ISSN 1016-5169 | E-ISSN 1308-4488
TÜRK KARDİYOLOJİ DERNEĞİ ARŞİVİ - Turk Kardiyol Dern Ars: 52 (5)
Cilt: 52  Sayı: 5 - Temmuz 2024
ARAŞTIRMA
1. 
Glypican-6 Düzeyleri ST Elevasyonu Olmayan Miyokard Enfarktüsü Sonrası Sağ Ventrikül Yeniden Şekillenmesinin Belirlenmesinde Kullanılabilir Mi?
Can Glypican-6 Levels Be Used to Determine Right Ventricular Remodeling After Non-ST Segment Elevation Myocardial Infarction?
Uğur Küçük, Emir Volina, Kadir Arslan
PMID: 38982813  doi: 10.5543/tkda.2024.15672  Sayfalar 307 - 314
Amaç: Miyokard enfarktüsü sağ ventrikül (RV) yeniden şekillenmesi ile ilişkilidir. Glypican-6 (GPC6) membran proteoglikan ailesinin bir üyesidir ve kardiyak yeniden şekillenmede önemli rol oynar. Çalışmamızın amacı, GPC6’nın ST elevasyonu olmayan miyokard enfarktüsü (NSTEMI) geçiren hastalarda perkütan koroner girişim (PKG) sonrası RV yeniden şekillenmesini öngörüp öngöremeyeceğini belirlemektir.

Yöntemler: Çalışmaya 164 ardışık NSTEMI ve kontrol grubu hastası dahil edilmiştir. Başlangıç plazma GPC6 düzeyleri, ekokardiyografi ve laboratuvar parametreleri NSTEMI’li RV remodelling ve non-RV remodelling gruplar arasında karşılaştırıldı. Ekokardiyografik veriler başlangıçta ve 6. ayda ölçüldü.

Bulgular: GPC6 düzeyleri NSTEMI grubunda [11,06 ng/mL (4,61-18,17) - 5,98 ng/mL (3,81-9,83)] kontrol grubuna kıyasla yüksekti. RV remodelling insidansı (RV diyastol sonu alanında ≥%20 artış [RV EDA]) 23 hastada (%30) gözlendi. RV EDA 6 ay sonra başlangıca göre anlamlı şekilde arttı 18,68 ± 1,20 cm2 vs. 24,91 ± 1,08 cm2, P < 0,001). GPC6, RV yeniden şekillenmesinin anlamlı bir bağımsız öngörücüsü olmuştur (tehlike oranı: 1.546, %95 güven aralığı: 1,056-2,245, P < 0,001). Alıcı işletim karakteristik eğrisi (ROC) analizleri, GPC6 değerlerinin > 15,5 ng/mL (AUC = 0,828, duyarlılık: %70, özgüllük: %74, P < 0,001) olmasının RV yeniden şekillenmesinin güçlü öngördürücüsü olduğunu göstermiştir.

Sonuç: NSTEMI hastaları RV yeniden şekillenmesi açısından yakından izlenmelidir. GPC6’nın PKG uygulanan hastalarda NSTEMI’yi takiben RV yeniden şekillenmesini saptamada yararlı olduğu görülmektedir.

2. 
Hafif Mitral Darlıklı Hastalarda Egzersizin Sol Atriyum Mekaniği Üzerindeki Etkisi
Effect of Exercise on Left Atrium Mechanics in Mild Mitral Stenosis
Müge Akbulut, Cansın Tulunay Kaya, Türkan Seda Tan, Demet Menekşe Gerede Uludağ, Çetin Erol
PMID: 38982814  doi: 10.5543/tkda.2024.26506  Sayfalar 315 - 321
Amaç: Hafif mitral darlığı olan hastaların önemli bir kısmında hastalığın hemodinamik ciddiyeti ile uyumsuz, efor ile ilişkili semptomlar mevcuttur. Mevcut çalışmada; bu hastalarda egzersize bağlı sol atriyum (SA) disfonksiyonu olup olmadığını ve semptom gelişiminin SA disfonksiyonu ile ilişkili olup olmadığını belirlemeye çalıştık.

Yöntem: Çalışmaya hafif mitral darlığı olan 46 hasta alındı. İstirahat halinde ekokardiyografik ölçümler alındıktan sonra hastalara maksimal egzersiz stres testi uygulandı. Daha sonra hastalar ekokardiyografi laboratuvarına geri götürüldü ve egzersiz sonrası ölçümler kaydedildi.

