ISSN 1016-5169 | E-ISSN 1308-4488
TÜRK KARDİYOLOJİ DERNEĞİ ARŞİVİ - Turk Kardiyol Dern Ars: 35 (7)
Cilt: 35  Sayı: 7 - Ekim 2007
EDITÖRYAL YORUM
1. 
Avrupa Kardiyoloji Derneği (ESC) ST-Segment Yükselmesi Olmayan Akut Koroner Sendromlarda Tanı ve Tedavi Kılavuzu 2007
The European Society of Cardiology (ESC) - 2007 Guidelines for the Diagnosis and Treatment of Non-ST-Segment Elevation Acute Coronary Syndromes
Oğuz Yavuzgil
Sayfalar 401 - 405
Makale Özeti |Tam Metin PDF

ARAŞTIRMA
2. 
Üç yıllık bir dönemde kardiyak cerrahi yoğun bakım ünitemizde kan yoluyla yayılan nozokomiyal infeksiyonların sıklığı
The incidence of nosocomial bloodstream infections in our cardiac surgical intensive care unit during a three-year period
Emine Küçükateş, Erhan Kansız, Nazmi Gültekin
Sayfalar 406 - 411
Amaç: Kan yoluyla yayılan nozokomiyal infeksiyonlar tüm dünyada önemli bir morbidite ve mortalite nedenidir. Bu infeksiyonlar, yoğun bakım hastalarında servis hastalarından 2-7 kat daha fazla görülür. Bu çalışmada, 18 yataklı kardiyak cerrahi yoğun bakım ünitesine (CYBÜ) yatan hastalarda kan yoluyla yayılan nozokomiyal infeksiyon etkeni patojenlerin belirlenmesi amaçlandı.
Çalışma planı: Ocak 2000-Aralık 2002 tarihleri arasında, kalp ameliyatı sonrasında kardiyak CYBÜ’ye yatırılan 1316 hastada (886 erişkin, 430 çocuk) gelişen kan yoluyla yayılan nozokomiyal infeksiyonlar ve etkenleri araştırıldı.
Bulgular: Kan yoluyla yayılan nozokomiyal infeksiyon etkeni olarak 60 hastada (%4.6) 93 mikroorganizma izole edildi. Bunların %38.3’ü primer infeksiyondu. Bu olguların 36’sı erişkin (%60), 24’ü çocuk (%40) hastaydı. Sekonder infeksiyonlar intravasküler cihaz kullanımına (%23.3), alt solunum yolu (%20), cerrahi yara (%8.4) ve üriner sistem (%5) infeksiyonlarına ve diğer nedenlere (%5) bağlıydı. En sık izole edilen mikroorganizma koagülaz negatif stafilokok (%30) idi; bunu Pseudomonas aeruginosa (%8.4) ve Acinetobacter baumannii (%6.7) izlemekteydi. Kan yoluyla yayılan nozokomiyal infeksiyonlar en sık doğumsal kalp hastalıkları nedeniyle yapılan kalp ameliyatları (%40) ve koroner arter baypas greftleme ameliyatlarını takiben görüldü (%33.3). Genel ölüm oranı %4.5 (59 hasta) bulundu. Mortalite oranı nozokomiyal infeksiyon gelişen hastalarda yaklaşık altı kat yüksekti (14 hasta, %23.3).
Sonuç: Çalışmamız, kardiyak CYBÜ hastalarında kan yoluyla yayılan nozokomiyal infeksiyonları önlemenin ve etkenlerini belirlemenin önemini vurgulamaktadır.

