EDITÖRYAL YORUM | |
1. | Bifurkasyon perkütan koroner girişimi: “Jail” edilmiş yarı-şişirilmiş balon tekniği Percutaneous coronary intervention for bifurcation: Jailed semi-inflated balloon technique Eser Durmaz, Bilgehan KaradağPMID: 30024389 doi: 10.5543/tkda.2018.35545 Sayfalar 337 - 339 Makale Özeti | |
ARAŞTIRMA | |
2. | Koroner bifurkasyon lezyonlarında ‘jailed semi-inflated balloon’ tekniği ile yan dal açıklığının değerlendirilmesi Assessment of side branch patency using a jailed semi-inflated balloon technique with coronary bifurcation lesions Emrah Ermiş, Hakan Uçar, Selami Demirelli, Emrah İpek, Mustafa Gür, Murat ÇaylıPMID: 30024390 doi: 10.5543/tkda.2018.47347 Sayfalar 340 - 348 Amaç: Birçok girişimsel kardiyolog kompleks bifurkasyon lezyonlarında ana damara stent yerleştirme sırasında yan dalın tıkanma riski nedeniyle kaygılıdırlar. Bu yüzden yan dalın tıkanma riskini azaltmak için yeni teknikler gereklidir. Jailed semi-inflated balloon’ (JSB) tekniği bunun için geliştirilmiş tekniklerden biridir. Bu yazıda JSB tekniği ile yan dal açıklığını değerlendirdiğimiz klinik deneyimimizi açıklamaktayız. Yöntemler: Kliniğimizde toplam 82 koroner bifurkasyon lezyonu bulunan ve JSB tekniği ile perkütan koroner girişim (PKG) uygulanan 64 hasta alındı. Hastaların çoğunluğunda yan dal balonu JSB tekniğinden farklı olarak daha yüksek basınçla şişirildi (4.8±2.0 atm). İşlemsel ve erken klinik sonuçlar, başlangıç ve işlem sonrası kantitatif koroner anjiyografi analizi ile değerlendirildi. Bulgular: Hastaların çoğunluğu akut koroner sendrom olup (%60.9) yaklaşık üçte biri Medina sınıf 1.1.1 idi (%32.8). Jailed balonu ya da teli hiçbir PKG işlemi sırasında sıkışmadı. Yan dal ağzı diseksiyonu yalnızca iki hastada meydana geldi. PKG sonrası minimal lümen çapının ana dalda ve yan dalda düzeldiği görüldü. Hastanede yatış sırasında ve birinci ay kontrollerinde ise hiçbir ciddi kardiyak istenmeyen olay görülmedi. Sonuç: Jailed semi-inflated balloon tekniği bifurkasyon lezyonlarında maksimum yan dal koruması sağlamakla beraber aynı zamanda kompleks bir tekniğe göre daha kısa sürmektedir. Yan dal balonu daha fazla basınçla şişirilmesine rağmen anlamlı yan dal tıkanması görülmedi. Erken klinik sonuçlar ve işlemsel başarı, girişimsel kardiyologları yan dal akımını korumadaki güvenilirliği ile bu tekniği rahatlıkla kullanma konusunda cesaretlendirebilir. |
3. | Elektif olarak stent yerleştirilen hastalarda klopidogrel tedavisi sırasında yüksek trombosit reaktivitesi ile karaciğer yağlanması arasında ilişki Association between high on-treatment platelet reactivity to clopidogrel and hepatosteatosis in patients undergoing elective stent implantation Yalçın Velibey, Ahmet İlker Tekkeşin, Hakan Barutca, Özlem Yıldırımtürk, Emrah Bozbeyoğlu, Yasin Çakıllı, Özge Güzelburç, Seviye Bora Şişman, Göksel Çinier, Sinan Şahin, Ahmet Taha AlperPMID: 30024391 doi: 10.5543/tkda.2018.67817 