ARAŞTIRMA | |
1. | Perkütan koroner girişim sonrası femoral kılıf çekilmesi ve hemostaz ile ilişkili sessiz iskemi sıklığı: 12 derivasyonlu ST-segment izlemiyle değerlendirme The frequency of silent myocardial ischemia associated with femoral sheath removal and hemostasis after percutaneous coronary intervention: evaluation with 12-lead ST-segment monitoring Muhammet Bilgi, Aylin Yıldırır, Taner Ulus, Haldun MüderrisoğluPMID: 21206197 Sayfalar 453 - 458 Amaç: Sessiz miyokart iskemisi (SMİ), angina veya angina eşdeğeri semptomlar yokken iskeminin nesnel olarak gösterilmesidir. Bu çalışmada, elektif perkütan koroner girişim (PKG) uygulanan hastalarda kılıf çekilmesi (KÇ) öncesi ve sonrasında SMİ sıklığı araştırıldı. Çalışma planı: Elektif PKG uygulanan 66 hasta (51 erkek, 15 kadın; ort. yaş 59.5±10.3) işlem sonrasında ileriye dönük olarak 12 derivasyonlu ST-segment izlem aygıtıyla altı saat takip edildi. Geçici iskemik atak, herhangi bir derivasyonda en az 1 mm ve en az 1 dk süreli ST-segment değişikliği olması olarak tanımlandı. İzlem dönemi, KÇ öncesi ve sonrası iki saat ve son iki saat olarak üç bölüme ayrıldı. Her bir dönem için SMİ atağı sayısı ve en büyük ST-segment değişiklikleri hesaplandı. Bulgular: İzlem süresince 32 hastada (%48.5) SMİ atağı saptandı. Kılıf çekilmesi öncesi ve sonrası iki saatlik dönemlerde ve son iki saatte sırasıyla 44, 121 ve 65 SMİ atağı kaydedilirken, aynı dönemlerde yeni SMİ atağı görülen hasta sayısı sırasıyla 11 (%16.7), 20 (%30.3), and 1 (%1.5) idi. Kılıf çekilmesi sonrası ilk iki saatte SMİ atağı saptanan hasta sayısı, KÇ öncesi (p<0.001) ve son iki saatlik (p=0.022) dönemlerden anlamlı olarak daha fazlaydı. Aynı dönemde hasta başına düşen SMİ atağı sayısı (1.8±3.8) da KÇ öncesi (0.7±2.4, p<0.001) ve son iki saatlik (1.0±3.0, p<0.001) dönemlerden fazla bulundu. Kılıf çekilmesi sonrası ilk iki ve son iki saatlerdeki en büyük ST-segment değişiklikleri de KÇ öncesi döneme göre anlamlı olarak daha fazlaydı (sırasıyla 0.82±0.30 mm, 0.77±0.36 mm ve 0.68±0.32 mm; p<0.001 ve p=0.008). Sonuç: Bulgularımız, elektif PKG uygulanan hastalarda KÇ sonrası erken dönemde daha sık SMİ geliştiğini göstermektedir. |
2. | Erkeklerde serum cinsiyet steroidleri ile kalp hızı değişkenliği verileriarasındaki ilişki ve yaşın etkileri The relationship between serum sex steroid levels and heart rate variability parameters in males and the effect of age M Tolga Doğru, M Murad Başar, Ercan Yuvanç, Vedat Şimşek, Ömer ŞahinPMID: 21206198 Sayfalar 459 - 465 Amaç: Bu çalışmada cinsiyet steroidleri ile kalp hızı değişkenliği (KHD) verileri arasındaki ilişkiler araştırıldı. Çalışma planı: Çalışmaya, kardiyolojik açıdan değerlendirme için başvuran 114 erkek hasta (ort. yaş 46.6±11.3) alındı. Hormon analizlerinde serumda luteinize edici hormon, prolaktin, total testosteron (TT), serbest testosteron, östradiol (E2) ve dehidroepiandrosteron sülfat (DHEA-S) düzeyleri ölçüldü. Yirmi dört