ISSN 1016-5169 | E-ISSN 1308-4488
TÜRK KARDİYOLOJİ DERNEĞİ ARŞİVİ - Turk Kardiyol Dern Ars: 29 (9)
Cilt: 29  Sayı: 9 - Eylül 2001
1. 
İngilizce Özetler
Summaries of Articles

Sayfalar 532 - 535
Makale Özeti |Tam Metin PDF

2. 
KALP TRANSPLANTASYONU SONRASI UZUN DÖNEMSÜRVİ
Long-term Survival Following Heart Transplantation
Cüneyt KONURALP, Branislav RADOVANCEVIC, Cyndi THOMAS, Reynolds DELGADO, Rajko RADOVANCEVIC, O. Howard FRAZIER
Sayfalar 536 - 542
Amaç: Kalp transplantasyonun (KT) kısa ve orta dönem başarısı ile ilgili veriler literatürde yeterli miktarda yer almaktadır. Ancak, uzun dönem siirvi ile ilgili veriler sın ı rlı sayıdadır. Bu çalışmada transp/antasyon sonrasında 10 yıldanfazla yaşayan erişkin hastalarla ilgili deneyiminlizi sunuyoruz. Materyal ve metod: Mart 1983-Eylü/ 1989 arasında merkezimizele 306 erişkin hastaya transp/antasyon yapıldı. Analiz ettiğim iz mu/tip/ faktörler aşağıda listelenmiştir. Sonuçlar: Grup, ortalama 48±10 yaşında, 94 erkekten olu şuyor. Ortalama sürvi 12 .2±1 .4 yıldır ve bunları n %9J'i hala yaşamaktadır. %7 hastaya heterotopik KT yapıldı ve %11 'i retransplantasyona gitti. Hastalarm o/o41'inde iskemik kardiyomyopati ve o/o49'unda idiopatik kardiomyopati etiolojiden sorumludur. o/o19'u UNOS (United Nations of Organ Sharing) status 1 lıastas ıydı. Pre-transplant diabet insidansı %7.6 idi. Donör yaşı 25±8 idi. Hastaldonör eşleşmemes i (mismatch) cinsiyet için %16.7, ırk için %40, CMV için %43 idi. HLA uyumsuzluğu hasta başma 4.9±0.8 idi. İskemi sılresi 127±61 dk. idi. %14 hastaya Anti-lenfosit ajan ile indtiksiyon tedavisi uygulandı. Rejeksiyon insidansi 1.0±1.1 idi ve %33.9 hastada hiç rejeksiyon olmadı. Transp/antasyon sonrasi CMV infeksiyon insidanSI %14.5 ve toplanı infeksiyon insidansi %53 idi. İlk iki yıldaki Transplani koroner arter hastalığı (TKAH) insidansi %28.4 (311109) bulundu. Tartışma: KT k1ymetli bir tedavi yöntemi olarak kendisini kamtlamıştır. Perioperatif dönem hasta takibindeki ilerlemeler/ e ve daha özgün, daha az toksik immünosupresij ajanların ge liştirilm es i ile çok tatminkar uzun dönem sürvi oranlarına ulaşılacağı aşikardır.

3. 
AKTİF DOGAL KAPAK ENDOKARDİTİNDE KOMBİNE MEDiKAL VE CERRAHi TEDAVİ: ON YILLIK DENEYİM
Combined Medical and Surgical Treatment for Active Native Valve Infective Endocarditis: Ten-Year Experience
Kaan KIRALİ, Mustafa GÜLER, Necmettin YAKUT, Denyan MANSUROĞLU, Suat N. ÖMEROĞLU, Bahadır DAĞLAR, Mehmet BALKANAY, Gökhan İPEK, Ömer IŞIK
Sayfalar 543 - 548
Bu çalışma mn amacı, doğal kapak enfektif endokarditinin kombine medikal ve cerrahi tedavisinin yarariarım ve sonuçlarım if·delemektir. 1985 ile Haziran 1999 tarihleri arasmda aktif doğal kapak endokardit tamsı ile ameliyat edilen 66 hasta ile bu çalışma retrospektif olarak yapılm ıştır. Hastalar ameliyat öncesi ve sonrası antibiyoterapiye tabi tutulmuşlardır. Aort ve mitral kapaklar izole olarak 18'er hastada (%27.2) tutulmuşken iki kapağm beraber tutulımwna 30 hastada (%45.6) rastlanmıştır. Hastalar ortalama 4 ± 3.4 yıl (2 ay ile 12 yıl), toplam 274.1 hasta -yılı izlendi/er. Hastane morta/itesi sekiz hasta ile %12 civarında idi. Erken ölüm riskini artıran anlamlı faktö rler acil ameliyat, aıınu/er abse, preoperatif şok tablosu olarak belirlendi. Geç mortalite 6 hasta ile %103 olarak bulwıdu. 2 hasta (%4) en kısa siirede reoperasyon gereksinimi gösterdi. Beş ve 10 yıllık sağ kalını oranları ilk 5 yıl için %80.5 ± 5.5 ve10 yıl için %64.7 ± 9.5 olarak bulundu. Tekrarlayan enfeksiyonsuz yaşam ilk 5 yıl için %94 ± 4.25 ve 10 yıl için %80.44 ± 9.79 idi. Doğal kapak endokarditinin cerrahi tedavisi halen morta/ itesi yüksek olsa da yaşayan hastaların uzun dönem son uçları yiiz giildürücüdiir. Aktı/ endokarditte konıplikasyon gelişmenıişse, optimal cerrahi tedavi zornam antibioyotik tedavisinin tamamlanmasından sonradır. Kombine medikal ve cerrahi tedavi uygulaması yaşam süresini olumlu etkiler.