Sayfalar 349 - 357 Amaç: Çalışmamızda koroner arter hastalığı (KAH) nedeniyle elektif olarak stent yerleştirilen hastalarda klopidogrel tedavisi sırasında saptanan yüksek trombosit reaktivitesi ile karaciğer yağlanması arasındaki ilişkinin araştırılması amaçlandı. Yöntemler: Koroner arter hastalığı nedeniyle elektif olarak koroner stent yerleştirilen ardışık 190 hasta ileriye yönelik olarak çalışmamıza alındı. Uygun hastalara perkütan koroner girişim (PKG) öncesi 300 mg klopidogrel yükleme dozu verildi. Tüm hastalara karaciğer yağlanmasının tespiti için ultrasonografi yapıldı. Hastalar klopidogrel tedavisi sırasında yüksek trombosit reaktivitesinin saptanıp saptanmamasına göre iki gruba ayrıldı: Dirençli hastalar ve dirençsiz hastalar. Bulgular: Klopidogrel tedavisi sırasında yüksek trombosit reaktivitesi (HTPRC) tüm çalışma hastalarının %54.2’sinde (190 hastanın 103’ünde) görüldü. Yaş ve vücut kitle indeksi verileri iki grup arasında benzerdi. Karaciğer yağlanması 111 (%58.6) hastada saptandı. HTPRC oranı kadın hastalarda istatistiksel olarak daha yüksekti (p=0.032). HTPRC olan hastalarda karaciğer yağlanması anlamlı derecede daha fazlaydı (p<0.001). HTPRC olan 84 (%81.6) hastada hepatosteatoz mevcuttu (p<0.001). Bunun yanında, karaciğer yağlanması derecesi ve HTPRC arasında istatistiksel olarak anlamlı pozitif korelasyon mevcuttu (p<0.001). HTPRC yüzdesi ≥ Evre 2 karaciğer yağlanması olan hastalarda Evre 1 karaciğer yağlanması olanlara göre daha yüksekti (p<0.001). Lojistik regresyon analizinde karaciğer yağlanması [odds oranı (OR) 9.403, %95 güven aralığı 4.519–19.566, p<0.001)], açlık kan şekeri ve hipertansiyon HTPRC’nin bağımsız öngördürücüleri olarak belirlendi. Sonuç: Bu çalışma karaciğer yağlanması ve HTPRC arasındaki ilişkiyi gösteren ilk çalışmadır. |
4. | Klinik olarak aşikar kardiyovasküler hastalığı ya da geleneksel ateroskleroz risk faktörü bulunmayan psöriatik artritli hastalarda subklinik aterosklerozun değerlendirilmesi Assessment of subclinical atherosclerosis in psoriatic arthritis patients without clinically overt cardiovascular disease or traditional atherosclerosis risk factor Şule Apraş Bilgen, Umut Kalyoncu, Abdülsamed Erden, Uğur Canpolat, Levent Kılıç, Ömer Karadağ, Kudret Aytemir, Sedat Kiraz, Ali Akdoğan, İhsan ErtenliPMID: 30024392 doi: 10.5543/tkda.2018.36169 Sayfalar 358 - 365 Amaç: Kardiyovasküler hastalıklar kronik enflamatuvar kas-iskelet hastalığı olan hastaların hemen hepsinde sağlıklı akranlarına göre daha sıktır. Bu çalışmada psöriatik artritli (PsA) hastalarda subklinik ateroskleroz varlığı hem romatoid artrit (RA) hem de sağlıklı kontrol bireyleri ile karşılaştırılarak değerlendirilmiştir. Yöntemler: Paralel grup çalışmamıza PsA bulunan 30 hasta, RA bulunan 30 hasta ve 30 sağlıklı kontrol bireyi alındı. Katılımcıların tüm demografik, klinik ve laboratuvar verileri kaydedildi. Eklem aktivitesi hastalık aktivite