saatlik Holter kayıtlarından KHD parametreleri hesaplandı. Serum cinsiyet steroidleri ile KHD değerleri arasındaki ilişkiler hastalar üç yaş grubuna (20-39 yaş; 40-59 yaş; >60 yaş) ayrılarak incelendi. Bulgular: Biyokimyasal sonuçlar katılımcıların tümünde normal bulundu. Antropometrik ölçümler açısından üç yaş grubu benzerlik gösterdi. İncelenen cinsiyet steroidleri içinde sadece serum DHEA-S düzeyi üç yaş grubu arasında anlamlı farklılık göstererek (p=0.026) yaşla azalma eğilimi sergiledi. Kalp hızı değişkenliği değerlendirmesinde, parasempatik aktiviteyi gösteren tüm veriler yaşla anlamlı düşüş gösterirken (HFn, pNN50 ve rMSDD için sırasıyla p=0.001, p=0.000 ve p=0.000), sempatik aktivite göstergeleri arasında sadece LF/HF oranı yaşla artış gösterdi (p=0.000). Yaş ve bel çevresi ayarlı kısmi korelasyon analizinde, TT ve DHEA-S parasempatik aktivite göstergelerinden HFn ile pozitif ilişkili; sempatik aktivite göstergelerinden LF/HF24 saat ve global sempatik indeks (GSİ) ile negatif ilişkili bulundu. Serum E2 ise parasempatik parametre olan rMSDD ile negatif, LF/HF24 saat ve GSİ ile pozitif ilişki gösterdi. Cinsiyet steroidleri arasında otonomik fonksiyonlarla en ileri ilişkiyi gösteren DHEA-S idi. Sonuç: Çalışmamızın bulguları, antropometrik faktörlerden bağımsız olarak, erkeklerde androjenlerin parasempatik aktivite ile, östradiolün ise sempatik aktivite ile ilişkili olduğunu göstermektedir. |
3. | Hipertansiyonlu Özbek erkeklerinde sol ventrikül hipertrofisinin genetik temeli Genetic background of left ventricular hypertrophy in Uzbek hypertensive men Dilorom Kurbanova, Marietta EliseyevaPMID: 21206199 Sayfalar 466 - 472 Amaç: Bu çalışmada hipertansif Özbek erkeklerinde ACE/ID, AGT/M235T, AT1R/A1166C ve CYP11B2/C344T genetik polimorfizmlerin sıklıkları ve bunların sol ventrikül hipertrofisiyle (SVH) ilişkisi araştırıldı. Çalışma planı: Çalışmaya derece 1-2 esansiyel hipertansiyonu olan ve tedavi görmemiş 172 Özbek erkek (ort. yaş 47±10) ve normotansif 60 gönüllü (ort. yaş 41±10) alındı. Tüm olgular sol ventrikül (SV) kütlesi ve kütle indeksini belirlemek için M-mod ekokardiyografi ile değerlendirildi. Genomik DNA’nın elde edilmesi için periferik kan örnekleri alındı ve polimeraz zincir reaksiyonunda sınırlı parça uzunluk polimorfizm teknikleriyle analiz edildi. Bulgular: Hipertansif hastaların 148’inde (%86.1) SVH saptandı. Kontrol grubuyla karşılaştırıldığında, hipertansif grupta ACE geninde D-aleli ve CYP11B2 geninde T-aleli sıklıkları anlamlı yükseklik gösterdi. Özbek hipertansif erkeklerinde AGT/M235T polimorfizmi ile SVH arasında anlamlı ilişki görüldü. AGT geninin 235T-aleli, ACE geninin D-aleli ve CYP11B2 geninin 344T-aleli hasarlı aleller olarak belirlendi ve tüm hipertansif hastalarda hasarlı alel görüldü. Bir hasarlı alel sadece yedi hastada (%4.1) görülürken, 52 hastada (%30.2) iki, 89 hastada (%51.7) üç hasarlı alel vardı. Sol ventrikül hipertrofisinin derecesi hasarlı