ORIJINAL ARAŞTIRMA | |
1. | Çocukluk yaş grubunda infektif endokarditlerin değerlendirmesi: 11 yıllık deneyimin sunumu Evaluation of pediatric patients with infective endocarditis: an 11-year experience Şamil Hızlı, Arman BilgiçSayfalar 141 - 148 Amaç: Bu çalışmada infektif endokarditli (İE) olgular geriye dönük olarak incelendi. Çalışma planı: Hacettepe Üniversitesi İhsan Doğramacı Çocuk Hastanesi’nde 11 yıllık bir dönem içinde izlenen İE’li 33 hasta (13 kız, 20 erkek; ort. yaş 8.6±4.3; dağılım 9 ay-17 yıl) predispozan faktörler, başvurudaki belirti ve bulgular, tanıda kullanılan laboratuvar incelemeleri, etyolojik ajanlar, tedavi yöntemleri ve sonuçlar açısından değerlendirildi. Bulgular: Yirmi iki olguda (%66.7) doğumsal, 11’inde (%33.3) romatizmal kalp hastalığı saptandı. Doğumsal kalp hastalığı grubundaki olguların 11’i (%50) cerrahi girişim geçirmişti. Bu hastalardan altısının (%54.6) ameliyatı İE tanısı konmasından iki ay önce yapılmıştı. On beş hastanın (%45.5), İE tanısı konmasından bir hafta önce antibiyotik kullandığı belirlendi. İki boyutlu transtorasik ekokardiyografide 29 hastada (%87.9) verrü belirlendi. Kan kültüründe üreme oranı %54.6 bulundu; en sık üreme gram-negatif bakterilerde görüldü. On dokuz hastada (%57.6) tıbbi, 14 hastada (%42.4) tıbbi ve cerrahi tedavi uygulandı. Tıbbi ve cerrahi tedavi uygulanan olgularda ekokardiyografi bulguları ile ameliyat bulgularının uyumlu olduğu görüldü. Tıbbi ve cerrahi tedavi gören gruptaki tüm hastalar düzeldi; mortalite sadece tıbbi tedavi uygulanan grupta beş hastada (%26.3) görüldü. Bu olguların tümünde serebral, pulmoner ve/veya renal emboliler belirlendi. En sık komplikasyonlar konjestif kalp yetmezliği (%36), glomerülonefrit (%27) ve periferik emboli (%21.2) idi. Sonuç: Özellikle gram-negatif ve stafilokokların etken olduğu durumlarda morbidite ve mortalite daha fazla olabileceğinden, bu olgularda cerrahi tedavinin zamanlaması büyük önem taşımaktadır. |
2. | Son dönem kalp yetersizliği nedeniyle kalp nakli bekleme listesine alınan hastalarda mortalite belirleyicileri Indicators of mortality in patients who are placed on the heart transplant waiting list because of end-stage heart failure Hamza Duygu, Mehdi Zoghi, Sanem Nalbantgil, Tahir Yağdı, Mustafa Akın, Mustafa Özbaran, İsa DurmazSayfalar 149 - 154 Amaç: Kalp nakli için uygun verici bekleyenler ile bekleme listesinde iken hayatını kaybeden son dönem kalp yetersizliği olan hastaların klinik, elektrokardiyografik, ekokardiyografik ve hemodinamik göstergeleri karşılaştırıldı. Çalışma planı: Kalp nakli için bekleme listesinde bulunan 60 hasta (47 erkek, 11 kadın; ort. yaş 56±11) iki gruba ayrıldı. Grup I (n=26; 17 erkek, 9 kadın; ort. yaş 44±17) bekleme sürecinde ölen hastaları; grup II (n=34; 30 erkek, 4 kadın; ort. yaş 46±5) tıbbi tedavi görmekte olan ve uygun verici bekleyen hastaları içermekteydi. İki grubun demografik ve klinik (United Network for Organ Sharing status - UNOS status) özellikleri, tıbbi tedavileri, koroner arter hastalığı risk faktörleri, elektrokardiyografi bulguları (QT dispersiyonu, QRS süresi), ekokardiyografik verileri ve hemodinamik parametreleri karşılaştırıldı. Bulgular: İki grup arasında yaş, ateroskleroza ait risk faktörleri, atriyal fibrilasyon sıklığı, kalp yetersizliği etyolojisi ve kardiyak indeks değeri açısından anlamlı fark bulunmadı. Grup I’de kadın hastaların sayısı (p=0.04); UNOS ölçütlerine göre IB’de olan hastaların oranı (p=0.01); düzeltilmiş QT dispersiyonu ve QRS süresi (p<0.001); sağ ventrikül ejeksiyon fraksiyonu (p=0.002); sistolik pulmoner arter basıncı (p=0.002) ve sağ ventrikül diyastol sonu çapı (p=0.01); transpulmoner gradiyent (p<0.03) anlamlı farklılık gösteren parametrelerdi. Sonuç: Kalp nakli listesinde bekleyen hastalarda mortalite belirleyicilerinin dikkate alınması kalp yetersizliğine bağlı ölümlerin azalmasına katkıda bulunabilir. |
