ISSN 1016-5169 | E-ISSN 1308-4488
TÜRK KARDİYOLOJİ DERNEĞİ ARŞİVİ - Turk Kardiyol Dern Ars: 19 (2)
Cilt: 19  Sayı: 2 - Mart 1991
1. 
Makale Özetleri
Summaries of Articles

Sayfalar 84 - 87
Makale Özeti |Tam Metin PDF

ORIJINAL ARAŞTIRMA
2. 
Türkiye'de Erişkinlerde Kalp Hastalığı ve Risk Faktörleri Sıklığı Taraması: 4. Kanda Kolesterol ve Trigliserid Düzeyleri
Investigations Survey on Prevalence of Cardiac Disease and its Risk Factors in Adults in Turkey: 4. Blood lipid Levels
Altan ONAT, Günsel ŞURDUMAVCI, Mustafa ŞENOCAK, Ender ÖRNEK, Mehmet İŞLER, Ufuk ÖZIŞIK, Yaşar KARAASLAN, Yavuz GÖZÜKARA, Veyis TAŞKIN, Fehmi TABAK, Özden ÖZ, Remzi ÖZCAN
Sayfalar 88 - 96
Ülkemizin 59 yerleşim biriminde Türkiye nüfusunu temsil edecek şekilde 20 yaş ve üzerindeki 3689 kişi tarandı. Kanda kolesterol (TK) ve trigliserid (Trg) Reflotron cihazı ile ölçüldü. Validasyon amacıyla toplam 212 kan örneğinde TK bir referans laboratuarınca kontrol edildiğinde, iki yöntem sonuçları arasında yüksek (r=0.90) korelasyon katsayısı ve düşük "bias" yüzdesi (% + 1.4) bulundu. Ortalama TK değeri (mg/dl olarak) erkekte ve kadında anlamlı fark göstermeksizin, 20-29 yaş grubunda 149'dan, 40-49 yaşlarında 187'ye hızla yükselmektedir. Erkekte bu dönemde platoya ulaşılıp 60-69 yaş grubunda 184'e, 70 yaş ve üzerinde de 177'ye inmekte iken, kadında plato 50-59 yaş grubunda 204 ile erişilmekte ve 70 yaşından itibaren 194'e düşmektedir. - Kırda yaşayanlara kıyasla, şehir nüfusunda orta yaşlardan itibaren erkekte ortalama 14, kadında 8 mg/ dl'lik yükseklik kaydedildi. Marmara, Ege ve Karadeniz bölgeleri, diğer 4 bölgeye kıyasla 10.3 mg/dl daha yüksek ortalama TK değerleri sergiledi. - Erişkin nüfusun % 6.8'ine tekabül eden 2 milyon kişinin 240 mg/dl'nin üstünde TK düzeyine sahip olduğu anlaşıldı. Serum trigliseridleri örneklem nüfusta log -normal dağılım gösterdi. Erişkin genelinde ortanca ve 95 persentil değerleri erkekte 119 ve 314, kadında 97 ve 250 mg/dl bulundu. Uluslararası karşılaştırmada Trg'in erkekte hafif yüksek, kadında hayli yüksek olduğu belirlendi. Bu durumun, Trg'in beden kitle indeksi ile kuvvetli bağıntısı olması aracılığı nedeniyle, öncelikle Türk kadınının şişmanlığa eğiliminden kaynak landığı saptandı. Şehirde oturanların Trg, kırdakilere kıyasla her iki cinsiyette anlamlı biçimde yüksekti. Ortalama değerler hayat zirvesine erkeklerde 40-49, kadınlarda 60-69 yaş grubunda ulaştı. Hipertrigliseridemi sınırı olarak > 200 mg/dl alınırsa, erişkinlerde kadınların % 9.8'i, erkeklerin % 14.8'i bu kategoriye girdi.

