekteydi. Sonuç: Türk hipertansif hastalarda, uygun tedavilere rağmen kötü KB kontrolü, metabolik sendrom ve diyabet ile birliktelik göstermektedir ve bu hastalarda dislipidemi tedavisi ihmal edilmektedir. Bu nedenle, KB kontrolünü iyileştirmek için kardiyovasküler risk faktörlerinin tedavisinde daha etkili önlemler alınmalıdır. |
2. | Serum gama-glutamiltransferaz aktivitesinin safen koroner baypas greft tıkanıklığı The relationship between saphenous coronary bypass graft occlusion and serum gamma-glutamyltransferase activity Burcu Demirkan, Yeşim Güray, Ümit Güray, Osman Turak, Edjon Hajro, Şule KorkmazPMID: 21200101 Sayfalar 321 - 326 Amaç: Serum gama-glutamiltransferaz (GGT) aktivitesinin ateroskleroz gelişimi ile ilişkili olduğu gösterilmiştir. Bu çalışmada, koroner arter baypas greft (KABG) ameliyatından en az bir yıl sonra serum GGT düzeyleri ile safen ven baypas greft hastalığı arasındaki ilişki araştırıldı. Çalışma planı: Çalışmaya, en az bir safen ven greftiyle (SVG) KABG ameliyatı geçiren ve ameliyattan en az bir yıl sonra kararlı angina semptomları veya pozitif efor testi nedeniyle kardiyak kateterizasyon uygulanan ardışık 125 hasta alındı. Koroner anjiyografiden önce, tüm hastalarda serum GGT düzeyleri de dahil laboratuvar değerleri ölçüldü. Greftin tıkalı olması ≥%70 lüminal darlık bulunması veya distal TIMI 3 akım olmaması şeklinde tanımlandı. Kardiyak kateterizasyonda, SVG 53 hastada (%42.4; 40 erkek, 13 kadın; ortalama yaş 65±8) açık, 72 hastada (%57.6; 62 erkek, 10 kadın; ortalama yaş 64±9) tıkalı bulundu. Bulgular: İki grup yaş, cinsiyet, hipertansiyon, diabetes mellitus, koroner arter hastalığı için aile öyküsü, sigara ve alkol alımı açısından benzer bulundu. Grefti açık ve tıkalı olan hastalarda ameliyattan koroner anjiyografiye kadar geçen ortalama süre benzerdi (sırasıyla 6.8±4.3 ve 8.1±3.7 yıl; p>0.05). Grefti tıkalı olan hastalarda bel çevresi daha büyük (p=0.02), total kolesterol (p=0.001), trigliserit (p=0.02), ürik asit (p<0.001), hs-CRP (p<0.001), GGT (p<0.001) ve fibrinojen (p<0.001) düzeyleri anlamlı derecede yüksek bulundu. Serum GGT düzeyleri, bel çevresi (r=0.2, p=0.04), serum ürik asit (r=0.3, p=0.008) ve hs-CRP (r=0.3, p=0.002) düzeyleriyle orta düzeyde ancak anlamlı ilişki gösterdi. Lojistik regresyon analizinde, total kolesterol (OO=1.012, %95 GA 1.002-1.023, p=0.03), hs-CRP (OO=1.968, %95 GA 1.17-3.311, p=0.01), ürik asit (OO=1.57, %95 GA 1.1-2.208, p=0.01) ve serum GGT (OO=1.047, %95 GA 1.002-1.1, p=0.04) SVG tıkanıklığıyla anlamlı ilişki gösterdi. Sonuç: Bulgularımız, serum GGT aktivitesinin safen ven greftlerinde yüksek tıkanma oranlarıyla ilişkili olduğunu düşündürmektedir. |
3. | Endotel disfonksiyonu ve enflamasyonun yavaş koroner akım üzerine etkisi The effects of endothelial dysfunction and inflammation on slow coronary flow Hasan Arı, Selma Arı, Ercan Erdoğan, Osman Tiryakioğlu, Kağan Huysal, Vedat Koca, Tahsin BozatPMID: 21200102 Sayfalar 327 - 333 Amaç: Endotel disfonksiyonu ve enflamasyonun yavaş koroner akım (YKA) üzerine etkileri araştırıldı. Çalışma planı: Çalışmaya anjiyografide üç koroner arterinde de YKA dışında patoloji bulunmayan 26 hasta (grup 1, 