alel sayısıyla artmaktaydı. İkili hasarlı alel birlikteliği açısından, SVH derecesini en olumsuz etkileyen ikili D+235T-alelleri olarak saptandı. Sonuç: Özbek erkeklerinde esansiyel hipertansiyon ACE/ID ve CYP11B2/C344T gen polimorfizmleri ile ilişkili bulunurken, hipertansiyona ACE geninin D-aleli ve CYP11B2 geninin T-aleli sıklığı eşlik etmektedir. Bulgularımız Özbek erkeklerinde AGT/M235T polimorfizmi ile SVH arasındaki ilişkiye de kanıt sağlamakta, D+235T-alellerinin birlikteliğinin SVH’yi en olumsuz etkileyen ikili olduğunu göstermektedir. |
4. | Perikart efüzyonu olan hastaların klinik ve laboratuvar özellikleri Clinical and laboratory features of patients with pericardial effusion Hasan Ali Gümrükçüoğlu, Aytaç Akyol, Mustafa Tuncer, Yılmaz Güneş, Hüseyin Beğenik, Serkan Akdağ, Musa Şahin, Hakkı Şimşek, Mehmet AğırbaşlıPMID: 21206200 Sayfalar 473 - 479 Amaç: Bu çalışmada dört yıllık sürede perikart efüzyonu (PE) tanısı ile takip ettiğimiz hastalarda PE nedenleri, klinik ve laboratuvar özellikler ve tedavi stratejileri geriye dönük olarak incelendi. Çalışma planı: Çalışmada Ağustos 2005 ile Ağustos 2009 tarihleri arasında PE tanısı ile takip edilen 136 hastanın (81 kadın, 55 erkek; ort. yaş 55.8±18.7; dağılım 8-90) kayıtları geriye dönük olarak gözden geçirildi. Perikart efüzyonu tanısı transtorasik ekokardiyografi ile kondu. Hastaların özgeçmiş, fizik muayene, elektrokardiyografi, ekokardiyografi, laboratuvar bulguları ve uygulanan tedavi yöntemleri kaydedildi. Bulgular: Perikart efüzyonu olan hastalarda en sık karşılaşılan yakınma nefes darlığı (%86.8), fizik muayenede en sık bulgu ise jügüler venöz dolgunluk (%47.1) idi. Elektrokardiyografide en sık taşikardi (%47.8), ekokardiyografide ise hafif düzeyde (<1 cm) PE (%63.2) saptandı. Kronik böbrek yetersizliği (%25) ve kanserler (%22.8) PE’nin en sık nedenleriydi, bunları idiyopatik PE (%14) takip etmekteydi. Otuz dört hastada (%25) perikart tamponadı saptandı. Perikart tamponadı gelişen hastaların büyük bölümü (%53) kanser hastalarıydı. Otuz sekiz hastaya (%27.9) girişimsel tedavi (27 perikardiyosentez, 11 cerrahi drenaj) uygulandı; 98 hasta (%72.1) ise medikal tedavi ile takip edildi. Perikart tamponadı gelişen üç hasta takipler sırasında yaşamını yitirdi. Sonuç: Çalışma grubumuzda PE’nin en sık nedeni kronik böbrek yetersizliği ve kanserlerdi. Toplumun yaşlanması ile kanser hastalıklarına bağlı PE sıklığı da artmaktadır. Ekokardiyografi PE tanısı için öncelikle kullanılan tanı yöntemidir. |