Bulgular: Çalışma kohortumuz sağlıklı popülasyona göre oldukça yüksek LAVI değerlerine (ortalama: 40,52±18,27) sahipti. Ayrıca, SA rezervuar strain değeri (ortalama: 17,1±8,33) referans değerlere göre azalmış olarak bulundu. Egzersiz sonrasında SA rezervuar strain değerinde anlamlı değişiklik gözlenmedi. Bununla birlikte, trans-mitral basınç gradientleri ve sistolik pulmoner arter basıncı artmış olarak saptandı. Semptom durumu ile ilişkili tek parametre; egzersiz sonrası ortalama trans-mitral basınç gradienti olarak saptandı.

Sonuç: SA rezervuar strain’i, hafif mitral darlıklı hastalarda dahi azalmaktadır. Egzersiz, hafif mitral darlığı olan hastalarda SA rezervuar fonksiyonunda ilave bozulmaya yol açmamaktadır. Bildiğimiz kadarıyla, bu çalışma mitral darlığında egzersizin SA mekanikler üzerindeki etkisini inceleyen ilk çalışmadır.

3. 
Elektrokardiyogramdaki Sol Ventrikül Hipertrofisi Bulguları Sol Atriyal Fonksiyonlarda Bozulmayı Öngörüyor
Left Ventricular Hypertrophy Findings on Electrocardiogram Predict Impaired Left Atrial Functions
Uğur Karagöz, Nihan Kahya Eren, Emre Özdemir, Sadık Volkan Emren, Mustafa Ozan Gürsoy, Mehmet Tokaç
PMID: 38982819  doi: 10.5543/tkda.2024.65855  Sayfalar 322 - 329
Amaç: Elektrokardiyografik sol ventrikül hipertrofisi (EKG SVH) kardiyovasküler hastalıklarda prognostik öneme sahiptir. SVH’ye neden olan patolojik süreçler sol atriyumun (LA) yeniden şekillenmesini ve işlev bozukluğunu tetikler. Atriyal fonksiyonlar speckle tracking ekokardiyografi ile değerlendirilebilir. Çalışmamızın amacı EKG SVH’nin LA strain’i üzerindeki potansiyel etkisini araştırmaktır.

Yöntem: Ekokardiyografik sol ventrikül kitle indeksi ile SVH’si olan altmış iki hasta bu çalışmaya dahil edildi. EKG SVH aşağıdakilere göre ölçüldü: Sokolow Lyon voltajı SV1 + RV5/RV6 > 35 mm; Cornell voltajı RaVL + SV3 > 28 mm (erkek cinsiyet) > 20 mm (kadın cinsiyet); veya Cornell ürünü (SV3 + RaVL + (kadın cinsiyet 8 mm)) x QRS süresi) > 2440 mm x ms. Hastalar EKG SVH varlığı veya yokluğuna göre iki gruba ayrıldı. LA strain değerleri ile EKG bulguları arasındaki ilişki araştırıldı.

Bulgular: Hastaların yaş ortalaması 58,3 ± 10,1 yıl, %40,3’ü kadın, %91,9’u hipertansif ve %35,5’i diyabetikti. Sokolow-Lyon voltajı, Cornell voltajı veya Cornell ürününe göre 19 hastada (%30,6) EKG SVH vardı. EKG SVH’si olan hastalarda sol atriyal rezervuar, kondüit ve kasılma strainleri anlamlı derecede düşüktü (P < 0,001). Sol atriyal strain değerlerinin her üç fazı ile Sokolow-Lyon voltajı (rezervuar r = -0,389, P < 0,01; konduit r = -0,273, P < 0,05; kontraksiyon r = -0,359, P < 0,01), Cornell voltajı (rezervuar r = -0,49, P < 0,001; konduit r = -0,432, P < 0,001; kasılma r = -0,339, P < 0,01) ve Cornell ürünü (rezervuar r = -0,471, P < 0,001; konduit r = -0,387, P < 0,01; kasılma r = -0,362, P < 0,01) arasında da istatistiksel olarak anlamlı bir korelasyon vardı.

Sonuç: EKG SVH, bozulmuş LA strain ile ilişkilidir ve LA disfonksiyonunu öngörebilmek için yararlı bir araçtır.