3. 
Konjestif kalp yetersizliği olan hastalarda karvedilol tedavisinin büyük endotelin, atriyal ve beyin natriüretik peptid düzeyleri üzerine etkisi
The effect of carvedilol on big endothelin, atrial and brain natriuretic peptide levels in patients with congestive heart failure
Serdar Sevimli, Mustafa Yılmaz, Ahmet Kızıltunç, Fuat Gündoğdu, Şakir Arslan, Hakan Hamit Alp, Enbiya Aksakal, Hakan Taş, Hanefi Yekta Gürlertop, Hüseyin Şenocak
Sayfalar 412 - 416
Amaç: Bu çalışmada, konjestif kalp yetersizliği olan hastalarda karvedilol tedavisinin plazma büyük endotelin (büyük ET), atriyal natriüretik peptid (ANP) ve beyin natriüretik peptid (BNP) düzeylerine etkisi değerlendirildi.
Ça­lış­ma pla­nı: Çalışmaya semptomatik konjestif kalp yetersizliği olan 20 hasta (6 kadın, 14 erkek; ort. yaş 57±11) alındı. Tüm hastalar sinüs ritmindeydi ve dinlenme ejeksiyon fraksiyonu ≤%40 idi. Karvedilol tedavisine en düşük dozda (2 x 3.125 mg) başlandı; doz iki haftada bir artırılarak hastanın tolere edebileceği en yüksek doza çıkıldı. Üç ay süreli, ort. 42.5±13.6 mg dozda karvedilol tedavisinden önce ve sonra kan örnekleri alındı ve transtorasik ekokardiyografi yapıldı. Büyük ET, ANP ve BNP düzeyleri değerlendirildi ve bunların sol ventrikül fonksiyonları ve NYHA (New York Heart Association) fonksiyonel sınıfı ile ilişkileri araştırıldı.
Bul­ gu­lar: Üç aylık karvedilol tedavisi sonunda, kalp hızı (p<0.001), sistolik kan basıncı (p<0.05) ve sol atriyum çapında (p<0.001) anlamlı düşüş; sol ventrikül ejeksiyon fraksiyonu (p<0.001) ve NYHA fonksiyonel sınıfında (p<0.05) anlamlı düzelme görüldü. Karvedilol tedavisi ANP, BNP ve büyük ET düzeylerinde anlamlı düşüşe yol açtı (p<0.001). Büyük ET, ANP ve BNP düzeyleri, sol ventrikül boyutları ve sistolik fonksiyonlarıyla ve NYHA fonksiyonel sınıfıyla anlamlı ilişki gösterdi. Bunlar içinde en iyi korelasyon sol ventrikül ejeksiyon fraksiyonu ile idi (sırasıyla, r= -0.498, p=0.001; r= -0.642, p<0.001; r= -0.656, p<0.001).
So­nuç: Konjestif kalp yetersizliği olan hastalarda karvedilol tedavisi, BNP, ANP ve büyük ET düzeylerini düşürmekte, NYHA fonksiyonel sınıfı ve sol ventrikül sistolik fonksiyonlarında düzelmeye yol açmaktadır.

4. 
İskemik mitral yetersizlikli hastalarda QRS süresi ekokardiyografik parametrelerle yakından ilişkilidir
QRS duration is closely related to echocardiographic parameters in patients with ischemic mitral regurgitation
Nurten Sayar, Nazmiye Çakmak, Ahmet Lütfullah Orhan, Hale Yılmaz, Hüsnü Atmaca, Zekeriya Nurkalem, Mehmet Ergelen, Burak Tangürek, Hakan Hasdemir, Hüseyin Aksu, Ahmet Taha Alper, Mehmet Eren
Sayfalar 417 - 422
Amaç: QRS süresinin uzaması, sol ventrikül (SV) mekanik senkronizasyon bozukluğunun bir göstergesidir. İskemik mitral yetersizlik (MY), mekanik senkronizasyon bozukluğuna da yol açan sol ventrikül geometrisinin bozulmasından kaynaklanır. Bu çalışmada, sol ventrikül sistolik fonksiyonlarını, geometrisini ve mitral aparat deformasyonunu gösteren ekokardiyografik parametrelerin QRS süresi ile ilişkisi araştırıldı.
Ça­lış­ma pla­nı: Çalışmaya, en az orta derecede iskemik mitral yetersizliği ve miyokard infarktüsü veya koroner revaskülarizasyon öyküsü olan 29 hasta (19 erkek, 10 kadın; ort. yaş 64±3) alındı. Tüm hastalara yapılan ekokardiyografik incelemede SV ejeksiyon fraksiyonu, SV hacimleri, efektif regürjitan orifis, tethering mesafesi, tethering alanı, sistol sonu küresellik indeksi ve pulmoner arter basınçları ölçüldü. Hastalar, QRS süresi için kesim değeri 120 msn alınarak iki grupta değerlendirildi.
Bul­gu­lar: Ortalama MY derecesi 2.8±0.8 idi. QRS süresi 19 hastada 120 msn’den düşük, 10 hastada ise ≥120 msn bulundu. Uzamış QRS süresine (≥120 msn) anlamlı derecede düşük SV ejeksiyon fraksiyonu ve yüksek SV hacimleri ve mitral kapağı deformasyon indeksleri eşlik etmekteydi. QRS süresi şu parametrelerle yakın ilişki gösterdi: SV ejeksiyon fraksiyonu (r=-0.62, p<0.001), SV sistol sonu hacim indeksi (r=0.58, p<0.0001), SV diyastol sonu hacim indeksi (r=0.46, p=0.014), vena kontrakta (r=0.37, p=0.016), mitral anülüs çapı (r=0.42, p=0.004), tethering mesafesi (r=0.43, p=0.005), tethering alanı (r=0.44, p=0.003) ve sistol sonu küresellik indeksi (r=-0.39, p=0.01). Çoklu regresyon analizinde QRS süresini etkileyen tek bağımsız değişkenin SV ejeksiyon fraksiyonu olduğu görüldü (ß= -1.1, p=0.025).
So­nuç: İskemik MY’li hastalarda QRS süresi, SV sistolik fonksiyonları, geometrisi ve mitral aparat deformasyonu ile yakından ilişkili bir parametredir.