skoru (DAS)-28 ile değerlendirildi. Eritrosit sedimentasyon hısı (ESH) ve C-reaktif protein (CRP) düzeyleri akut faz reaktanı olarak ölçüldü. Tüm katılımcılarda akım aracılı dilatasyon (AAD) ve karotis intima mediya kalınlığı (KİMK) ölçüldü. Bulgular: Psöriatik artritli hastalardaki ortanca hastalık süresi 60 (dağılım, 8–216) aydı. 22/30 (%73.3) PsA’lı hastalarda psöriasis tanısı daha önce konmuştu ve bunların 13/30’unda (%48.1) hastalık aktifti. Çalışma grupları yaş, cinsiyet ve vücut kitle indeksi açısından benzerdi. Yirmi üç (%76.7) PsA’lı hasta ve RA’lı beş (%16.7) hastaya anti-tümör nekrozis faktör (TNF)-alfa tedavisi uygulanıyordu (p<0.001). AAD yüzdesi hem PsA’lı hem de RA’lı hastalarda sağlıklı kontrollere göre belirgin olarak düşüktü (p<0.001). Ortanca KİMK ise RA’lı hastalarda PsA’lı hastalar ve sağlıklı gruba göre belirgin yüksekti (p=0.008). Aktif eklem lezyonu olan ve olmayan hastalarda hem AAD yüzdesi hem de ortanca KİMK benzerdi. Sonuç: Geleneksel risk faktörleri ya da aşikar kardiyovasküler hastalık olmaksızın PsA’da RA’ya benzer şekilde endotel fonksiyonları bozulmuştur. Bu durum PsA ile ateroskleroz ve KVH arasındaki potansiyel ilişkiyi gösterebilir. |
5. | Koroner arter ektazisi olan hastalarda bozulmuş osilometrik arteriyel sertlik parametreleri Impaired oscillometric arterial stiffness parameters in patients with coronary artery ectasia Alaa Quisi, Gökhan Alıcı, Samir Allahverdiyev, Ömer Genç, Ahmet Oytun Baykan, Süleyman Özbiçer, Mevlüt KoçPMID: 30024393 doi: 10.5543/tkda.2018.18562 Sayfalar 366 - 374 Amaç: Bu çalışmada, izole koroner arter ektazisi (KAE) olan hastalarda aortanın elastik özelliklerinin osilometrik ölçümlerini araştırmayı amaçladık. Yöntemler: Bu çalışmaya, iskemik kalp hastalığı araştırılma endikasyonu bulunan ve koroner anjiyografi yapılan toplam 137 (92 erkek, 45 kadın; ortalama yaş: 60.8±11.7 yıl) hasta dahil edildi. Hastalar üç gruba ayrıldı; birinci grup KAE’si olan 51 hasta, ikinci grup koroner arter hastalığı (KAH) olan 36 hasta ve üçüncü grup normal koroner arterli 50 hastadan oluşmaktaydı. Nabız dalga hızı (NDH) ve augmentasyon indeksi (Aİx) dahil aort sertliğinin (AS) ölçütleri, osilometrik yöntemle araştırıldı. Bulgular: Ortalama NDH, KAE grubunda KAH ve kontrol gruplarına göre daha yüksek iken (9.1±2.3’e karşılık 8.2±1.3 ve 8.0±1.6, p=0.008) medyan Aİx, KAE grubunda KAH ve kontrol gruplarına göre daha düşüktü (10.0 [-3.0–63.0]’e karşılık 15.5 [-2.0–57.0] ve 21.5 [-1.0–45.0], p=0.010). Çoklu terimli (multinomial) lojistik regresyon analizinde cinsiyet, hipertansiyon, yüksek yoğunluklu lipoprotein kolesterol seviyesi, NDH ve Aİx’in, KAE ile bağımsız olarak ilişkili olduğu saptandı. Sonuç: Nabız dalga hızı ve Aİx dahil olmak üzere aortun osilometrik elastik özellikleri KAE’li hastalarda bozulmuştur. |