13 kadın, 13 erkek; ort. yaş 58.8) ve koroner akımı normal olan 25 hasta (grup 2, 14 kadın, 11 erkek; ort. yaş 62.7) alındı. Koroner akım, sol ön inen (LAD), sirkumfleks (Cx) ve sağ koroner (RCA) arterler için TIMI (Thrombolysis In Myocardial Infarction) kare sayısı yöntemine göre hesaplandı. Endotel fonksiyonları, her iki grupta plazma asimetrik dimetilarginin (ADMA) düzeyleri, brakiyal arter endotel bağımlı akıma dayalı dilatasyon (FMD) ve nitrogliserin ile oluşturulan endotel bağımsız dilatasyon (NMD) ile değerlendirildi. Enflamasyonu değerlendirmek için yüksek duyarlıklı C-reaktif protein (hs-CRP) düzeyleri ölçüldü. Bulgular: Her koroner arter için TIMI kare sayısı grup 1’de grup 2’den anlamlı derecede yüksek bulundu (p<0.001). Grup 1’de ortalama FMD değeri anlamlı derecede düşük (%6.6±1.6 ve %11.2±1.6, p<0.001), ADMA düzeyi ise anlamlı derecede yüksek (0.8±0.2 µmol/l ve 0.5±0.1 µmol/l, p=0.002) bulunurken, NMD ve hs-CRP düzeyi açısından iki grup arasında anlamlı fark saptanmadı (p>0.05). Plazma ADMA düzeyi ile koroner TIMI kare sayıları arasında anlamlı pozitif ilişki (RCA: r=0.50, p=0.001; cLAD: r=0.46, p=0.004; Cx: r=0.32, p=0.04), FMD değerleri ile TIMI kare sayıları arasında anlamlı negatif ilişki saptandı (cLAD: r=-0.68, p=0.0003; Cx: r=-0.54, p=0.0004; RCA: r=-0.46, p=0.004); hs-CRP düzeyi ise TIMI kare sayıları ile anlamlı ilişki göstermedi. Çokdeğişkenli analizde, sadece ADMA (p=0.009) ve FMD (p=0.02) parametreleri YKA varlığını göstermede anlamlı bulundu. Sonuç: Bulgularımız, enflamasyondan ziyade, artmış ADMA düzeyleri ve bozulmuş FMD değerleri ile belirlenen endotel disfonksiyonunun YKA etyopatogenezinde rol oynadığını göstermektedir. |
4. | Levosimendan ve dobutamin akut dekompanse kalp yetersizliğinde 24 saatlik infüzyon sırasında benzer aritmi potansiyeli göstermektedir Levosimendan and dobutamine have a similar profile for potential risk for cardiac arrhythmias during 24-hour infusion in patients with acute decompensated heart failure Müjgan Tek, Yüksel Çavuşoğlu, Canan Demirüstü, Alparslan Birdane, Ahmet Ünalır, Bülent Görenek, Ömer Göktekin, Necmi AtaPMID: 21200103 Sayfalar 334 - 340 Amaç: Geleneksel inotropik ajanlardan farklı olarak, levosimendanın hücreiçi kalsiyum ve miyokardın oksijen tüketimini artırmaması nedeniyle düşük aritmi potansiyeline sahip olabileceği bildirilmektedir. Bu çalışmada, dekompanse kalp yetersizliği olan olgularda levosimendan ve dobutaminin aritmi potansiyeli üzerine etkileri karşılaştırıldı. Çalışma planı: Akut dekompanse kalp yetersizliği nedeniyle inotropik destek ihtiyacı olan 50 hasta (NYHA sınıf III-IV, ejeksiyon fraksiyonu <%35) çalışmaya alındı. Hastalar dobutamin (n=25; ort. yaş 69±10) ve levosimendan (n=25; ort. yaş 67.5±11.5) infüzyon gruplarına randomize edildi. Tedavi öncesinde ve infüzyon sırasında 24 saatlik Holter kayıtları alındı ve kalp hızı, ventrikül erken vurusu (VEV), ardışık-ikili VEV (Aİ-VEV), supraventriküler erken vuru (SVEV), paroksismal atriyal fibrilasyon (PAF) ve süreksiz ventrikül taşikardisi (S-VT) atak sayıları değerlendirildi. Bulgular: İnfüzyon öncesinde iki grubun kalp hızı, VEV, Aİ-VEV, SVEV ve PAF atak sayıları benzer