AMAÇ Bu çalışmada, inflamatuvar bir gösterge olan ve başvuru anında ölçülen yüksek duyarlıklı C-reaktif protein (hsCRP) düzeyi ile mikrovasküler perfüzyonun belirleyicisi olan ST-segment gerilemesi (STG) arasındaki ilişki değerlendirildi.
ÇALIŞMA PLANI Akut ST-segment yükselmeli miyokard infarktüsü geçiren ve ilk 12 saat içinde başarılı (TIMI III akım) primer perkütan koroner girişim (PKG) uygulanan ardışık 113 hastada (96 erkek, 17 kadın; ort. yaş 56.9; dağılım 35-83) girişim öncesinde kan örneklerinde hsCRP düzeyi ölçüldü. Girişim öncesindeki ve TIMI III akım sağlandıktan 60 dakika sonraki EKG’de ST-segment yükselmesi ölçüldü ve iki ölçüm arasındaki fark toplam ST-segment yükselmesindeki gerileme (∆STG) olarak kabul edildi. Schroder ve ark.nın yöntemine göre, ∆STG ≥%50 olanlarda no-reflow fenomeni olmadığı (n=90, %79.6), ∆STG <%50 olanlarda no-reflow fenomeni olduğu (n=23, %20.4) kabul edildi.
BULGULAR No-reflow fenomeni olan grupta, başvuru anındaki pik kreatin kinaz düzeyi (p<0.001) ve hsCRP düzeyi (p=0.002) daha yüksek, sol ventrikül ejeksiyon fraksiyonu daha düşüktü (p=0.04). ∆STG ile hsCRP arasında ters yönde anlamlı doğrusal bağıntı görüldü (r=-0.281, p=0.003). Yapılan ROC (receiver-operating characteristics) analizinde bulunan değere (≥4.16 mg/l) göre karşılaştırıldığında, yüksek hsCRP grubunda (n=71) no-reflow daha fazla (p=0.02), pik kreatin kinaz düzeyi daha yüksek (p<0.001) ve sol ventrikül ejeksiyon fraksiyonu (p=0.03) daha düşüktü. Çokdeğişkenli analizde, yüksek hsCRP düzeyi no-reflow fenomeninin bağımsız bir öngördürücüsü bulundu (odds oranı 2.1, %95 güven aralığı 1.001-4.4; p=0.04).
SONUÇ Başvuru sırasında ölçülen yüksek hsCRP düzeyleri, primer PKG ile TIMI III akım sağlansa bile, miyokard dokusu düzeyindeki yetersiz perfüzyona işaret etmektedir.
Copyright © 2024 Türk Kardiyoloji Derneği Arşivi