5. | Kronik kalp yetersizliği olan hastalar için inanç ve uyum ölçeklerinin Türkçeye uyarlanması Adaptation of the compliance and belief scales to Turkish for patients with chronic heart failure Sıdıka Oğuz, Nuray Enç, Zerrin YiğitPMID: 21206201 Sayfalar 480 - 485 Amaç: Kronik kalp yetersizliği (KKY) hastalarında İlaca Uyum Hakkındaki İnançlar Ölçeği (İUHİÖ), Diyete Uyum Hakkındaki İnançlar Ölçeği (DUHİÖ) ve Bireysel İzlem Hakkındaki İnançlar Ölçeği’nin (BİHİÖ) Türkçeye uyarlanmış şeklinin geçerlik ve güvenirliği araştırıldı. Çalışma planı: Türkçeye çevrilen ölçekler, dil geçerliği çalışması yapıldıktan sonra KKY’li 80 hastaya (47 erkek, 33 kadın; ort. yaş 59.3±12.5; dağılım 24-79) 15 gün ara ile iki kez yüz yüze görüşme ile uygulandı. Her bir ölçeğin iç tutarlığı Cronbach alfa katsayısı ile değerlendirildi. Ölçeklerin güvenirliğinin hesaplanmasında test-yeniden test için sınıfiçi korelasyon katsayısı kullanıldı. Bulgular: İki hafta ara ile uygulanan ölçeklerin her bir altboyutunun toplam puanları arasında anlamlı fark bulunmadı (p>0.05). İlk görüşmede üç ölçeğin yarar ve engel altboyutlarının Cronbach alfa değerleri sırasıyla İUHİÖ için 0.74 ve 0.59, DUHİÖ için 0.71 ve 0.58, BİHİÖ için 0.77 ve 0.68 bulundu. Test-yeniden test güvenirliğinde üç ölçeğin yarar ve engel altboyutlarının korelasyon katsayıları sırasıyla İUHİÖ için 0.90 ve 0.91, DUHİÖ için 0.86 ve 0.86, BİHİÖ için 0.90 ve 0.93 bulundu. Sonuç: Her üç ölçeğin de geçerlik ve güvenirliğinin yüksek olduğu bulundu ve ülkemizdeki KKY’li hastalarda geçerli ve güvenilir araçlar olarak kullanılabileceği sonucuna varıldı. |
OLGU BILDIRISI | |
6. | Anoreksiya nervozalı bir olguda sinüs düğümü disfonksiyonu ve kavşak kaçış ritminin tedavisi Management of sinus node dysfunction with junctional escape rhythm in a case of anorexia nervosa Antoine KossaifyPMID: 21206202 Sayfalar 486 - 488 Bu yazıda, sinüs durması ve kavşak kaçış ritmi gibi elektrokardiyografik anormallikler gelişen 17 yaşında, anoreksiya nervozalı bir kadın hasta sunuldu. Başvuru yakınmaları, son altı ayda 30 kilogramdan fazla istemli kilo kaybından kaynaklanan genel halsizlik, uyuşukluk, terleme ve kusma idi. Vücut ağırlığı 40 kg, kalp hızı 44 atım/dk, kan basıncı 90/50 mmHg ve su kaybı bulguları olan hastanın elektrokardiyogramında 44 atım/dk’da kavşak ritmi izlendi; P dalgası yoktu, QRS genişliği 60 msn, QT 440 msn, QTc 400 msn, ve QU 600 msn idi. Laboratuvar bulguları hipokalemi dışında normal sınırlardaydı. Hastanın tedavisine, multidisipliner ekip yaklaşımıyla psikiyatrik yardım ve diyet yardımını da içeren yeni bir beslenme programı oluşturularak başlandı. Atriyoventriküler düğüm ileti bozukluğu ve/veya yapısal kalp hastalığı olmadığından, geçici veya kalıcı kalp pili yerleştirilmesine gerek duyulmadı. Bu tedavi planı başarılı sonuç verdi ve yatıştan sonra 24 saat içinde hasta sinüs ritmine döndü. |
7. | Sol ventriküldeki hareketli trombüsün düşük doz ve yavaş infüzyonla verilen doku plazminojen aktivatörüyle başarıyla çözülmesi Successful lysis of a mobile left ventricular thrombus by slow infusion of low-dose tissue plasminogen activator Yılmaz Güneş, Yemlihan Ceylan, Mustafa TuncerPMID: 21206203 Sayfalar 489 - 491 İntrakardiyak mural trombüslerin tedavisi konusunda görüş birliği bulunmamaktadır. Elli dokuz yaşındaki erkek hastada sağ ayak ağrısı yakınması ve sağ alt ekstremitesinde nabız