3. 
Diskret Subaortik Darlıkta Balon Dilatasyonu: Erken Dönem ve Bir Yıllık Hemodinamik Takip Sonuçları
Balloon Dilatation For Discrete Subaortic Stenosis: Immediate Outcome And Hemodynamic One-Year Follow-Up
Tuğrul OKAY, İsmet DİNDAR, Mehmet ÖZDEMİR, Nuri ÇAĞLAR, Yelda BAŞARAN
Sayfalar 97 - 100
15 aylık dönem içinde klinigimiz hemodinami laboratuarlarında 6 olguya diskret subaortik darlık nedeniyle perkütan balon dilatasyonu uygulandı. Yaş ortalaması 16 idi. Olguların işlem öncesi ve sonrası sol ventrikül çıkış yolu ve aort basınçları simültane olarak yazdırıldı, sol ventrikül ve aort kökü anjiyografileri yapıldı. Ortalama basınç farkı 77±22 mmHg idi. İki olguda 1 + diğer bir olguda ise 2+ aort yetersizliği mevcuttu. Balon dilatasyonundan hemen sonra ortalama basınç farkı 24±13 mmHg idi ve aort yetersizliği derecelerinde değişme saptanmadı. Dört hastaya balon dilatasyonundan 12 ay sonra yeniden kardiyak kateterizasyon yapıldı. Ortalama basınç farkı 26±8 mmHg bulundu. Sonuçlarımız ve, özellikle diskret subaortik darlığın progressif tabiatı, cerrahi girişimin morbidite ve mortalitesi gözönüne alınırsa, izole diskret darlıkta ilk seçenek kanımızca balon dilatasyonudur.

4. 
Radyonüklid Ventrikülografi İle Fallot Tetralojisi Olan Hastaların Sağ ve Sol Ventrikül Fonksiyonlarının Değerlendirilmesi
Radionuclide Assessment of Left and Right Ventricular Functions in Patients With Tetrology of Fallot
Y.Belkıs ERBAŞ, İlhan PAŞAOĞLU, Şencan ÖZME, Coşkun F. BEKDİK, A.Yüksel BOZER
Sayfalar 101 - 105
Ventrikül fonksiyonlarının değerlendirilmesi amacıyla Fallot tetralojisi tanısı almış pediatrik yaş grubundaki 16 siyanotik hastanın 10-15 mCi 99mTc ile işaretli eritrositler kullanılarak EKG-gated olarak radyonüklid ventrikülografi çalışması yapıldı. Sağ ve sol ventrikül fonksiyonları faz-amplitüd analizi ve zaman aktivite eğrisinin Fourier analizi yapılarak değerlendirildi. Ortalama sağ ventrikül ejeksiyon fraksiyonu (EF) % 28±12, sol ventrikül EF'i % 48.9±10 olarak bulundu. % 50 hasta düşük sol ventrikül, % 80 hasta ise düşük sağ ventrikül EF'ine sahipti. Ayrıca sistolik ve diastolik fonksiyonlarla ilgili parametreler hesaplandı. Sağ ventrikül 1/3 EF, 1/3 dolum fraksiyonu (FF),zirve ejeksiyon hızı (PER), 1/3 ejeksiyon hızı (ER),1/3 dolum hızı (FR) değerleri normalden düşük idi(p<0.005). TPE (zirve ejeksiyon süresi)/TPF (zirve dolumsüresi) ve PER/PFR oranları artmış idi (p<0.05).Sol ventrikül ise düşük 1/3 FF değerine sahipti(p<0.5 ). Sağ ventrikülün sistol süresi uzamış, sol ile sol ventrikül faz açısı farkı (ort: -20±12) artmış ve sağ ventrikül faz histogramının standart deviasyonu genişlemişti. TPE/T değeri her iki ventrikül için de normalden yüksek iken TPF/T değerleri normal sınırlarda idi. Elde edilen sonuçlarla, bu çalışmada kullanılan sistolik ve diastolik fonksiyon parametrelerinin sağ ve sol ventrikül fonksiyonlarının kantitatif olarak incelenmesinde faydalı olabileceği görüşüne varıldı.