4. 
Triküspit Kapak Cerrahisinde Atan Kalp ve Aortik Kros Klemp Tekniklerinin Karşılaştırılması
Comparison of Beating-Heart Technique Versus Aortic Cross-Clamping in Tricuspid Valve Surgery
Yüksel Dereli, Ömer Tanyeli, Mehmet Işık, Özgür Altınbaş, Serkan Yıldırım, Volkan Burak Taban, Veli Eşref Karasu
PMID: 38982810  doi: 10.5543/tkda.2024.04460  Sayfalar 330 - 336
Amaç: Triküspit kapak cerrahisi atan kalpte ya da arrest halindeki kalpte yapılabilir. Bu çalışmada triküspit kapak cerrahisinin sonuçlarının iki farklı yaklaşım temelinde karşılaştırmayı amaçladık.

Yöntem: Ocak 2015-Şubat 2020 tarihleri arasında triküspit kapak cerrahisi ve ek kardiyak cerrahi prosedür uygulanan 204 hasta çalışmaya dahil edildi. Sırasıyla 103 ve 101 hastaya arrest halindeki kalp ve atan kalpte triküspit ameliyatı teknikleri uygulandı. Her iki grupta da eşlik eden valvüler ve/veya koroner işlemler kros klemp altında yapıldı. Grupların preoperatif, postoperatif erken dönem ve postoperatif 6. ay sonuçları karşılaştırıldı.

Bulgular: Gruplar arasında demografik özellikler ve ameliyat öncesi triküspit kapak yetersizliği derecesi açısından fark yoktu. Atan kalp tekniği ile ameliyat edilen hastalarda mekanik ventilasyon, yoğun bakım ve hastanede yatış süreleri anlamlı olarak daha düşüktü. Yeniden eksplorasyon cerrahisi ve ölüm oranları da atan kalp grubunda önemli ölçüde daha düşüktü. Triküspit kapak yetmezliği, triküspit kapağın maksimum ve minimum gradiyentleri ve pulmoner arter basıncı ile ilgili postoperatif altıncı ay ekokardiyografi bulguları atan kalp grubunda daha düşüktü.

Sonuç: Ameliyat sonrası olumsuz klinik bulgulara neden olabilecek kros klemp kaynaklı iskemiden kaçınmak için atan kalpte triküspit kapak cerrahisi arreste kalp tekniğine tercih edilebilir.

5. 
Türk Toplumunda Kalp Yetersizliği Farkındalık Araştırması: HFAS-TR
Heart Failure Awareness Survey in a Turkish Population: HFAS-TR
Dilay Karabulut, Şeyda Günay, Sena Sert Şekerci, Ertan Aydın, Kerem Köz, Fahrettin Katkat, İbrahim Saraç, Fahri Er, Önder Öztürk, Veysel Oktay, Yasemin Doğan, Umut Kocabaş, Cansu Öztürk, Onur Aslan, Ayşegül Ülgen Kunak, Serhat Çalışkan, Cennet Yıldız, Tolga Çakmak, Murat Özmen, Özge Çetinarslan, Yusuf Ziya Şener, Tuba Ekin, Mevlüt Demir, Hasan Kudat, Mehmet Fidan, Özkan Kayhan, Sinan İnci, Umut Karabulut, Lütfü Bekar, Mehmet Fatih Yılmaz, Ferit Böyük, Ahmet Öz, Tarık Kıvrak, Emrah Erdoğan, Saadet Aydın, Tunay Şentürk, Sidar Şiyar Aydın, Selvi Öztaş, Mehmet Kış, Remziye Doğan, Eren Ozan Bakır, Rabia Çoldur, İbrahim Duygu, İbrahim Oğuz, Süleyman Çağan Efe, Ramazan Düz, Oktay Ergene, Mehdi Zoghi
PMID: 38982816  doi: 10.5543/tkda.2024.49280  Sayfalar 337 - 343
Amaç: Kalp yetersizliği (KY); sık hastane yatışının ve ölümün en önemli nedenlerinden biridir. Hem genel popülasyonda hem de KY olan hastalarda farkındalığı, diğer kardiyovasküler hastalıklara göre daha düşüktür. Bu çalışmada; Türkiye’de azalmış ejeksiyon fraksiyonlu (DEF-KY) ve hafif derecede azalmış ejeksiyon fraksiyonlu KY (HEF-KY) olan hastalarda hastalık ile ilgili mevcut bilgi düzeyinin belirlenmesi amaçlandı.