6. | Atipik angina pektorisi olan hastalarda efor testinin tanısal doğruluğunu arttıracak araçlar Tools to improve the diagnostic accuracy of exercise electrocardiograms in patients with atypical angina pectoris Demet Özkaramanlı Gür, Aydın Akyüz, Şeref Alpsoy, Niyazi GülerPMID: 30024394 doi: 10.5543/tkda.2018.34358 Sayfalar 375 - 384 Amaç: Efor testi, sık kullanılmakla beraber, atipik angina pektorisi olan hastalarda kısıtlı tanısal doğruluğa sahiptir. Bu çalışmada, test-öncesi olasılık skorları (TOS) ile çeşitli egzersiz parametrelerinin, koroner arter hastalığını (KAH) tanımada, ilave değeri olup olmadığını ve TOS sınır değerlerini belirlemeyi amaçladık. Yöntemler: Atipik angina pektorisi olup pozitif efor testi sonrası koroner anjiyografi (KAG) yapılan, 207 hastalık geriye-dönük kohort çalışmamızda (76 kadın, 131 erkek; ortalama yaş 57.6±8.2) CAD konsorsiyumu tarafından önerilen ‘temel’ ve ‘klinik’ TOS ile; egzersiz süresi, maksimal metabolik eşdeğer (MET), kalp hızı (KH) rezervi, KH derlenmesi, kronotropik indeks, kan basıncı (KB) rezervi, KB derlenmesi, ST/KH oranı gibi egzersiz KB ve KH parametreleri değerlendirildi. Hastalar tıkayıcı KAH varlığına göre gerçek pozitif (GP) ve yalancı pozitif (YP) gruplarına ayrıldı. Bulgular: Gerçek pozitif test sonuçları ile yaş, erkek cinsiyet, hipertansiyon, diyabet, hiperlipidemi; yüksek temel ve klinik TOS, egzersiz KB, ST deviyasyonu, ST/KH oranı arasında pozitif, MET, kronotropik indeks ve KH derlenmesi arasında negatif yönde ilişki bulundu. Temel ve klinik TOS değerleri, cinsiyetten bağımsız olarak, GP test sonucu için öngörücü idi. Lojistik regresyon analizi, klinik TOS’un GP sonuç için tek öngörücü olduğunu göstermiştir. Temel TOS için 18, klinik TOS için ise 21 değerlerinin KAH için ayırt edici sınır değerler olduğu saptanmıştır. Sonuç: Çalışmamızda birçok elektrokardiyografik ve hemodinamik parametrenin arasında, klinik TOS ve kronotropik indeksin atipik angina pektorisi olan hastalarda KAH’ı ayırt edici özelliği olduğu gösterilmiştir. |
7. | Doğuştan supravalvüler aort stenozunun onarımınında Doty tekniğinin erken-orta dönem sonuçları Early and mid-term outcomes after surgical repair of congenital supravalvular aortic stenosis with the Doty technique Onur Işık, Muhammet Akyüz, Engin Karakuş, Esra Işık, Mehmet Fatih Ayık, Ertürk Levent, Yüksel AtayPMID: 30024395 doi: 10.5543/tkda.2018.65960 Sayfalar 385 - 391 Amaç: Doğuştan supravalvüler aort stenozu olan pediyatrik hastalarda Doty cerrahi yaklaşımın etkinliği güvenilirliği, kısa ve orta dönem sonuçlarını değerlendirmek. Yöntemler: Ocak 2005 ile Temmuz 2015 tarihleri arasında kliniğimizde toplam 10 pediatrik supravalvüler aort stenozlu olguya Doty tekniği ile tamir işlemi uygulandı. Bu hastalar geriye dönük olarak incelendi. Demografik ve ekokardiyografik özellikleri ve klinik sonuçları incelendi. Bulgular: Ortalama yaş 4.8±3.9 yıl idi. Williams-Beuren sendromu dört hastada tespit edildi. Erken mortalite diffüz supravalvüler aort stenozu olan bir hastada görüldü. En son yapılan kontrollerde (ortalama takip süresi 3.7±1.2 yıl; dağılım, 6–61 ay) ekokardiyografide ortalama basınç farkı 14±4.2 mm Hg olarak saptandı. Takiplerde iki hastada hafif aort yetersizliği saptandı. Hiçbir hastada yeniden cerrahi veya girişim gerekmedi. Sonuç: Doty tekniği anatomik ve teknik açıdan etkin bir cerrahi yaklaşımdır. |