5. 
Sistemik Hipertansiyonda Mitral ve Aortik Akımın Kontinü Doppler ile Değerlendirilmesi
Assessment of Mitral and Aortic Flows in Systemic Hypertension with Continuous Doppler
Ahmet IŞIK, Cemal LÜLECİ, Ali DEMİR, Hüseyin ÇELİKER, Nadi ARSLAN, Oğuz AYHAN
Sayfalar 106 - 112
Sistemik hipertansiyonda sistolik ve diastolik anormallikleri ortaya çıkarmak amacıyla, 32 olguda transmitral ve aortik akım hızlarının özellikleri 17 kontrol ile karşılaştırıldı. Mitral diastolik dolma indekslerinden çıkan Doppler örneklerinde, dolumun başlangıcındaki zirve hızı, dolumun sonundaki zirve hızı ve onların oranı hipertansiflerde anormaldi. AVP'de anlamlı bir artış (p<0.0005) ve E/A oranında düşüş (p<0.0005) olduğu tesbit edildi. Aynı grupta, azalmış bir komplians ve hızlı dolum ile beraber, atrial dolumda uzama (AET) ve volumunda artma (AFV/TFV %) mevcuttu (p<0.05, p<0.0005 ). Diastolik fonksiyonun diğer göstergelerinden izovolümik relaksasyon süresinin (IRT) uzadığı (p<0.0005), hızlı dolum indeksinin (RFI) azaldığı görüldü (p<0.0005). Aortik zirve akım hızında ve zirve basıç gradiyentinde artış bulundu (

6. 
Suudi Erişkinlerde Siyanozlu Doğuştan Kalp Hastalıklarında Primer Tam Tamir
Primary Total Repair for Cyanotic Congenital Heart Diseases in Saudi Adults: A 9-Year Retrospective Analysis
Hassan RAFFA, Abdool Aniff SOREFAN, Mohamed Taher KAYALI
Sayfalar 113 - 116
Doğumsal kalp hastalıkları nedeniyle 1981 ile 1990 yılları arasında ameliyata tabi tutulan 1375 erişkinin 58'inde, siyonuzlu doğuştan kalp anomalisi bulunuyordu. Anılan hastalara dair eldeki bu retrospektif incelemede Eisenmenger sendromu dahil edilmedi. Bu çalışmada başvuru sırasındaki klinik forma, incelemeler, patoloji yelpazesi, yapılan primer cerrahi tamirin türleri, cerrahi sonuçları ve izleme irdelenmektedir.

7. 
Pulsed Doppler Ekokardiyografi ile Saptanan Pulmoner-Sistemik Basınç Oranını Kullanarak Pulmoner Arter Basıncının Belirlenmesi
Prediction of Pulmonary Artery Pressures by the Ratio of Pulmonary to Systemic Pressures Derived from Pulsed Doppler Echocardiography
Oktay SANCAKTAR, Ali Rıza KAZAZOĞLU, Tuğrul OKAY, Serdar AKSÖYEK, Mehmet ÖZDEMİR
Sayfalar 117 - 122
Bu çalışmada yeni bir metod olan pulsed Doppler ekokardiyografi ile saptanan pulmoner-sistemik basınç oranları kullanılarak pulmoner arter basınçları belirlenmiştir. Yaşları 7-62 arasında değişen ve kardiyak kataterizasyonları yapılan 66 olgu çalışmaya alındı. 66 olgunun sağ ve sol ventrikül çıkış yolu akım hızları pulsed Doppler ile incelendi. Akım örneklerinde preejeksiyon süresi (PES), ejeksiyon zamanı (EZ) ile ortalama akselerasyon-maksimum hız oranı (maksimum akım hızı/akselerasyon zamanı) (oAMII) ölçüldü. Her iki ventrikülün çıkış yollarından kaydedilen ve her ventrikülün enjeksiyon akım dinamiklerini yansıtan Doppler akımlarından, F=(PESxoAMH) / EZ değeri sağ ve sol ventrikül çıkış yolları için hesaplandı. Sağ ve sol ventrikül çıkış yolu F değerlerinin oranı (sağ ventrikül F/sol ventrikül F) her olgunun sağ ve sol ventrikül çıkış yolu akım hızlarındaki basınca bağımlı değişkenliğin derecesini yansıtmak için kullanıldı. Sağ ve sol ventriküllerin F değerlerinin oranlarının sistolik ve ortalama pulmoner ile sistemik basınçlarının oranlarına büyük benzerlik gösterdiği saptandı (r=0.97±0.05; r=0.96±0.07). Sağ ve sol ventrikül F değerleri oranının koldan ölçülen sistolik arter basıncı ile çarpılması sonucu elde edilen değerin hemen hemen tam olarak sistolik pulmoner arter basını verdiği gözlendi. Sonuçta bu bulgular bu metodun noninvasiv olarak sistolik pulmoner arter basıncını belirlemede başarı ile kullanılabileceğini göstermektedir.