bulunurken, S-VT atak sayısı levosimendan grubunda anlamlı derecede daha fazlaydı. Levosimendan ve dobutamin ile kalp hızı ve VEV sayısında anlamlı artış saptandı (sırasıyla kalp hızı için p=0.036 ve p<0.001; VEV için p<0.001 ve p<0.001). Dobutamin grubunda Aİ-VEV sayısında anlamlı artış (p=0.012), levosimendan grubunda S-VT ve PAF atak sayısında anlamlı olmayan artış gözlendi. Levosimendan ve dobutamin grupları arasında, aritmilerin artış yüzdeleri (sırasıyla VEV için %55±224 ve %11±16, Aİ-VEV için %2±2.7 ve %12±9, SVEV için %3.4±5.8 ve %16±39, S-VT için %0.4±2.8 ve %-2±0) ve toplam aritmi artış yüzdesi (%41±190 ve %18±35.4) açısından anlamlı fark saptanmadı (p>0.05). İki grubun infüzyon sırasında kalp hızı, VEV, Aİ-VEV, SVEV, S-VT ve PAF atağı sayıları arasında da anlamlı fark bulunmadı (p>0.05). Sonuç: Bu çalışmanın sonuçları, levosimendan ve dobutaminin benzer aritmi potansiyeline sahip olduğunu desteklemektedir. |
5. | Koroner arter hastalığının değerlendirilmesi için çokkesitli bilgisayarlı tomografi ile incelenen hastalarda koroner arter anomalilerinin sıklığı The prevalence of coronary artery anomalies in patients undergoing multidetector computed tomography for the evaluation of coronary artery disease Hikmet Yorgun, Tuncay Hazırolan, Ergün Barış Kaya, Kadri Murat Gürses, Banu Evranos, Uğur Canpolat, Muşturay Karçaaltıncaba, Ahmet Hakan Ateş, Kudret Aytemir, Lale Tokgözoğlu, Giray Kabakçı, Ali OtoPMID: 21200104 Sayfalar 341 - 348 Amaç: Koroner arter anomalileri, çokkesitli bilgisayarlı tomografi anjiyografi (BTA) yöntemi ile çok yüksek doğruluk oranıyla saptanabilmektedir. Bu çalışmada, koroner arter hastalığının değerlendirilmesi amacıyla çokkesitli koroner BTA yapılan hastalarda koroner arter anomalisi sıklığı araştırıldı. Çalışma planı: Bu çalışmada, koroner arter hastalığının değerlendirilmesi için çift tüplü 64 kesit koroner BTA ile incelenen 1056 hasta (534 erkek, 522 kadın; ort. yaş 58.8±11.5) geriye dönük olarak değerlendirildi. Koroner anjiyografik görüntüleme, retrospektif gating yöntemi ile 80 ml non-iyonik kontrast ajan kullanılarak gerçekleştirildi. Rekonstrüksiyonlar geriye dönük elektrokardiyografi eşleme tekniği kullanılarak, tüm kardiyak fazlarda 50 msn aralıklarla 0.75 mm kesit kalınlığı ve 0.5 mm rekonstrüksiyon artışı ile yapıldı. Ardından aksiyel kesitlerden maksimum yoğunluk projeksiyon, multiplanar reformat ve hacimsel gösterim (volume rendering) reformat görüntüleri oluşturularak değerlendirilme yapıldı. Bulgular: On bir hastada (%1.04) koroner arter anomalisi saptandı. Bu anomaliler üç hastada (%0.3) yüksek çıkışlı sol ana koroner arter, üç hastada (%0.3) sol ana koroner arter yokluğu, iki hastada (%0.2) koroner fistül, iki hastada (%0.2) sağ taraf kökenli sirkumfleks arter ve bir hastada (%0.1) sol ön inen koroner arterin sağ koroner arterden çıkması idi. Sonuç: Koroner arter anomalilerinin varlığı ve anormal damarların seyrinin gösterilmesinde çokkesitli koroner BTA güvenilir ve kullanışlı bir yöntemdir ve koroner anomalilerin değerlendirilmesinde ilk seçenek olarak kullanılabilir. |
OLGU BILDIRISI | |