5. 
Bazal kalp hızının beta-bloker tedavisinin antihipertansif etkinliği üzerine etkisi
The effect of basal heart rate on the antihypertensive efficiency of beta-blocker treatment
Alper Canbay, Özlem Özcan, Nermin Bayar, Erdem Diker, Sinan Aydoğdu
Sayfalar 423 - 426
Amaç: Beta-blokerler hipertansiyon tedavisinde yaygın olarak kullanılmaktadır. Beta-bloker tedavisinde kalp hızında azalmanın önemli bir rolü olmasına karşın, kalp hızı ile beta-blokerlerin etkinlikleri arasındaki ilişki hakkında çok az veri vardır. Bu çalışmada, esansiyel arteryel hipertansiyonlu hastalarda bazal kalp hızının beta-bloker tedavisinin antihipertansif etkinliği üzerindeki etkileri araştırıldı.
Ça­lış­ma pla­nı: Bu ileriye dönük çalışmaya, antihipertansif tedavi görmeyen ve kalp hızını etkileyebilecek herhangi bir hastalığı olmayan, I/II derece esansiyel arteryel hipertansiyonlu 20 hasta (13 erkek, 7 kadın; ort. yaş 53±10) alındı. Tüm hastaların gündüz ve geceki sistolik, diyastolik ve arteryel kan basınçları ve kalp hızlarının belirlenmesi için 24 saatlik ambulatuvar kan basıncı izlemesine başvuruldu. Daha sonra, 50 mg/gün dozla oral metoprolol süksinat tedavisine başlandı. Yirmi gün sonunda 24 saatlik ambulatuvar kan basıncı izlemesi tekrarlandı.
Bul­gu­lar: Tedavi sonunda güniçi ortalama sistolik, diyastolik ve arteryel kan basınçları anlamlı düşüş gösterdi (p<0.001); gece ölçülen basınçlarda da anlamlı düşüş görüldü (sırasıyla p=0.021, p=0.039, ve p<0.001). Gündüz ve geceki ortalama kalp hızlarındaki düşüşler de anlamlıydı (p<0.001). Güniçi bazal kalp hızı ile arteryel kan basıncındaki gündüz düşüşü arasında anlamlı ilişki izlendi (r=0.666, p=0.001). ROC (receiver operating characteristics) eğrisi analizinde, güniçi bazal kalp hızının 72/dk veya üzerinde olduğu hastalarda, arteryel kan basıncında elde edilen düşüşün anlamlı derecede daha fazla olduğu görüldü (p=0.04).
So­nuç: Bulgularımız, bazal kalp hızı yüksek olan hastaların arteryel hipertansiyon için beta-bloker tedavisinden daha fazla yarar gördüklerini göstermektedir.

OLGU BILDIRISI
6. 
İntrakardiyak tümörü andıran mitral anülüs kalsifikasyonu
Atypical mitral annular calcification mimicking an intracardiac tumor
Uğur Önsel Türk, Emin Alioğlu, İstemihan Tengiz, Ertuğrul Ercan
Sayfalar 427 - 429
Mitral anülüs kalsifikasyonu özelikle yaşlı kişilerde görülen oldukça yaygın bir ekokardiyografik bulgudur. Sıklıkla posterior atrioventriküler olukta görülür. Genellikle mitral kapak fonksiyonlarında önemli bir anormalliğe yol açmaz. İntramiyokardiyal uzanımı nadirdir. Öyküsünde hipertansiyon tanısı olan 67 yaşında kadın hasta nefes darlığı ve çarpıntı yakınmalarıyla başvurdu. Fizik muayenesinde aritmi ve artmış kan basıncı dışında özellik yoktu. Elektrokardiyogramda, ventriküler hızı 80/dk olan atriyal fibrilasyon ve inkomplet sağ dal bloku izlendi. Göğüs grafisinde orta derecede genişlemiş kalp görüntüsü izlendi; transtorasik ekokardiyografide, posterior perianüler bölgede, posterior mitral yaprakçık tabanı ile sol ventrikül duvarı arasında, kalp tümörünü andıran yuvarlak ekojenik bir kitleye rastlandı. İkiboyutlu, renkli ve spektral Doppler görüntülemede mitral darlık ya da yetersizlik bulgusu yoktu. Kontrastsız kardiyak manyetik rezonans görüntülemede (MRG), sinyal yoğunluğu göstermeyen kalsifiye kitlenin posterior mitral anülüsü ve posterobazal miyokard duvarını tuttuğu görüldü. Kontrastlı MRG’de perfüzyon izlenmedi. Tanı, posterior mitral anülüsten yanındaki miyokard duvarına uzanım gösteren mitral anülüs kalsifikasyonu şeklinde kondu.