DERLEME
8. 
Balık Tüketiminin Plazma Lipoproteinleri Üzerine Etkisi
The Effects of Fish and Fish Oil Consumption on Plasma Lipoproteins
Bahtiyar ŞENGÜN, Baki KOMSUOĞLU, Bilal GÖRÇİN, Ekrem L. DUMAN, Hayrettin KIZILKAYA, Ali BAYRAM
Sayfalar 123 - 128
Bu çalışmada, tümü Trabzon'da yaşayan 95 sağlıklı kişide balık tüketimi ile serum lipid düzeyleri arasındaki ilişki araştırıldı. Kişiler balık tüketimlerine göre iki gruba ayrıldı; hiç balık tüketmeyen 27 kişi kontrol grubunu, günde 40 gr ve üzerinde balık tüketen 68 kişi çalışma grubunu oluşturdu. Çalışma grubunun ortalama kolesterol düzeyi 196.3 mg/dl, yüksek dansiteli lipoprotein-kolesterol (YDLkolesterol) düzeyi 53.9 mg/dl, düşük dansiteli lipoprotein-kolesterol (DDL-kolesterol) düzeyi 120.4 mg/dl iken, bu ortalamalar kontrol grubunda kolesterol için 222,4 mg/dl, YDL-kolesterol için 41 .6 mg/dl, DDL-kolesterol için 148.2 mg/dl bulundu. Çalışma grubu ile kontrol grubu arasındaki farklılıklar anlamlı bulundu. Bu sonuçlar, balık tüketiminin, serum kolesterol fraksiyonlarını etkilediğini desteklemektedir.

ORIJINAL ARAŞTIRMA
9. 
Koroner Arter Hastalarında Sol Ventrikül Diyastolik Fonksiyonun Doppler Ekokardiyografik Olarak Değerlendirilmesi
Assessment of Diastolic Function in Coronary Artery Disease with Doppler Echocardiography
Yelda BAŞARAN, Mehmet ÖZDEMİR
Sayfalar 129 - 134
Son yıllarda yapılan çalışmalarda sol ventrikül diyastolik performansının non-invaziv olarak değerlendirilmesinde Doppler transmitral akımın önemi vurgulanmaktadır. Bu çalışmada koroner arter hastalarında sol ventrikül diyastolik disfonksiyonunu gösteren, transmitral akım paternine ait parametreler araştırılmış ve bunların sol ventrikül diyastol sonu basıncı ile uyumu araştırılmıştır. Bu amaçla yaşları 31-70 arasında değişen 70 koroner arter hastası çalışmaya alınmıştır. Transmitral akım paternine ait parametreler miyokardiyal iskemi, nekroz, sol ventrikül anevrizması varlığında gruplanarak değerlendirilmişlerdir. Sol ventrikül diastol sonu basıncı ile en yüksek korelasyon E/A oranı ile bulunmuştur (r=0.62). Artmış sol ventrikül diastol sonu basıncını göstermesi yönünden, transmitral akım örneğine ait parametrelerden E/A, HDl, NMDH sensitivitesi en yüksek DH ve 1/3 DO ise spesifitesi en yüksek parametreler olarak bulunmuştur. Sonuç olarak transmitral akım paterninin sol ventrikül diastol sonu basıncını büyük bir doğrulukla gösterdiği ve bu araştırma sonuçlarının hastaların klinik takibinde önemli ölçüde rol gösterebileceği izlenimi alınmıştır.