3. | Obez kadınlarda hipertansiyonun kardiyopulmoner fonksiyonlar üzerine etkisi The effect of hypertension on cardiopulmonary functions in obese women Şennur Ünal Dayi, Zeynep Tartan, Hülya Kaşıkçıoğlu, Sait Terzi, Nurten Sayar, Hüseyin Uyarel, Tamer Akbulut, Alper Aydın, Muhammed Gündoğan, Neşe ÇamSayfalar 155 - 160 Amaç: Obezite hipertansiyon sıklığını artırmaktadır. Çalışmamızda obez kadınlarda hipertansiyon varlığının kardiyopulmoner fonksiyonlara etkisi araştırıldı. Çalışma planı: Kontrol amaçlı başvuran kadın olgular arasından üç grup oluşturuldu. Beden kütle indeksi (BKİ) ?30 kg/m2 olan evre 1 hipertansiyonlu 22 olgu A grubunu; obezite dışında (BKİ>30 kg/m2) hastalığı olmayan 22 olgu B grubunu; BKİ<25 kg/m2 olan sağlıklı 16 olgu C grubunu oluşturdu. Tüm olgulara semptom sınırlı kardiyopulmoner egzersiz testi uygulanarak, yürüyüş zamanı (YZ), pik VO2 (en yüksek oksijen tüketimi), anaerobik eşikteki VO2 (AE), dakika ventilasyon hacmi (VE), pik egzersizda kalp hızı ve VE/VO2 değerleri hesaplandı. Tüm olguların test öncesinde ve test süresince kan basınçları ölçüldü ve elektrokardiyografi kayıtları yapıldı. Bulgular: Üç grup arasında yaş, ejeksiyon fraksiyonu, sol ventrikül kütle indeksi açısından anlamlı farklılık bulunmadı. A ve B grupları arasında, BKİ ve sol ventrikül diyastolik fonksiyon bozukluğu açısından anlamlı farklılık yoktu. Hipertansif A ve sağlıklı C grubu arasında YZ, pik VO2, AE, VE, test öncesi ve sonrası sistolik ve diyastolik kan basınçları açısından anlamlı farklılık görüldü (p=0.0001). B grubu ile C grubu arasında YZ (p=0.002), pik VO2 (p=0.0001), VE (p=0.05) anlamlı farklılık gösterirken, AE (p=0.189) açısından anlamlı fark yoktu. A ve B grupları arasında YZ (p=0.002), pik VO2 (p=0.042), AE (p=0.005), VE (p=0.02) anlamlı farklılık gösterdi; VE/VO2 değeri için anlamlı farklılık yoktu (p=0.978). Sonuç: Obez kadın hastalarda hipertansiyon varlığının fonksiyonel kapasitenin daha fazla kısıtlanmasında önemli bir etken olduğu görüldü. |
OLGU | |
4. | Transtorasik ekokardiyografi ile saptanan bir koroner arter-pulmoner arter fistülü Transthoracic echocardiographic detection of a coronary artery-pulmonary artery fistula Turgut Karabağ, Bülent Altunkeser, Kurtuluş Özdemir, Fatih KoçSayfalar 161 - 163 Koroner arterlerin en sık anomalisi fistüllerdir. Herhangi bir kardiyovasküler risk faktörü ve iskemi bulgusu olmaksızın göğüs ağrısı ile başvuran 48 yaşında kadın hastada, ekokardiyografide parasternal kısa eksende pulmoner arter distalinde diyastolik türbülans gözlendi. Aynı pencerede aberran vasküler yapı görüntülenmesi üzerine uygulanan koroner anjiyografide, sol ön inen arter ile pulmoner arter arasında fistül görüldü. Fistülde, pulmoner artere ulaşmadan önce 16 mm çapında anevrizmal kese dikkat çekmekteydi. Hasta önerilen ameliyatı kabul etmedi. |
5. | Sol ana koroner arterin kronik tam tıkanıklığı Chronic total occlusion of the left main coronary artery Doğan Erdoğan, Hakan Güllü, Mustafa Çalışkan, Haldun MüderrisoğluSayfalar 164 - 166 Yetmiş bir yaşındaki erkek hasta, son altı saat içinde şiddeti artan nefes darlığı şikayetiyle başvurdu. Hasta, akut akciğer ödemi tanısıyla yatırıldı ve tıbbi tedavi ile şikayetleri düzeldi. Yatışının yedinci gününde yapılan koroner anjiyografide, sol ana koroner arterin tam tıkalı olduğu ve sol ön inen ve sirkumfleks arterlerinin sağdan kollaterallerle TIMI III akımla dolduğu görüldü. Hastaya koroner arter bypass greft ameliyatı yapıldı: sol ön inen artere sol internal mamariyan arter, sirkumfleks artere aorto-safen ven greft anastomozu uygulandı. Ameliyat sonrası dönemi sorunsuz geçiren hastanın 10 aylık izleminde semptomların tekrarlamadığı görüldü. Bu olumlu sonucun, iyi gelişmiş kollateral varlığı ile ilişkili olduğu düşünüldü. |