OLGU BILDIRISI | |
8. | Ventrikül fibrilasyonuyla ilişkili çok sayıda korono-kameral fistül: Nadir bir olgu Multivessel coronary-cameral fistulas associated with ventricular fibrillation: an unusual case Abdulselam İlter, Eyyup Tusun, Abdulah CiritPMID: 30024396 doi: 10.5543/tkda.2017.30254 Sayfalar 392 - 395 Korono-kameral fistül bir koroner arter ile kalp boşluğu arasındaki nadir görülen bir bağlantıdır. Çoğunlukla sağ koroner arterden kaynaklanıp sağ ventriküle bağlanmaktadır. Fakat üç majör koroner arterden kaynaklanarak sol ventriküle boşalan koroner fistüller oldukça nadir bir malformasyondur. Kırk yedi yaşında erkek hasta göğüs ağrısı ile kliniğimize başvurdu. Troponin pozitif saptanan hasta anjiyografiye hazırlanırken aniden ventrikül fibrilasyonu gelişti. Hasta defibrile edildi ve sinüs ritmi sağlandı. Koroner anjiyografide tüm epikardiyal koroner arterler açık olarak görüldü. Ancak hem sol hem de sağ koroner sistemden sol ventriküle çok sayıda mikrofistüli olduğu gözlendi. Her üç koroner arterlerden kaynaklanan, miyokart iskemisi ve ventrikül fibrilasyonuyla ilişkili olan bu olgu çok nadir olarak görülmektedir. |
9. | Kriyobalon uygulaması esnasında koroner yavaş akıma bağlı geçici ST segment yükselmesi Transient ST-segment elevation due to coronary slow flow during cryoballoon application Tümer Erdem Güler, Tolga Aksu, Kazım Serhan Özcan, Serdar BozyelPMID: 30024397 doi: 10.5543/tkda.2017.95898 Sayfalar 396 - 400 Burada, paroksismal atriyum fibrilasyonu (PAF) için kriyobalon uygulaması esnasında geçici ST segment yükselmesi yaşayan nadir bir olguyu sunduk. Şikayete yol açan PAF’lı 74 yaşındaki erkek hasta, ablasyon için merkezimize yönlendirildi. Sol üst pulmoner venin (188 saniye, -48°C’de) kriyobalon ile ablasyonu sırasında, herhangi bir ciddi yakınma olmaksızın anterolateral derivasyonlarda ST segment yükselmesi geliştiği gözlendi. ST segment yükselmesinin artması üzerine kriyobalon uygulaması derhal sonlandırıldı. Balonun indirilmesinin ardından 5 dakikadan daha kısa bir sürede koroner arter anjiyografisi yapıldı ve sol ön inen arterde (LAD) 48.4 (normal aralık 21±3) düzeltilmiş Thrombolysis In Myocardial Infarction (TIMI) kare sayısı ile koroner yavaş akım (KYA) gösterildi. Herhangi bir koroner arterde akımı kısıtlayıcı ciddi lezyon, koroner vazospazmı, trombo-emboli ya da hava embolisi mevcut değildi. Sağ koroner arter ve sirkumfleks arterin TIMI kare sayıları normaldi. Herhangi bir girişime gerek kalmaksızın ST segment yükselmesi 14 dakika içerisinde tedricen başlangıç haline döndü. Sol ön inen arterin kontrol TIMI kare sayısı 22 ölçüldü. Giriş ve çıkış bloğu zaten sağlandığından bu vene tekrar kriyobalon uygulaması yapılmadı. Diğer üç ven olaysız bir şekilde izole edildi. Hasta ertesi gün belirti ve elektrokardiyogram değişikliği olmadan hastaneden taburcu edildi. |
