AMAÇ Aort, özellikle proksimal segmentlerinde, sistol sırasında genişleyerek kanı depolar ve diyastol sırasında bu kanı periferik dolaşıma iletir. Bu morfolojik ve histolojik özellik "Windkessel etkisi" olarak adlandırılan bu fonksiyon periferik dolaşımda sürekli ve düzenli kan akışını sağlar. Tip B aort diseksiyonlarının (TBAD) tedavisi için literatüre Torasik Endovasküler Aort Onarımı (TEVAR) yöntemi girmiştir. TEVAR uygulanan hastalarda, kan depolama kapasitesi ve kompliyansı en yüksek olan proksimal aort segmentlerine stent greft yerleştirilmesi bu fonksiyonu bozabilir. Bu değişiklik, artmış ard yük ile sonuçlanarak uzun vadede sol ventrikül sistolik fonksiyonlarını olumsuz etkileyebilir. Önceki çalışmalar, sol ventrikül ejeksiyon fraksiyonunda (LVEF) belirgin bir değişiklik olmadan önce, sol ventrikül global longitudinal strain (LVGLS) ölçümlerinin erken sistolik disfonksiyonu tespit edebildiğini göstermiştir. Bu çalışmanın amacı, TEVAR uygulanan hastalarda preoperatif ve postoperatif LVGLS ölçümlerini karşılaştırarak, prosedüre bağlı olarak LVGLS’de meydana gelen değişiklikleri ortaya koymaktır.
YÖNTEM Çalışmaya TBAD veya Torasik Aort Anevrizması (TAA) nedeniyle TEVAR uygulanmış hastalar dahil edilmiştir. Malignite, ileri derecede kapak hastalığı, son evre kronik böbrek yetmezliği, karaciğer yetmezliği veya kalp yetmezliği bulunan hastalar çalışma dışı bırakılmıştır. Hastaların preoperatif döneme ait komorbiditeleri, ilaç kullanımları, kan parametreleri, elektrokardiyografi bulguları, transtorasik ekokardiyografi görüntüleri ve LVGLS değerleri kaydedilmiştir. Bu parametreler, postoperatif 3. ay poliklinik kontrollerinde elde edilen verilerle karşılaştırılmıştır.
BULGULAR TEVAR işlemi sonrası LVGLS’de anlamlı bir azalma gözlenmiştir (p<0.001). Ortalama arter basıncındaki (OAB) değişim ile LVGLS azalması arasında güçlü bir korelasyon saptanmıştır (ρ=0.555, p=0.017). Postoperatif dönemde sistolik kan basıncı (SKB) ve OAB değerlerinde belirgin artış tespit edilmiştir (her ikisi için p<0.001). İşlem öncesi ve sonrası diğer parametrelerde anlamlı bir fark bulunmamıştır.
SONUÇ Çalışmamızda, TEVAR işlemi sonrasında SKB ve OAB’de belirgin bir artış ile birlikte LVGLS değerlerinde anlamlı bir azalma saptanmıştır. Ayrıca, OAB artışı ile LVGLS azalması arasında güçlü ve anlamlı bir ilişki olduğu gösterilmiştir.
Copyright © 2025 Türk Kardiyoloji Derneği Arşivi