7. 
Ventriküler septal defekt nedeniyle ameliyat edilen bir hastada rezidüel şantı taklit eden sağ koroner arter anevrizması
Right coronary artery aneurysm mimicking a residual shunt in a patient with previous ventricular septal defect repair
Mehmet Özaydın, Oktay Peker, Ercan Varol, Süleyman M Aslan
Sayfalar 430 - 432
Ventriküler septal defekt (VSD) nedeniyle 10 yıl önce ameliyat edilen 20 yaşında erkek hasta rezidüel VSD şantı şüphesiyle araştırıldı. Fizik muayenede sternumun sol alt kenarında 2/6 sistolik ve hafif diyastolik üfürümler duyuldu. Transtorasik ekokardiyografide sol atriyumda dilatasyon, orta derecede mitral, hafif derecede aort yetersizliği görüldü. Renkli Doppler ekokardiyografide aort kapağı komşuluğunda, rezidüel VSD şantına benzeyen mozaik renkli jet akım izlendi. Ancak, bu akım sağ koroner artere ait idi. Koroner anjiyografi ve kalp kateterizasyonunda, çapı 11 mm olan sağ koroner arter anevrizması, aortta psödokoarktasyon ve orta derecede mitral, hafif derecede aort yetersizliği saptandı. Rezidüel VSD görülmedi. Rezidüel VSD şantına benzeyen mozaik renkli jetin sağ koroner arter anevrizmasıyla ilgili olduğu sonucuna varıldı. Hasta için aspirinle tıbbi tedavi planlandı.

8. 
Akut pulmoner tromboembolizm sırasında atriyoventriküler tam blok ve senkop gelişimi
Complete atrioventricular block and syncope during acute pulmonary thromboembolism
Ömer Alyan, Özcan Özdemir, Fehmi Kaçmaz, Serkan Topaloğlu
Sayfalar 433 - 435
Akut pulmoner tromboembolizmde sağ dal bloku, T dalga ve ST-segment değişiklikleri en yaygın görülen elektrokardiyografi (EKG) bulgularıdır. Tam atriyoventriküler blok ise sadece bir olguda bildirilmiştir. Altmış üç yaşında kadın hasta tekrarlayan senkop atakları ve ani başlayan dispne ile başvurdu. Yatış EKG’sinde tam atriyoventriküler blok saptandı. Daha önce benzer semptomları olmayan hastanın üç ay önce çekilen EKG’si tamamen normal idi. Hastaya femoral venden geçici pacemaker takıldı. Fizik ve laboratuvar bulguları nedeniyle akut pulmoner emboliden şüphelenilen hastaya yapılan pulmoner arter anjiyografisinde sağ pulmoner arter proksimalinin neredeyse tamamen tıkalı olduğu görüldü. Koroner arterler ise normal bulundu.Streptokinaz infüzyonu ile trombolitik tedavi ve arkasından standart heparin infüzyonu ile klinik düzelme sağlandı ve atriyoventriküler blokun çözüldüğü görüldü. Hasta 15 gün sonra, oral warfarin tedavisi verilerek taburcu edildi.

DERLEME
9. 
Koroner sinüs anatomisi ve klinik önemi
The anatomy of the coronary sinus and its clinical significance
Mustafa Karaca, Mustafa Hakan Dinçkal, Güray Öncel
Sayfalar 436 - 440
Koroner sinüs karmaşık bir yapı ve önemli elektrofizyolojik özelliklere sahiptir. Atriyoventriküler noda yakınlığı, interatriyal septumun aşağısında bulunması, sağ ve sol atriyuma komşuluğu ve elektriksel özellikleri kardiyak aritmilerde önemli bir rol oynar. Koroner sinüs kanülasyonu sayesinde, sol atriyum ve sol ventrikül kaynaklı aritmilerin haritalanması, tanınması ve ablasyon tedavileri yapılabilir. Son zamanlarda, biventriküler uyarma için sol ventriküle açılan bir yol olarak kullanılmaktadır. Bu yazıda koroner sinüs anatomisi ve klinik önemi değerlendirildi.