10. | Genç bir kadında klomifen sitrat ile ilişkili akut miyokart enfarktüsü Acute myocardial infarction associated with clomiphene citrate in a young woman Şahin Avşar, Ahmet Öz, Aydan Köken Avşar, Adnan Kaya, Edibe Betül BörklüPMID: 30024398 doi: 10.5543/tkda.2017.55237 Sayfalar 401 - 405 Klomifen sitrat ovülasyonu uyarmak için kadınlarda kısırlıkta yaygın olarak kullanılan bir ilaçtır. Genellikle, klomifen sitrat ovülasyonun uyarılması için güvenli bir madde olarak kabul edilir ancak nadiren yaşamı tehdit eden koşullarla ilişkili olabilir. Kısırlık için klomifen sitrat reçete edilen 36 yaşında kadın hasta iki saattir olan göğüs ağrısı nedeni ile acil servise başvurdu. Sigara içme öyküsü yoktu ve miyokart enfarktüsü (ME) için herhangi bir kardiyak risk faktörü mevcut değildi. Başvuru elektrokardiyografisinde prekordiyal derivasyonlarda ST yükselmesi saptandı. ST yükselmeli ME tanısıyla kateter laboratuvarına alındı ve koroner anjiyografide tromboz yükü fazla olan sol ön inen arterin (LAD) orta bölümünün tamamen tıkandığı görüldü. Sirkumfleks ve sağ koroner arterler normaldi. Balon dilatasyonundan sonra 2.75x15 mm ilaç salınımlı stent (DES) LAD’nin orta bölümüne yerleştirildi. Hasta komplikasyonsuz olarak iyileşti. Taburculuktan önceki ekokardiyografi apikal akinezi, anteriyor, lateral hipokinezi ve hafif mitral yetersizliği ile %45 ejeksiyon fraksiyonu saptandı. Klomifen sitrat yumurtalık uyarılması için nispeten güvenli bir ilaç olmasına rağmen, ME gibi ciddi yan etkilere neden olabilir. Hekimler özellikle koroner arter hastalığı için risk faktörü taşıyan hastalarda klomifen sitratın potansiyel riskinin farkında olmalıdır. |
11. | Taşikardi ilişkili kardiyomiyopatili bir çocukta “incessant fast-slow” atipik atriyoventriküler nodal reentran taşikardinin başarılı kriyoablasyonu Successful cryoablation of incessant fast-slow atypical atrioventricular nodal reentrant tachycardia in a child with tachycardia-induced cardiomyopathy Yakup Ergül, Ahmet İrdem, Osman Esen, Alper GüzeltaşPMID: 30024399 doi: 10.5543/tkda.2017.39888 Sayfalar 406 - 410 On beş yaşındaki kız hasta merkezimize kalp yetersizliği ile başvurdu. On iki kanal elektrokardiyografisinde kalp hızı 170/dk olan hastada DII-III ve avF’de negatif P dalgası olan uzun RP aralıklı taşikardi mevcuttu. Ekokardiyografide sol ventrikül fonksiyonları azalmış olan hastada fraksiyone kısalma %20 idi. Elektrofizyolojik çalışmada atriyal-His zamanı 52 ms, HA 295 ms olan hastada ventriküler “entrainment” ile PPI-TCL (postpacing interval-tachycardia cycle length) 225 ms idi ve yalancı V-A-A-V yanıtı vardı. Bu veriler ile atipik atriyoventriküler