10. 
Değişik Egzersiz parametrelerinin Yüksek Riskli Koroner Arter Hastalığının Tanınmasındaki Değeri
Dentification of High Risk Coronary Anatomy by Means of Exercise Test Variables
Vedat SANSOY, Deniz GÜZELSOY, İsmail EREN, Afife BERKYÜREK, Mefkure PLATİN, Mustafa ÖZCAN, Nilgün GÜRSES, Cem DEMİROĞLU
Sayfalar 135 - 142
Çalışmamızda koroner angiografileri ve egzersiz testleri yapılmış 150 miyokard infarktüsü (Mİ) geçirmemiş, 100 anterior Mİ'lü, 100 inferior Mİ'lü toplam 350 koroner arter hastasında 19 egzersiz parametresinin sol ana koroner arter (SAKA) hastalığı, üç damar hastalığı ve sol ön inen dalı (SÖİD) içeren iki damar hastalığının tanısındaki değerini araştırdık. Mİ geçirmemiş hastalarda SAKA hastalığını tanımada duyarlılığı en yüksek parametre ?ST/?KH idi, bu parametrenin duyarlılığı % 100, özgüllüğü % 62 bulundu. Bu hastalarda ?ST/?KH üç damar hastalığını ayırdetmekte de en duyarlı parametreydi, duyarlılığı %84, özgüllüğü %62 olarak saptandı. Üç damar hastalığı veya SÖİD'ı içeren iki damar hastalığını tanımada da %79 duyarlılık ile aynı parametre başta geliyordu, özgüllüğü ise %62 idi. Anterior Mİ geçirmiş hastalarda SAKA hastalığı veya üç damar hastalığını tanımada sistolik kan basıncı toparlanma oranı (SKBTO) yüksekliği, duyarlılığı en yüksek parametre olarak bulundu, duyarlılığı % 63, özgüllüğü % 52 idi. Bu hastalarda SAKA, üç damar veya sol ön inen dalı içeren iki damar hastalığını tanımada da SKBTO yüksekliği %49 duyarlılık ve %76 özgüllük ile başta geliyordu. İnferior Mİ'lü hastalarda SAKA hastalığı veya üç damar hastalığını saptamada ?ST/?KH en duyarlı parametre olarak bulundu, duyarlılığı %71, özgüllüğü %74 idi, bu hastalarda SAKA, üç damar hastalığı veya SÖİD' ı içeren iki damar hastalığını tanımada da %55 duyarlılık ve % 74 özgüllük ile aynı parametre ilk sırada yer aldı. Sonuç olarak egzersiz testiyle yüksek riskli hastaların tanınmasında ge-leneksel parametrelere ek olarak ?ST/?KH, SKBTO yüksekliği gibi parametrelerin kullanılmasının testin tanı değerini arttıracağına karar verildi. Mİ geçirmemiş ve inferior Mİ'lü hastalarda ?ST/?KH'nın, anterior Mi'lü hastalarda ise SKBTO yüksekliğinin yüksek riskli hastaları tanımada en duyarlı parametreler olduğu yargısına varıldı.

11. 
Yeni Miyokard Görüntüleme Ajanı TC-99m MİBİ'nin Klinik Uygulaması, Avantaj ve Dezavantajları
New Myocardial Imaging Agent, Tc 99m MİBİ: Clinical Application, Advantages, and Limitations
Deniz GÜZELSOY, İsmail EREN, Vedat SANSOY, Afife BERKYÜREK, Cem DEMİROĞLU
Sayfalar 143 - 146
Çalışmamızda yeni bir miyokard görüntüleme ajanı olan teknisyum 99 m heksaksis, 2-metoksi, 2-isobutil isonitril (Tc 99m MİBİ)'nin koroner arter hastalığı (KAH) tanısında değeri 12 olguda araştırıldı, yöntemin avantaj ve dezavantajları gözden geçirildi. Tüm olgulara Tc 99m MİBİ kullanılarak egzersiz miyokard perfüzyon sintigrafisi ve koroner anjiografi uygulandı. Normal koroner arterli 3 olgunun tümünde Tc 99m MİBİ negatif bulundu. Koroner arter hastalığı anjiografi ile gösterilmiş 9 hastanın 8'inde bir veya daha fazla bölgede perfüzyon defekti gösterildi (duyarlık %88). Tc 99m MİBİ'nin karaciğer tutulması belirgin olup, neden olduğu aşırı "background" hem kalitatif hem kantitatif imaj yorumunu güçleştirmekte idi. Tc 99m MİBİ'nin KAH tanısında yüksek duyarlılık ve muhtemelen yüksek özgüllüğe sahip, güvenilir bir yöntem olduğu, ancak yüksek maliyet, yüksek karaciğer tutulması ve iki kez uygulama gerekliliği gibi önemli dezavantajları olduğu sonucuna varıldı.

