Turk Kardiyol Dern Ars. 2007; 35(8): 458-466
Hipertansif hastalarda dislipideminin kardiyovasküler risk sınıflandırması üzerine etkisi ve lipid profilinin diğer kardiyovasküler risk faktörleriyle ilişkisi: ICEBERG çalışmasından sonuçlar
Giray Kabakcı1, Nevres Koylan2, Barış İlerigelen3, Ömer Kozan4, Kemalettin Büyüköztürk21Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi, Kardiyoloji Ana Bilim Dalı, Ankara
2İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi, Kardiyoloji Ana Bilim Dalı, İstanbul
3İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi, Kardiyoloji Anabilim Dalı, İstanbul
4Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi, Kardiyoloji Ana Bilim Dalı, İzmir
AMAÇ
ICEBERG çalışması (Intensive/Initial Cardiovascular Examination regarding Blood pressure levels, Evaluation of Risk Groups) dislipideminin kardiyovasküler risk değerlendirmesi üzerine etkisi ve lipid profili ile diğer risk faktörleri arasındaki ilişki üzerinde odaklanmaktadır.
ÇALIŞMA PLANI
ICEBERG çalışması iki altgruptan oluşmaktadır. ICEBERG-1 20 üniversite hastanesinde (Refere grup), ICEBERG-2, 197 birinci basamak sağlık kuruluşunda (Primer Sağlık Kuruluşu grubu) yürütülmüştür. Her bir altgrupta iki hasta profili vardır: Daha önce esansiyel hipertansiyon tanısı konmuş ve tedavi altında olan hastalar (Tedavili grup) ve sistolik kan basıncı ≥130 mmHg veya diyastolik kan basıncı ≥85 mmHg olan ve en az üç aydır antihipertansif tedavi görmeyen hastalar (Tedavisiz grup). Bu hasta gruplarında dislipidemi değerlendirildi ve kardiyovasküler risk sınıflandırması ESC/ESH 2003 kılavuzuna göre yapıldı.
BULGULAR
Çalışmada toplam 1817 hasta değerlendirildi. Hastaların serum lipid düzeyleri de göz önüne alınarak yapılan risk sınıflandırmasında “yüksek” ve “çok yüksek” risk grubundaki hastaların oranları Tedavili Refere grupta %55.2’ye (p<0.001), Tedavisiz Refere grupta %62.6’ya (p=0.25), Tedavisiz Primer Sağlık Kuruluşu grubunda %60.7’ye (p<0.001) yükseldi. Bu değerler, sadece öykü ve fizik muayene ile yapılan risk sınıflandırmasında gruplarda sırasıyla %51.2, %60.7 ve %54.2 idi. Serum lipid düzeyleri risk faktörlerinin birçoğu ile anlamlı korelasyon gösterdi.
SONUÇ
Serum lipid düzeylerinin değerlendirilmesi, hastaların kardiyovasküler risk gruplarına daha hassas sınıflandırılmasında ve uygun antihipertansif tedavi için yararlıdır.
Anahtar Kelimeler: Kardiyovasküler hastalık, komorbidite, dislipidemi/epidemiyoloji, hipertansiyon/epidemiyoloji
Sorumlu Yazar: Giray Kabakcı, Türkiye
Makale Dili: İngilizce