alınamaması üzerine yapılan ekokardiyografik incelemede ağır sol ventrikül sistolik disfonksiyonu ve sol ventrikül apeksinde çan benzeri, hareketli bir trombüs saptandı. Cerrahinin yüksek riskli olması nedeniyle 50 mgr rekombinan doku plazminojen aktivatörü (rt-PA) sekiz saatte uygulandı. Seri ekokardiyografik takipte, rt-PA infüzyonuna başlanmasından sonraki ilk saatlerden itibaren trombüs büyüklüğünün giderek küçüldüğü ve 24 saat sonra tamamen kaybolduğu görüldü. Cerrahi tedavinin mümkün olmadığı durumlarda, yavaş infüzyonla düşük dozda trombolitik tedavi sol ventrikül trombüs tedavisinde etkili bir seçenek olabilir. |
8. | Kifoskolyozlu bir hastada süngerimsi miyokart (noncompaction) Myocardial noncompaction in a patient with kyphoscoliosis Yalçın Velibey, Servet Altay, Mehmet Eren, Neşe ÇamPMID: 21206204 Sayfalar 492 - 495 Süngerimsi miyokart (noncompaction) ventrikülün bir veya daha fazla segmentinde aşırı derecede çıkıntılı trabeküller ve derin intertrabeküler girintilerin görüldüğü nadir bir doğumsal kardiyomiyopatidir. Belirgin kifoskolyozu olan 37 yaşındaki erkek hasta nefes darlığı yakınması ile başvurdu. Transtorasik ekokardiyografide sol ventrikülün apikal ve posterolateral segmentlerinde trabeküller ve ventrikül boşluğu ile ilişkili derin intertrabeküler girintiler görüldü. Renkli Doppler ile bu girintilerin içlerinde kan akımı izlendi. Sol ventrikül ve sol atriyum çapları artmış bulunurken, sol ventrikül global olarak hipokinetik idi (ejeksiyon fraksiyonu %30). İleri derecede aort kapak darlığı vardı. Solunum fonksiyon testinde orta derecede sınırlayıcı tipte solunum fonksiyon bozukluğu saptanan hasta, ameliyat mortalitesi riskinin yüksek olması nedeniyle tıbbi tedavi programına alındı. |
9. | Akut miyokart enfarktüsüne yol açan ikiz sirkumfleks arter anomalisi A case of twin circumflex arteries associated with acute myocardial infarction Kanber Öcal Karabay, Ender Uysal, Bayram Bagırtan, Mutlu VuralPMID: 21206205 Sayfalar 496 - 498 Sağ koroner arterden çıkan sirkumfleks (Cx) arter en yaygın görülen doğuştan koroner arter anomalilerinden biridir ve genelde selim bir durum olarak kabul edilir. İkiz Cx arter ise son derece nadir bir anomalidir ve şimdiye kadar sadece üç olguda bildirilmiştir. Bu yazıda, sol ana koroner arter ve sağ koroner arterden köken alan ikiz Cx arter saptanan bir olgu sunuldu. Elli yaşında erkek hasta göğüs ağrısı ile yatırıldı. Elektrokardiyogramda D2, D3 ve AVF derivasyonlarında ST-segment yükselmesi, ön derivasyonlarda ise ST-segment çökmesi görüldü. Akut inferiyor miyokart enfarktüsü tanısıyla hastaya koroner anjiyografi yapıldı ve sol ana koroner arterden çıkan sol Cx arterin orta bölümünün bir trombüsle tamamen tıkalı olduğu görüldü. Sağ koroner arterin proksimal kısmından başka bir Cx arterin çıktığı ve bunun da proksimal segmentinde ciddi darlık bulunduğu izlendi. Sol Cx lezyonu balon anjiyoplasti ve stent ile başarılı bir şekilde tedavi edildi; sağ Cx lezyonuna ise bir ay sonra stent takıldı. İki Cx arteri kardiyak bilgisayarlı tomografi anjiyografi ile de değerlendirildi. Sağ Cx’in pulmoner arter ve aort arasından geçtiği ve sol ventrikül lateral duvarının sağ kısmını kanlandırdığı, sol Cx’in ise lateral duvarda bulunduğu ve sol ventrikül lateral duvarının sol kısmını kanlandırdığı izlendi. |