reentran taşikardi (aAVNRT) tanısı konulan hastaya 8 mm uçlu kriyokateter ile başarılı kriyoablasyon uygulandı. İşlemden iki hafta sonra sol ventrikül fonksiyonları düzeldi ve kısalma fraksiyonu (KF) %34’e yükseldi. İki yıllık izlem boyunca taşikardi nüksü izlenmedi. Sonuç olarak kalp yetersizliği ile başvuran uzun RP’li taşikardilerde ayırıcı tanıda aAVNRT’de düşünülmelidir. Bu olgularda kriyoablasyon başarılı şekilde kullanılabilir. |
12. | Sentetik kannabinoid kullanımına bağlı pulmoner emboli: Olgu sunumu Pulmonary embolism due to synthetic cannabinoid use: Case report Gökhan Yırgın, İhsan Ateş, Bilal Katipoğlu, Burak Furkan Demir, Nisbet YılmazPMID: 30024400 doi: 10.5543/tkda.2017.84425 Sayfalar 411 - 413 Yirmi dokuz yaşında erkek hasta pulmoner emboli nedeniyle kliniğimizde takip edildi. Hastanın iki yıldır bir sentetik kannabinoid türevi olan bonzai kullandığı öğrenildi. Hiperkoagülabilite açısından bakılan tetkikleri normaldi. Hastada sentetik kannabinoid kullanımına bağlu pulmoner emboli geliştiği düşünüldü. Sentetik kannabinoid kullanımı genç nüfusta giderek artmaktadır ve bu popülasyonda pulmoner emboli sebepleri arasında akılda tutulmalıdır. |
DERLEME | |
13. | Kalp hızı değişkenliğini kullanarak epilepsi nöbetlerinin saptanması ve öngörüsü üzerine önemli bir araştırmanın gözden geçirilmesi A review of significant research on epileptic seizure detection and prediction using heart rate variability Soroor BehbahaniPMID: 30024401 doi: 10.5543/tkda.2018.64928 Sayfalar 414 - 421 Epilepsi tüm dünyada birçok kişinin mücadele ettiği bir beyin rahatsızlığıdır. Yaygın araştırmalara rağmen, kesin çözümü olmayan zor bir rahatsızlık olarak epilepsi önemini kaybetmemiştir. Spesifik bir yaklaşım sunmadaki kafa karışıklığı epilepsi nöbetlerinin çeşitliliğine ve farklı çevresel koşullardaki etkinliğine bağlı olabilir. Epilepsi hastalarının bir bölümü ilaç veya ameliyat ile tedavi edilir. Ancak epilepsi hastaları her an oluşabilen öngörülemez durumlardan rahatsız olabilir. Bu nöbetlerin kökenleri belli olduğuna göre araştırmacılar elektroensefalogramla (EEG) epilepsi nöbetlerinin öngörülmesine odaklanmıştır. Sonuçlar bu açıdan bazı başarılar da göstermektedir. Aynı başarı bu yöntemlerin optimizasyonuna ve hatta diğer yaşamsal belirtiler yoluyla epilepsi öngörüsünün değerlendirilmesine odaklanmaya yol açmıştır. Diğer taraftan epilepsi nöbetleri sırasında sempatik ve parasempatik inhibitör etkiler yadsınamaz. Bu uyuşmazlığın ortaya çıkışı kalp hızındaki değişikliktir. Son yıllarda birkaç araştırmada nöbetler öncesinde kalp hızındaki değişiklikleri davranışsal açıdan incelenmesine başlanmıştır. Kabul edilebilir sonuçlar elektrokardiyogram (EKG) ve açıkçası kalp hızındaki değişkenliği (KHD) kullanarak epilepsi nöbetlerini sınıflandıran ve öngören algoritmaların oluşmasıyla neticelenmiştir. Bu makale nöbetlerin saptanması ve öngörülmesine ilişkin yöntemleri sunmakta ve onların epilepsi hastalarında yaşam kalitesini iyileştirme potansiyelini tartışmaktadır. |