6. | Kor triatriatum: Tanısı ekokardiyografi ile konan bir olgu A case of cor triatriatum diagnosed by echocardiography Mustafa Kösecik, Turgay BazSayfalar 167 - 169 Kor triatriatum, sol atriyumun anormal fibromüsküler bir septumla iki bölmeye ayrıldığı ve değişik derecelerde pulmoner venöz dönüş tıkanıklığı nedeniyle pulmoner venöz ve arteryel hipertansiyonla seyreden nadir bir doğuştan kalp anomalisidir. Sık tekrarlayan akciğer infeksiyonu ve immün yetersizlik öntanısıyla kliniğimize sevk edilen altı aylık bir kız olguda ekokardiyografik incelemede kor triatriatum tanısı kondu. Cerrahiye sevk edilen ve yapılan kalp kateterizasyonu ve anjiyografik inceleme ile de tanısı doğrulanan hastaya açık cerrahi tam düzeltme ameliyatı yapıldı. Ameliyat sonrasında, altı aydır klinik takibimizde olan hastanın sorunu olmadı. |
DERLEME | |
7. | Statin-fibrat kombinasyon tedavisi Statin-fibrate combination therapy Hüsniye YükselSayfalar 170 - 176 Statin ve fibratlar etki mekanizmaları ve metabolizmaları farklı iki antilipemik ilaç grubudur. Düşük yoğunluklu lipoprotein kolesterol (LDL-K) düzeylerini düşürmede en etkin ilaçlar statinlerdir. Fibratlar ise trigliserid-zengin (TG) lipoprotein düzeylerini azaltır, yüksek yoğunluklu lipoproteinleri (HDL) artırır ve aterojenik küçük yoğun LDL partiküllerini azaltırlar. Diyabet ve metabolik sendromun da içinde bulunduğu kombine dislipidemi ve herediter primer hiperkolesterolemili hastalarda istenen lipid düzeylerine ulaşmak statin veya fibrat monoterapisi ile her zaman mümkün olamamaktadır. Bu gibi durumlarda, lipoproteinler üzerine etkileri birbirini tamamlar nitelikte olduğundan statin-fibrat kombinasyon tedavisi cazip görünmektedir. Statin-fibrat kombinasyon tedavisinin hem LDL kolesterol, hem de TG düzeylerinin düşürülmesinde çok etkin olduğu bildirilmiştir. Ancak, ilk yıllarda statin-fibrat kombinasyonu ile tedavi edilen hastalarda miyopati ve rabdomiyolizis olgularının artışı cesaret kırıcı olmuştur. Son yıllarda yapılan çalışmalarda miyopati sıklığının beklenenden az olduğu anlaşılmıştır. Bu yazıda dislipidemi tedavisinde statin-fibrat kombinasyonunun yeri, etkileşim mekanizmaları, etkinlik ve güvenirliği ile yan etki profilinin azaltılması için gereken tedbirler literatür verileri ışığında gözden geçirildi. |
8. | Potasyum ve kalp hastalıkları arasındaki ilişki The relationship between potassium and heart diseases İhsan Dursun, Muharrem Arslandağ, Mahmut ŞahinSayfalar 177 - 185 Hücre metabolizması ve membran uyarılmasında önemli rol oynayan potasyum (K+) iyonunundaki dengesizlikler, yaşamı tehdit edebilen durumlara yol açabilmesi nedeniyle önemlidir. Hem kardiyovasküler hastalıklardaki nörohormonal mekanizmalara hem de bu hastalıkların tedavisinde kullanılan ilaçlara bağlı olarak potasyum dengesi bozulabilmektedir. Malign ventriküler aritmiler ve ani ölüm, potasyum dengesizliklerinde özellikle korkulan komplikasyonlardır. Bu derlemede, potasyum dengesini etkileyen kardiyovasküler ilaçlar ve potasyum iyonu ile kalp hastalıkları arasındaki ilişki gözden geçirildi. |
OLGU | |
9. | Koroner arteriyovenöz malformasyon ve koroner arter fistülü Coronary arteriovenous malformation associated with a coronary artery fistula Öykü Gülmez, Aylin Yıldırır, Haldun Müderrisoğlu, Ali OtoSayfa 186 Makale Özeti | |
Copyright © 2025 Türk Kardiyoloji Derneği Arşivi