Yöntem: Çalışmamız 34 merkezin dahil edildiği, Aralık 2021- Temmuz 2022 tarihleri arasında gerçekleştirilen çok merkezli bir anket çalışmasıdır. Anket; hastanın bireysel özelliklerine ve KY ile ilgili bilgilere dayanan iki aşamalı sorulardan oluşmaktadır.

Bulgular: Çalışmaya yaş ortalaması 64,58 ± 13 (56-74) yıl, %70,5’i erkek, %29,5’i kadın ve vücut kitle indeksi 32,5 ± 10 kg/m2 olan ve ayakta tedavi gören toplam 2307 KY hastası dahil edildi. Hastaların %74,7’sinde DEF-KY, %25,3’ünde HEF-KY saptandı.Hastaların %30’u KY olduğunu bilmiyordu. KY konusunda yeterli bilgiye sahip olduğunu düşünenler %28.7 iken, %71,3’ü yeterli bilgiye sahip olmadığını düşünüyordu. Hastaların yalnızca %3,7’si KY’nin 3 tipik semptomunu tanımladı. Çalışma popülasyonunun %25,2’si dispneyi, %22’si yorgunluğu ve %25,4’ü bacak ödemini KY’nin en yaygın semptomu olarak tanımladı. KY’nin üç tipik sempto-munu hastaların %27,4’ü tanımladı.

Sonuç: Çalışma popülasyonunun KY semptomları ve hastalığın doğası ile ilgili bilgilerinin düşük olduğunu gördük. Sonlanımları ve faydaları optimize etmek için eğitici ve farkındalığı arttıran faaliyetler gereklidir.

6. 
Kronik Kalp Yetersizliği Yönetiminde Birinci Basamak Hekimlerinin Farkındalığı ve Beklentileri
Awareness and Expectations of Primary Care Clinicians in Chronic Heart Failure Management
Zeki Gündüz, Furkan Gençer, Ahmet Berk Duman, Abdulcebbar Şipal, Müjdat Aktaş, Onur Argan, Serdar Bozyel
PMID: 38982815  doi: 10.5543/tkda.2024.41152  Sayfalar 344 - 351
Amaç: Kronik kalp yetersizliği (KKY) yönetimi multidisipliner yaklaşım gerektiren bir durumdur ve bu süreçte birinci basamak hekimlerinin (BBH) kardiyoloji hekimleriyle işbirliği yapması oldukça önemlidir. Bu çalışmada, birinci basamak hekimlerinin KKY yönetimi konusundaki farkındalık ve beklentilerini ortaya koymaya çalıştık.

Yöntem: Çalışma, tek bir bölgede tanımlayıcı nitelikte anket çalışması şeklinde tasarlandı ve çalışmaya, aktif görev yapmakta olan 549 BBH dahil edildi. Anket çalışması ile veriler toplandı.

Bulgular: Çalışmamıza, 389 BBH katıldı. 137’si (%35,2) kendilerine kayıtlı ortalama 40’tan fazla KKY hastası olduğunu ve 331’i (%85,1) hastalarını almakta oldukları medikal tedavi sayesinde tespit ettiklerini belirtti. Hekimlerin, KKY hastalarında en sık sorguladıkları belirtiler, nefes darlığı (%27,5), ayak bileğinde şişlik (%27), ortopne (%23,9) ve çarpıntı (%20,5), en sık sorguladıklarını ifade ettikleri fizik muayene bulguları ise, periferik ödem (%29,2), taşikardi (%18,5), akciğerlerde krepitasyon (%16,8), düzensiz nabız (%15,2) olarak kendini gösterdi. Hekimlerin 203’ü (%55,9) natriüretik peptitlerin ölçümlerinin kurumlarında, gerekli eğitim ve imkan sağlanırsa uygulanabilir olduğunu ifade etti. Hekimlerin çoğu (%46,8) KKY hastaları sevkinde kendilerine öncelik tanınması gerektiğini; 172’si (%44,2) KKY ile ilgili meslek içi eğitim aldığını ve 278’i (%71,5) ise eğitimlerinin yeterli seviyede olmadığını belirtti.