6. | Parvovirüs B19 enfeksiyonu ile ilişkili akut perikardit ve geçici eritroblastopeni Acute pericarditis and transient erythroblastopenia associated with human parvovirus B19 infection Yakup Ergül, Kemal Nişli, Fatih Keleşoğlu, Aygün DindarPMID: 21200105 Sayfalar 349 - 351 Bu yazıda, insan parvovirus B19 (PVB19) enfeksiyonuyla ilişkili akut perikardit ve geçici eritroblastopeni tanısı konan sekiz yaşında bir kız hasta sunuldu. Hasta ateş, göğüs ağrısı, halsizlik ve nefes darlığı yakınmalarıyla başvurdu. Fizik muayenesinde taşikardi, hepatomegali ve derin kalp sesleri; teleröntgenografide kardiyomegali, ekokardiyografik incelemede ise 25 mm çapında perikart efüzyonu saptandı. Laboratuvar incelemelerinde serum anti-PVB19 IgM ve PVB19 DNA pozitif bulundu. İzlemin ikinci haftasında hastada iki hafta süren ve kendiliğinden düzelen anemi ve retikülositopeni gelişti. Üçüncü ayın sonunda perikat efüzyonu kayboldu, hemoglobin ve hematokrit değerleri normal, serum anti-PVB19 IgM negatif bulundu. Sunulan olgu, PVB19 enfeksiyonu ile ilişkili akut perikarditin çocuklarda bildirildiği ilk olgudur. |
7. | Egzersiz testi cihazındaki elektrokardiyografi kaydına elektromanyetik etkileşim Electromagnetic interference with electrocardiogram recording of exercise test equipment Farid Aliyev, Cengizhan Türkoğlu, Cengiz Çeliker, Işıl UzunhasanPMID: 21200106 Sayfalar 352 - 354 Bu yazıda, mobil telefon ile efor testi cihazı arasındaki elektromanyetik etkileşimin yol açtığı yalancı sinüs taşikardisi olgusu sunuldu. Şarz edilmekte olan mobil telefon ile efor testi cihazının aynı prize takılı olması, monitörde hastanın bazal kalp hızının yaklaşık iki katına ulaşan yalancı sinüs taşikardisi kaydedilmesine yol açtı. Mobil telefonun prizden çıkarılması ile söz konusu yalancı taşikardi görüntüsü kayboldu ve elektrokardiyogram normale döndü. |
8. | Çıkış noktasının taşınması: Uygunsuz sinüs taşikardisinde hedefin belirlenmesinde temassız haritalamanın avantajı Migration of the breakthrough: the advantage of noncontact mapping in targeting inappropriate sinus tachycardia Erdem Diker, Alper Canbay, Özlem Özcan Çelebi, Sinan AydoğduPMID: 21200107 Sayfalar 355 - 358 Bu yazıda, uygunsuz sinüs taşikardisi (UST) nedeniyle temassız haritalama sistemi kullanarak başarılı sinüs nod takibi yaptığımız ve radyofrekans ablasyon uyguladığımız 42 yaşında bir kadın hasta sunuldu. Hasta, çarpıntı yakınması ve 90-100 atım/dk arasında olan kalp hızı ile yatırıldı. Kalp hızı hafif egzersiz sırasında 150 atım/dk ölçüldü. Elektrofizyolojik çalışmada UST tanısının doğrulanmasından sonra, hastaya radyofrekans kateter ablasyonu uygulandı. Kalp hızının 95 atım/dk olduğu anda renkli izopotansiyel harita çıkarıldı ve sinüs nodunun ilk çıkış noktası (SNÇ) işaretlendi. İsoproterenol infüzyonundan sonra kalp hızı 160 atım/dk’ya yükseldi ve yeni bir renkli izopotansiyel harita çıkarılarak, yeni çıkış noktasının SNÇ’den 24 mm uzağa taşındığı gözlendi. Bu bölgeye radyofrekans uygulamasından sonra kalp hızı 120 atım/dk’ya düştü. Tekrarlayan isoproterenol infüzyonuyla kalp hızı bu kez 140 atım/dk’ya yükseldi ve yeni bir izopotansiyel harita çıkarıldı. Bu kez de çıkış noktasının SNÇ’den 16 mm uzağa taşındığı gözlendi. İkinci bölgeye de radyofrekans ablasyon uygulaması sonucunda kalp hızı 90 atım/dk’ya geriledi ve tekrarlayan isoproterenol infüzyonuyla en çok 120 atım/dk’ya çıktı. İsoproterenol infüzyonunun tekrarının kalp hızında başka artışa yol açmaması üzerine ablasyon işlemi sonlandırıldı. Bir yıllık takibi sırasında hasta sinüs ritminde kaldı ve ortalama kalp hızı 80 atım/dk idi. |