DERLEME
12. 
Antidepresan Tedavinin Kardiyovasküler Yan Etkileri
Cardiovascular Side Effects of Antidepressant Drugs
Sema TANRIÖVER, Baki KOMSUOĞLU, Nafiz ULUKUTLU, Mehmet BEKAROĞLU, Hayrettin KIZILKAYA
Sayfalar 147 - 153
Antidepresan tedavi sırasında kardiyovasküler yan etkiler görülmektedir. Bunlar EKG değişiklikleri, iletim bozuklukları ve ortostatik hipotansiyondur. Yüksek doz kullanımda bu yan etkiler daha sık oluşur ve letalitede en önemli faktördür. Kardiyak yan etkileri açıklayan mekanizmalar en iyi trisiklik antidepresanların (TSA) incelenmesiyle ortaya konulmuştur. Bu yazıda çeşitli antidepresif ilaçların kardiyak hastalarda kullanımı ve kardiyovasküler yan etkileri gözden geçirilmiştir .

OLGU
13. 
Aort Kapağı Yerine Konmuş Olan Bir Saint Jude Kapak Protezindeki Trombozun Trombolitik Tedaviyle Ortadan Kaldırılışı
Successful Thrombolysis on a Saint Jude Medical Prosthesis in the Aortic Position
Mefküre PLATİN, Haydar YAVUZ, Havva ÖREN, Sinan ÖZBAYRAKÇI, Tayyar SARIOĞLU, Deniz GÜZELSOY, Cem DEMİROĞLU
Sayfalar 154 - 155
Dikkatli yapılan antikogülan tedaviye rağmen, kardiyak kapak protezlerinin trombolitk disfonksiyonları oldukça sık görülür. Çalışmamızda, aort kapağı yerine konmuş olan bir Saint Jude kapak protezindeki trombozun trombolitik tedaviyle ortadan kaldırılışını klinik ve ekokardiyografik olarak gösterdik.

14. 
Triküspid Kapak "Straddling'i Eşliğinde Çift Çıkımlı Sağ Ventrikül: Korrektif Cerrahi Yapılan Olgu
Surgical Treatment of Stradding Tricuspid Valve Associated with Double Outlet Right Ventricle
Tufan PAKER, Halil TÜRKOĞLU, Tayyar SARIOĞLU, Mehmet Salih BİLAL, Ayşe SARIOĞLU, Aydın AYTAÇ
Sayfalar 156 - 158
Atrioventriküler kapak straddling'i seyrek rastlanılan ve beraber bulunduğu patolojilerin tam düzeltilmesini önemli ölçüde güçleştiren bir anomalidir. Kliniğimizde Kasım 1987'de 4 yaşındaki bir hasta çift çıkımlı sağ ventrikül, atrial septal defekt, ventriküler septal defekt, triküspid kapak "straddling"i ve pulmoner stenoz tanıları ile ameliyat edildi. Papiller adele transferi tekniği kullanılarak "straddling" düzeltildikten sonra patolojinin tam olarak korreksiyonu mümkün oldu. Postoperatif ekokardiografide triküspid kapağı normal bulunan hasta halen NYHA sınıf 1 efor kapasitesi ile yaşamını sürdürmektedir.

15. 
İki Boyutlu Ekokardiyografi ile Tanı Konan Bir Kan Kisti Olgusu
Blood Cyst of the Tricuspid Valve: Case Report
Osman YEŞİLDAĞ, Sırrı KES, Nasıh NAZLI, Aysel ORAM, Haldun MÜDERRİSOĞLU, Rıza DOĞAN
Sayfalar 159 - 160
Kan kistleri erişkinde çok nadir rastlanan intrakardiak kitlelerdir. Bu yazıda 34 yaşında bir erkek hastada 2 boyutlu ekokardiyografi ve sağ ventrikülografi yapılarak tanı konmuş triküspid kapaktan orijinal incelemeyle de tanı doğrulanmıştır.



Journal Metrics

Journal Citation Indicator: 0.18
CiteScore: 1.1
Source Normalized Impact
per Paper:
0.22
SCImago Journal Rank: 0.348

Hızlı Arama



Copyright © 2025 Türk Kardiyoloji Derneği Arşivi