10. | Mitral L dalgasının olası yeni bir nedeni: Kısmi perikardiyektomilibir hastada belirgin mitral L dalgası Prominent mitral L wave in a patient with partial pericardiectomy: a possible new etiology Mustafa Aparci, Ömer Yiginer, Ejder Kardesoglu, Ömer UzPMID: 21206206 Sayfalar 499 - 501 Mitral L dalgasının middiyastolik akımı kalpte diyastolik fonksiyon bozukluğu yapan patolojiler sonucu oluşabilir. Üç yıl önce kısmi perikardiyektomi ameliyatı geçiren 48 yaşında bir kadın hastanın ekokardiyografik muayenesinde hafif sol ventrikül hipertrofisi, hafif mitral yetersizliği ve mitral halkada kalsifikasyon saptandı. Nabızlı Doppler ekokardiyografi ile incelemede mitral içe akımda belirgin mitral L dalgası izlendi. Eşzamanlı ekokardiyografik inceleme sırasında hastanın supraventriküler taşikardi atakları geçirdiği gözlendi. Bu ataklar sırasında L dalgası kaybolmakta ve yalnız E ve A dalgaları seçilmekteydi. Derin inspiryumda mitral içe akım hızlarında izlenen varyasyon %25’ten azdı. Doku Doppler incelemede mitral lateral halkadan elde edilen E’ ve A’ dalga hızları 0.06 m/sn ile eşit bulundu. |
11. | Aortik arkusa embolize olan interatriyal septal kapatma cihazının perkütan yolla çıkarılması Percutaneous retrieval of an interatrial septal occluder device embolized into the aortic arch Selçuk Pala, Göksel Açar, Kürşat Tigen, Cevat KırmaPMID: 21206207 Sayfalar 502 - 504 Sekundum tipi atriyal septal defektlerin (ASD) perkütan yolla kapatılması sırasında cihaz embolizasyonu meydana gelebilir. Bu yazıda, sekundum tipi ASD için perkütan kapama uygulanan 35 yaşında kadın hasta sunuldu. Defektin çapı ikiboyutlu transözofageal ekokardiyografi ile 4 mm olarak ölçüldükten sonra, balonla ölçüm yapmadan, 7 mm’lik Figulla ASD tıkayıcı cihazı hastaya yerleştirildi. Ancak, cihaz takılır takılmaz arkus aortaya embolizasyon meydana geldiği gözlendi. Cihaz parçalarını çember tuzak ile taşıyıcı içine alma girişimleri, taşıyıcı kılıfının daha büyüğü ile değiştirilmesine karşın başarılı olmadı. Sonuçta, vida mekanizmaları biyoptom kullanılarak yakalanıp taşıyıcı kılıf içine alındı ve embolize olan ASD tıkayıcı cihaz perkütan yolla çıkarıldı. Bu işlemden sonra yapılan balonla ölçümde defektin gerili çapı 12 mm ölçüldü ve 15 mm’lik bir cihaz başarıyla yerleştirildi. |
DERLEME | |