9. | Diseke aort anevrizmanın sol atriyumu sıkıştırması sonucu gelişen ciddi hemodinamik bozulma Severe hemodynamic compromise due to left atrial compression by a dissecting aortic aneurysm Nesligül Yıldırım, Abdulrahim Duşak, Tolga Onuk, Mustafa AydınPMID: 21200108 Sayfalar 359 - 362 Aort anevrizmasının hemodinamik bozulmaya yol açacak derecede sol atriyuma bası yapması nadir görülen bir durumdur. Daha önce konjestif kalp yetersizliği tanısı olan 83 yaşında kadın hasta, giderek ağırlaşan solunum güçlüğü (NYHA derece III) ve çarpıntı yakınmalarıyla yatırıldı. Elektrokardiyografide atriyal fibrilasyon, göğüs grafisinde mediyastumda genişleme ve akciğer alanlarında göllenme izlendi. Transtorasik ekokardiyografide büyük bir inen torasik aort anevrizmasının sol atriyuma bası yaptığı görüldü. Sol ve sağ ventrikül sistolik fonksiyonları korunmuş bulundu. Üçboyutlu torasik manyetik rezonans görüntülemede, inen torasik aort anevrizmasının sol atriyuma basısı ile birlikte intramural hematom izlendi. Torasik aortta intimal flebe rastlanmadı. Acil cerrahi kararı verilen hasta ameliyatı kabul etmedi ve yatışın dördüncü gününde ani ölüm gelişti. Aort duvarında intramural hematomun eşlik ettiği ve sol atriyum boşluğunda tama yakın tıkanmaya yol açan fokal inen aort anevrizması daha önce bildirilmemiştir. |
10. | Yüzeyel manevralarla belirgin hale gelen tam olmayan elektrot kırığı Incomplete pacemaker lead fracture revealed by superficial maneuvers Hakan Aksoy, Sercan Okutucu, Ugur N Karakulak, Enver AtalarPMID: 21200109 Sayfalar 363 - 365 Atriyoventriküler tam blok nedeniyle iki odacıklı kalp pili takılan 75 yaşındaki erkek hasta tekrarlayan bayılma yakınması ile kliniğimize başvurdu. Başvuru sırasındaki elektrokardiyogramda normal, iki odacıklı kalp pili ritmi izlendi. Göğüs grafisi ve kalp pili değerlendirmesi ile yedi yıllık elektrotta kırık veya işlev bozukluğu saptanmadı. Yirmi dört saatlik Holter izleminde ise kalıcı kalp pilinin zaman zaman devreye girmediği görüldü. Deri üzerinden yapılan yüzeyel manevralar sırasında ventrikül elektrot empedansında aşırı artış ile birlikte kalp pilinin uyarı vermediği saptandı. Sağ ventrikül apeksine yeni bir elektrodun yerleştirilmesi sonrasında hastanın klinik durumu düzeldi. |
11. | İnteratriyal septumda lipomatöz hipertrofinin eşlik ettiği atriyal septal defektlerin transkateter yolla kapatılması: Olgu sunumu Transcatheter closure of atrial septal defects in a patient with lipomatous hypertrophy of the interatrial septum Feyza Ayşenur Paç, Tuğçin Bora Polat, Ayşe Esin Kibar, Dursun ArasPMID: 21200110 Sayfalar 366 - 368 İnteratriyal septumda yağ depolanması şeklinde benign bir patoloji olan lipomatöz hipertrofi nadirdir ve çoğunlukla tesadüfen teşhis edilir. Bu yağ birikimi çoğunlukla fossa ovalis alanı dışında interatriyal