OLGU GÖRÜNTÜSÜ
10. 
Üçdamar hastalığını düşündüren yaygın koroner spazm ve intrakoroner nitrogliserin uygulamasının gereksiz girişimleri önleyici rolü
Multivessel coronary vasospasm mimicking three-vessel coronary artery disease and the role of intracoronary nitroglycerin to prevent unnecessary interventions
Mutlu Vural, Bayram Bağırtan, Oktay Sancaktar
Sayfa 441
Günlük uygulamada perkütan koroner girişim (PKG) kararı alınmış hastaların işleme alındıklarında ciddi darlıklarının çözüldüğü sık tecrübe edilmektedir. Bunun da ötesinde koroner baypas ameliyatı olan hastaların sonradan normal koroner arterlerinin olduğunun anlaşılması bizi şaşırtabilmektedir. Amerika Birleşik Devletleri’nde üç damar hastalığı sonucu baypas ameliyatı yapılırken ölen bir hastada otopsi sonucunda normal koroner arterlerin gösterilmesi çarpıcıdır. Bu makalede daha önceden bilinen göğüs ağrısı, bayılma ya da kalp hastalığı olmayan 58 yaşında erkek olgunun anjiyografik görüntülerini sunduk. Sigara kullanmak dışında aterosklerotik riski bulunmayan hastada hahvehanede yoğun sigara dumanı altındayken göğüs ağrısı başlamış ve sonrasında bayılmıştır. Acile geldiğinde akut inferolateral miyokard infarktüsü tanısı ile acilen kateter salonuna alınmış ve sağ koroner arterde (RCA) ciddi darlıkların olduğu görülmüştür (Resim 1-A). Sol sistemde sol ön inen arter (LAD), sirkümfleks arter ve 1.diyagonel arterde de önemli darlıklar izlenmiştir (Resim2-A). EKG'de II, III, aVF ve V5-6 uçlarında ST yükselmesi olması üzerine ilk planda RCA’ya birincil perkütan translüninal koroner anjiyoplasti (PTKA) kararı alınmıştır. Balon ya da stent çapını belirlemek için önce intrakoroner nitrogliserin (200 microgram) uygulandığında RCA’nın normal olduğu görülünce birincil PTKA işlemine son verilmiştir (Resim 1-B). Bu aşamada sol koroner sisteme de intrakoroner nitrogliserin uygulanmış ve LAD ortasındaki uzun önemsiz plak dışında tüm lezyonların çözüldüğü ve damarların çapının ortalama iki kat arttığı gözlenmiştir (Resim 2-B). Sonuç olarak, yaygın koroner spazmın çok damar hastalığını taklit edebileceği akılda tutulmalıdır. İntrakoroner nitrogliserin yapmak gibi kolay bir yaklaşımla uygun olmayan tıbbi tedavi, PKG ya da koroner baypas ameliyatı önlenerek gereksiz kaynak kaybı, hastada sakatlık ya da ölüm gibi olumsuz olayların önüne geçilebilir.

11. 
Transtorasik ekokardiyografi ile tanı konan pulmoner tromboemboli
Pulmonary thromboembolism diagnosed by transthoracic echocardiography
Özgül Uçar, Hülya Çiçekçioğlu, Zehra Güven Çetin, Bora Demirçelik
Sayfa 442
48 yaşında kadın hasta nefes darlığı ve karında şişlik yakınmaları ile başvurdu. Transtorasik ekokardiyografide ana pulmoner arter bifurkasyonuna oturmuş,sol pulmoner artere doğru uzanan büyük trombüs saptandı.

DIĞER YAZILAR
12. 
Uzman Yanıtları
Answers of Specialist
Cengiz Ermiş, Can Hasdemir, Merih Baykan
Sayfalar 443 - 444
Makale Özeti |Tam Metin PDF

13. 
Kardiyoloji yayınlarında gündem ve yorumlar
Comments on cardiology publications
Ertan Ural
Sayfa 445
Makale Özeti |Tam Metin PDF



Journal Metrics

Journal Citation Indicator: 0.18
CiteScore: 1.1
Source Normalized Impact
per Paper:
0.22
SCImago Journal Rank: 0.348

Hızlı Arama



Copyright © 2025 Türk Kardiyoloji Derneği Arşivi