12. | Koroner kolateral dolaşım Coronary collateral circulation Turgay Çelik, Murat Çelik, Atila İyisoyPMID: 21206208 Sayfalar 505 - 514 Kalpte koroner arterler arasında bulunan ve bunları birbirine bağlayan çok sayıda küçük çaplı vasküler yapıların oluşturduğu bir dolaşım ağı vardır. Koroner kolateral dolaşımın öncüsü durumundaki bu yapılar normal koroner damarları olan ya da hafif-orta derecede koroner darlığı olanlarda görülmez; çünkü, hem koroner anjiyografide görülemeyecek kadar çok küçük çaplıdırlar, hem de kan akımları çok zayıftır. Sadece otopsi incelemelerinde gözlenebilmişlerdir. Aterosklerozun yaygınlığı ve ciddiyeti kadar organların iskemiye karşı olan hassasiyetleri de önemlidir. Yeteri kadar zengin bir kolateral ağa sahip olan bir organ iskemiye karşı daha dayanıklıdır ve bu durumun görüldüğü hastalar daha az oranda semptomatiktir. İleri derece koroner darlığa bir yanıt olarak meydana gelen koroner kolateral dolaşımın gelişimi açısından aynı derecede koroner arter hastalığı varlığında bireyler arasında neden büyük farklılıklar olduğu ve hangi faktörlerin bu farklılığa yol açtığı tam olarak ortaya konamamıştır. |
OLGU GÖRÜNTÜSÜ | |
13. | Büyük sağ koroner arter anevrizması Large right coronary artery aneurysm Servet Altay, Yalçın Velibey, Sait Terzi, Murat AkçarPMID: 21206209 Sayfa 515 Makale Özeti |Tam Metin PDF |
OLGU BILDIRISI | |
14. | Triküspit mekanik protez kapaklı hastada kalp pili elektrot kırığı Pacemaker lead fracture in a patient with tricuspid mechanic prosthetic valve Murat Yüce, Murat Sucu, Vedat DavutoğluPMID: 21206210 Sayfa 516 Makale Özeti |Tam Metin PDF |
OLGU GÖRÜNTÜSÜ | |
15. | Perkütan koroner girişimin nadir bir komplikasyonu: İyatrojenik aort diseksiyonu A rare complication of percutaneous coronary intervention: iatrogenic aortic dissection Mehmet Ergelen, Uğur Filizcan, Özer Soylu, Hüseyin UyarelPMID: 21206211 Sayfa 517 Makale Özeti |Tam Metin PDF |
16. | Koroner arter baypas greft ameliyatının bir komplikasyonu olarak aort-koroner fistülü Aorto-coronary fistula as a complication of coronary artery bypass graft operation Murat Yüce, Vedat Davutoğlu, Süleyman ErcanPMID: 21206212 Sayfa 517 Makale Özeti |
17. | Kalpte üzüm taneleri: Kalp pili elektrodu endokarditi ve cerrahi tedavisi Grapes in the heart: pacemaker lead endocarditis treated with surgery Zekeriya Nurkalem, Cevdet Dönmez, Şebnem Çetemen, Sabri DağsalıPMID: 21206213 Sayfa 518 Makale Özeti |Tam Metin PDF |
EDITÖRE MEKTUP | |
18. | Editöre Mektup Letter to the Editor: Acute myocardial infarction in a young patient with bicuspid aortic valve Andreas Yiangou AndreouPMID: 21206214 Sayfalar 519 - 520 |
19. | İnterventriküler septumda kistik yapı: Ekokardiyografi ve manyetik rezonans görüntüleme bulguları Letters to the Editor Musa Çakıcı, Zuhal Arıtürk Atılgan, Vedat DavutoğluPMID: 21206215 Sayfalar 521 - 522 sayın editör |
DIĞER YAZILAR | |
20. | Düzeltme Erratum PMID: 21206216 Sayfa 523 Makale Özeti |Tam Metin PDF |
21. | Geri çekme duyurusu Notice of Retraction Sayfa 523 Makale Özeti |
22. | Kardiyoloji Yayınlarında Gündem ve Yorumlar Comment on cardiology publications Ertan UralSayfa 524 Makale Özeti |Tam Metin PDF |
Copyright © 2025 Türk Kardiyoloji Derneği Arşivi