Sonuç: KKY yönetininde BBH’lerin eğitim düzeyi ve mesleki tecrübesi arttıkça daha iyi sonuçlar alınabileceği açıktır. BBH’lerin, KKY konusunda eğitime ihtiyacı ve kardiyoloji uzmanları ile iletişim kalitesinin arttırılması gerekliliği çalışmamızda saptanmıştır.

OLGU BILDIRISI
7. 
Yakın Zamanda Akut Koroner Sendrom Nedeniyle Perkütan Koroner Girişim Öyküsü Olan ve Transözofageal Ekokardiyografi Sonrasında Özofagus Perforasyonu Gelişen Bir Hastada Kangrelorun Köprü Antitrombosit Tedavisi Olarak Kullanılması
The Use of Cangrelor as Bridge Antiplatelet Therapy in a Patient with Recent Percutaneous Coronary Intervention for Acute Coronary Syndrome, Who Developed Esophageal Perforation After Transesophageal Echocardiography
Ulviyya Guliyeva, Kurtuluş Karaüzüm, İsa Çam, Revan İsrafilov, Ahmet Faruk Koç, Didar Mirzamidinov, Hasan Yılmaz, İrem Karaüzüm, Tayfun Şahin, Ertan Ural
PMID: 38982817  doi: 10.5543/tkda.2023.50000  Sayfalar 352 - 356
İkili antitrombositer tedavi, perkütan koroner girişim (PKG) uygulanan koroner arter hastalığı (KAH) olan hastalarda farmakolojik tedavinin hayati bir parçasıdır. İkili antitrombositer tedavinin erken kesilmesi iskemik olay riskini artırırken, ikili antitrombositer kullanan bazı hastaların acil ameliyat gereksinimi olabilir ve bu da tedavinin kesilmesini gerektirebilir. İntravenöz bir P2Y12 antagonisti olarak Kangrelor, yalnızca birkaç dakika içinde güçlü bir trombosit inhibisyonu sağlar ve ilacın kesilmesinden sonraki bir saat içinde trombosit aktivitesi normalleşir. Kangrelor köprülemesi ile uygulanan antitrombosit tedavi, ikili antitrombositer tedavinin kesilmesini gerektiren KAH hastalarında trombosit inhibisyonunun devamını sağlamak için alternatif bir seçenek olarak giderek daha fazla çalışılmaktadır. Akut koroner sendrom nedeniyle yakın zamanda PKG öyküsü olan hastamızda, transözofageal ekokardiyografi (TEE) sonrasında ciddi bir özofagus perforasyonu yaşandı. Bu ölümcül komplikasyon endoskopik olarak iyi bir şekilde yönetildi ve yakın zamanda uygulanmış PKG tedavisinin bir parçası olarak uzatılmış kangrelor infüzyonu, komplikasyonun yönetimi boyunca hiçbir trombotik veya kanama olayı olmaksızın başarıyla kullanıldı.

8. 
Sağ Ventriküler Apikal Uyarıma Bağlı Kardiyomiyopatinin Sol Dal Uyarımı ile Düzelmesi
Recovery of Right Ventricular Apical Pacing-Induced Cardiomyopathy with Left Bundle Branch Pacing
Mert Doğan, Uğur Canpolat
PMID: 38982822  doi: 10.5543/tkda.2023.90575  Sayfalar 357 - 361
Atriyoventriküler bloklu hastaların tedavisinde geleneksel olarak sağ ventriküler uyarım tercih edilmektedir. Bununla birlikte, uzun süreli sağ ventriküler uyarım, senkron olmayan ventriküler elektriksel aktivasyon, anormal ventriküler yeniden şekillenme ve artan enerji harcaması nedeniyle ventriküler fonksiyonların bozulmasıyla karakterize, kalp pili uyarımına bağlı kardiyomiyopatiye neden olabilir. Biventriküler uyarım, kalp pili uyarımına bağlı kardiyomiyopatide kılavuzun önerdiği tıbbi tedavinin yanı sıra tek tedavi seçeneğiydi. Bununla birlikte, sol dal alanı uyarımını içeren iletim sistemi uyarımı yakın geçmişte ortaya çıktı ve biventriküler uyarıma kıyasla elektro-mekanik ventriküler senkronizasyon ve hemodinamik parametreler açısından daha iyi sonuçlar sağlayarak biventriküler uyarıma fizyolojik bir alternatif olarak benimsendi. Bu yazımızda sol dal alanı uyarımından kısa süre sonra kalp pili uyarımına bağlı kardiyomiyopatinin toparladığı bir hastayı sunduk.