OLGU GÖRÜNTÜSÜ | |
14. | Aort koarktasyonu için yapılan sol subklaviyen-inen aorta baypas greftinde gelişen uç diseksiyon ve anevrizmanın endovasküler greft stent ile başarılı tedavisi Successful endovascular graft stent to edge dissection and aneurysm on the descending aorta after a previous left subclavian-to-descending aortic bypass for coarctation of the aorta Hakan Fotbolcu, Erhan Kaya, Ömer Işık, Cevat YakutPMID: 30024402 doi: 10.5543/tkda.2017.68256 Sayfa 422 |
15. | Nadir görülen koroner anomali: Sağ koroner arterin distalinden oluşan sol ön inen arter A rare coronary anomaly: Left anterior descending artery emerging as a distal branch of the right coronary artery Cengiz Burak, Orhan Maden, Muhammed Süleymanoğlu, Mehmet Timur Selçuk, Mustafa ÖzdemirPMID: 30024403 doi: 10.5543/tkda.2017.47808 Sayfa 423 Makale Özeti | |
16. | Fallot tetrolojisi ve aortik kapak replasmanı öyküsü olan hastada sol ventrikül çıkış yolu ve pulmoner arter arasındaki bağlantı Connection between the left ventricular outflow tract and the main pulmonary artery in a patient with a history of tetralogy of Fallot total correction and aortic valve replacement Ali Hosseinsabet, Khalil ForozanniaPMID: 30024404 doi: 10.5543/tkda.2017.48524 Sayfa 424 |
17. | Sol ventrikül destek cihazı olan bir hastada uzamış ventrikül fibrilasyonu Prolonged ventricular fibrillation in a patient with left ventricular assist device Serkan Çay, Fırat Özcan, Özcan Özeke, Dursun Aras, Serkan TopaloğluPMID: 30024405 doi: 10.5543/tkda.2017.65259 Sayfa 425 Makale Özeti | |
EDITÖRE MEKTUP | |
18. | Huzursuz bacak sendromlu hastalarda kalp otonom fonksiyonlarının kalp hızı değişkenliği ile incelenmesi Assessment of cardiac autonomic functions by heart rate variability in patients with restless leg syndrome Şehnaz BaşaranPMID: 30024406 doi: 10.5543/tkda.2018.60980 Sayfa 426 Makale Özeti | |
19. | Yazarın yanıtı Author's reply Cennet YıldızPMID: 30024407 Sayfa 427 Makale Özeti | |
20. | Koroner baypas cerrahisi sonrası sağlıklı yaşam biçimi davranışları; peki ya kardiyak rehabilitasyon? Healthy lifestyle behaviors after coronary bypass surgery: What about cardiac rehabilitation? Mehmet UzunPMID: 30024408 doi: 10.5543/tkda.2018.11668 Sayfa 428 Makale Özeti | |
21. | Authors reply Authors reply Semiha Alkan, Esengül Topal, Muhammet Onur Hanedan, İlker MataracıPMID: 30024409 Sayfalar 428 - 429 Makale Özeti | |
22. | Vitamin D düzeyi ve endotelyal disfonksiyon Vitamin D level and endothelial dysfunction Metin Okşul, Yusuf Ziya Şener, Cem ÇöteliPMID: 30024410 doi: 10.5543/tkda.2018.63667 Sayfalar 429 - 430 Makale Özeti | |
DIĞER YAZILAR | |
23. | Kardiyoloji yayınlarında gündem ve yorumlar Kardiyoloji yayınlarında gündem ve yorumlar Ertan UralSayfa 431 Makale Özeti | |
Copyright © 2025 Türk Kardiyoloji Derneği Arşivi