septumda küre şeklinde yuvarlak bir kalınlaşmaya neden olur. Bu yazıda, lipomatöz septum hipertrofisinin eşlik ettiği atriyal septal defektlerin (ASD) transkateter yolla başarılı olarak kapatıldığı 65 yaşında bir kadın hasta sunuldu. Transtorasik ve transözofageal ekokardiyografik incelemelerde sağ kalp boşlukları genişlemiş bulundu; interatriyal septum kalınlaşmış (16 mm) ve parlak olarak izlendi; ayrıca, 17 mm ve 4 mm çaplarında iki sekundum ASD saptandı. Defektler transkateter yolla 24 mm Amplatzer septal tıkayıcı cihaz ile kapatıldı. İşlemden sonra şant görülmedi, işlem sonrası Holter incelemesi normal bulundu. Hastanın üç yıllık takibinde, yapılan işlem ve lipomatöz dokuyla ilişkili bir komplikasyonla karşılaşılmadı. |
DERLEME | |
12. | Antitrombosit tedavide yeni ilaçlar Novel agents in antiplatelet therapy Mehmet Ağırbaşlı, Hacer Güvenç, Altuğ ÇinçinPMID: 21200111 Sayfalar 369 - 378 Antitrombosit tedavi akut koroner sendrom tedavisinin vazgeçilmez parçasıdır. Günümüzde kullanılan ilaçların önemli kısıtlılıkları yeni arayışları beraberinde getirmiş; yaygın direnç sorunu, etki başlangıç süresinin uzunluğu, kanama, kişilerarası değişkenlik ve diğer ilaçlarla etkileşim (proton pompa inhibitörleri, kalsiyum kanal blokerleri) gibi kısıtlamalar araştırmacıları daha etkin ve güvenilir ilaçlar araştırmaya yönlendirmiştir. Prasugrel, AZD6140 (ticagrelor), cangrelor ve SCH 530348 (trombin reseptör antagonisti) yeni ve daha etkin ilaçlardan bazılarıdır. Klinik çalışmalarda alınan başarılı sonuçlar, bu ilaçların yakın zamanda tedavi algoritmalarına girebileceğini göstermektedir. Bu derlemede, antitrombosit tedavide yeni ilaçlar ve kavramların özetlenmesi amaçlandı. |
OLGU GÖRÜNTÜSÜ | |
13. | Ailesel Akdeniz ateşine bağlı perikart kisti A pericardial cyst due to familial Mediterranean fever Ahmet Çelik, Bekir Çalapkorur, İbrahim ÖzdoğruPMID: 21200112 Sayfa 379 Makale Özeti | |
EDITÖRE MEKTUP | |
14. | Sağ atriyum, ventrikül ve çıkış yolunda serbest yüzen trombüs ve trombolitik tedaviyle başarılı tedavisi Free-floating thrombus in the right atrium, ventricle, and outflow tract effectively treated with thrombolysis Zekeriya Nurkalem, Mehmet Ergelen, Serhan Özcan, Nevzat UsluPMID: 21200113 Sayfa 380 Makale Özeti | |
OLGU GÖRÜNTÜSÜ | |
15. | Sağ atriyum serbest duvarından köken alan ve aralıklı ciddi triküspit darlığına neden olan miksoma Intermittent severe tricuspid stenosis caused by myxoma originating from the free wall of the right atrium Mehmet Mustafa Can, İbrahim Halil Tanboğa, Gökhan Gözübüyük, Cihangir KaymazPMID: 21200114 Sayfa 381 Makale Özeti | |
16. | Pulmoner arterde atipik görünümlü trombüs: Bilgisayarlı tomografi bulguları Pulmonary artery thrombus with an atypical appearance: computed tomography findings Yalçın Velibey, Servet Altay, Sait Terzi, Sinan ŞahinPMID: 21200115 Sayfa 382 Makale Özeti | |
DIĞER YAZILAR | |
17. | Uzman yanıtları Answers of specialist Recep Demirbağ, H. Murat ÖzdemirSayfalar 383 - 384 Makale Özeti | |
18. | Kardiyoloji yayınlarında gündem ve yorumlar Comment on cardiology publications Ertan UralSayfa 385 Makale Özeti | |
Copyright © 2025 Türk Kardiyoloji Derneği Arşivi