9. 
Hipofiz Cerrahisi için Genel Anestezi ile Tetiklenen Brugada EKG Paternin Nadir Tezahürü
A Rare Manifestation of Brugada ECG Pattern Precipitated by General Anesthesia for Pituitary Surgery
Aslan Erdoğan, Duygu İnan, Ufuk Yıldız, Taylan Akgün
PMID: 38982812  doi: 10.5543/tkda.2023.09145  Sayfalar 362 - 364
Brugada tip 1, ateşli hastalıklar, gebelik ve bazı ilaçlar gibi farklı etiyolojiler tarafından tetiklenen aritmojenik bir bozukluktur. Brugada paterninin elektrokardiyografik (EKG) yansıması, hipofiz cerrahisi için genel anestezi sonrası ventriküler aritmi gelişen bir hastada tanımlanmıştır.

OLGU GÖRÜNTÜSÜ
10. 
Sol Atriyal Apendikste Beklenmedik Bir Bulgu—Trombüs mü Tümör mü?
An Unexpected Discovery in the Left Atrial Appendage—A Thrombus or a Tumor?
Seda Tükenmez Karakurt, Hüseyin Karakurt, Arda Güler, Ersin Kadiroğulları, Sinem Aydın, Gamze Babür Güler
PMID: 38982821  doi: 10.5543/tkda.2023.80406  Sayfalar 365 - 366
Makale Özeti |Tam Metin PDF | Video

11. 
Herpes Zoster Enfeksiyonu ve Miyokardiyal Hasar: Neden mi Yoksa Seyirci mi?
Herpes Zoster Infection and Myocardial Injury: The Cause or the Bystander?
Muhammed Mert Göksu, Berk Erdinç, Nihan Kayalar, Mehmet Rasih Sonsöz
PMID: 38982818  doi: 10.5543/tkda.2023.59614  Sayfalar 367 - 368
Makale Özeti |Tam Metin PDF

EDITÖRE MEKTUP
12. 
Transkateter Aort Kapak İmplantasyon Sonrası Mitral-Triküspit Yetersizliğinde Yalnızca Azalma Mı Görülür?
Is There Only a Reduction in Mitral-Tricuspid Regurgitation After Transcatheter Aortic Valve Implantation?
Murat Oğuz Özilhan
PMID: 38982811  doi: 10.5543/tkda.2024.04502  Sayfa 369
Makale Özeti |Tam Metin PDF

EDITÖRE MEKTUP YANITI
13. 
Editöre Mektup Yanıtı: ‘’Transkateter Aort Kapak İmplantasyon Sonrası Mitral-Triküspit Yetersizliğinde Yalnızca Azalma Mı Görülür?’’
Reply to the Letter to the Editor: ‘’Is There Only a Reduction in Mitral-Tricuspid Regurgitation After Transcatheter Aortic Valve Implantation?’’
Serkan Asil
PMID: 38982824  doi: 10.5543/tkda.2024.59830  Sayfa 370
Makale Özeti |Tam Metin PDF

EDITÖRE MEKTUP
14. 
Etnik Köken Vatandaşlıkla Eşit Değildir
Ethnicity is not Equal to Citizenship
Hüseyin Ede
PMID: 38982820  doi: 10.5543/tkda.2024.76822  Sayfa 371
Makale Özeti |Tam Metin PDF

EDITÖRE MEKTUP YANITI
15. 
Editöre Mektup Yanıtı: ‘Etnik Köken Vatandaşlıkla Eşit Değildir’
Reply to the Letter to the Editor: ‘Ethnicity is not Equal to Citizenship’
Mehmet Rasih Sonsöz
PMID: 38982823  doi: 10.5543/tkda.2024.30480  Sayfa 372
Makale Özeti |Tam Metin PDF

EDITÖRDEN
16. 
Kardiyolojide Gündem ve Yorumlar
News and Comments from Cardiology
Ertan Ural
PMID: 38982825  Sayfa 373
Makale Özeti |Tam Metin PDF



Journal Metrics

Journal Citation Indicator: 0.18
CiteScore: 1.1
Source Normalized Impact
per Paper:
0.22
SCImago Journal Rank: 0.348

Hızlı Arama



Copyright © 2025 Türk Kardiyoloji Derneği Arşivi