4. 
Büyük Arter Transpozisyonunda Arteryel Switch Operasyonu (Jatene Prosedürü)
Arterial Switch Operation in Transposition of the Great Arteries (Jatene Procedure)
Bülent POLAT, Yalım YALÇIN, Kubilay KORKUT, Rıza KARACI, Ali KORKMAZ, Mert YILMAZ, Resmiye BEŞİKÇİ, Füsun BULUTÇU, Osman BAYINDIR
Sayfalar 549 - 556
Büyük arter transpozisyonu (TGA) yenidoğan döneminin en sık karşılaşılan siyanotik kalp lıastalığıdır . "Arteryel switch" ameliyalı anatomik düzelmıe sağlaması ve uzun dönem sonuçlarımn atriyal düzeyde düzeltme sağlayan ameliymlara oranla daha iyi olması nedeniyle, günümüzde birçok merkezde TGA 'n.m cerrahi fedavisinde ilk seçenek o/muşfllr. Bu çalışmada Florence Nightingale Hastanesi'nde Ağustos 1997- Aralık 2000 tarihleri arasmda yapılan arteryel switch ameliyatlan m retrospektif olarak ince/edik. Bu süre içinde 37'si basit, 23'ii kompleks TGA tamsı ile toplam 60 hastaya Jatene prosediirü uygulandı. Basit transpozisyon grubundaki hasta/amu n 23'ii ilk 15 giin içinde, dokuz hasta ise 15 gün ila 45 gün arasmda opere edildi. Yaşları 30 gün ila 7 yıl arasmda değişen 5 hastaya ise 2 aşamalı tamir uygulandı. Kompleks transpozisyon grubundaki hasta/ann ortalama yaşı 9 aydı. (18 giin - 2 yıl). Erken dönemde opere edilen basit TGA grubunda mortalite kompleks TGA grubu ile eşitli (9%). İki aşamalı grupta mortalite göriilmezken, geç (15 günden sonra) opere edilen basit TGA 'lı hastalarda mortalite 44%'ti. Toplam hastane morta/itesi %13 olarak gerçekleşti. Sonuç olarak, günümüzde TGA 'da anatomik koı-reksiyon sağlayan arteryel switch ameliyafl, uygun zamanlama, iyi bir peroperalif ve postoperalif straleji planlanarak diişiik morbidite ve mortalite ile uygulanabilmektedir. Ancak 15 günden biiyiik basit TGA 'lı hastalarda ekokardiyografik olarak uygun sol ventrikül m01jolojisi tespit edilmeyen olgularda jatene morta/itesi önemli oranda artmaktadır. Bu hastalarda morta/itesi diişük bulduğumuz iki aşamalı tamiri önernıekleyiz.

5. 
Arteriyel "Switch" Yapılan Hastalarda Sol Ventrikül Fonksiyonları ve Doppler "Tissue Imaging" Yöntemi ile Duvar Hareketlerinin Değerlendirilmesi
Evaluation of Left Ventricular Function and Myocardial Wall Motion by Using Doppler Tissue Imaging After Arterial Switch Operation
Figen AKALIN, Ayşe SARIOĞLU, Tayyar SARIOĞLU
Sayfalar 557 - 564
Büyük damarların transpozisyonunda anatomik bir düzeltme sağlayan arteriyel "switch" operasyonu sonrasmda sol ventrikül fonksiyonları ve koroner arterierin taşmmasma bağlı miyokard hareketlerinde gelişeb ilecek bozukluklar halen araştırılmaktadır. Doppler "tissue imaging" yöntemi ile hareket eden dokulardaki hızların ölçülmesi ve miyokard kontraktilitesinin değerlendirilmesi mümkün olmaktadır. Çalışmam ızda yaşlan 3-65 ay arasmda değişen 21 m·teriyel "switch" operasyonu geçirmiş çocukta ve yaşları 7 -58 ay arasında değişen 16 normal çocukta iki boyutlu, m-mode, Doppler ve renkli Doppler ekokardiyografi ile sol ventrikül büyüklüğü ve fonksiyonlan değerlendirildi ve Doppler "Tissue lnıag ing" yöntemi ile sisto/ik ejeksiyon faz ında interventriküler septum ve sol ventrikül arka duvarında mid-miyokardiyal hız ölçümleri yapıldı. Sol ventrikiil hacnıi hastalarda ortalama 43.82 ± 12.2 ml ile kontrol grubundaki ortalama 37.72(7.66 ml değerine göre daha yüksekti ( p<0.05 ). Sol ventrikül kitlesi de hasta ve kontrol gruplarında sırası ile 81 .55±17.94g ve 59.49(13 .94 g bulundu ve ikisi arasındaki fark da istatistiksel olarak anlamlı idi ( p<0.0005). Sol ventrikül kitlesi iki aşamalı operasyon geçiren hastalarda belirgin olarak fa zla idi. Arteriyel "switch" operasyonu geçiren hastalarda kısalma fraksiyonu genel olarak normal sınırlar içinde olmakla birlikte hastalarda ortalama %33.71±4.17 ile kontrol grubundaki % 39.66±5.14 değerine göre daha düşükll'i (p < 0.005). Ejeksiyonfraksiyonu ve kalp hı zma göre düze ltilmiş çevresel kısalma fraksiyom~ da arteriyel "switclı " yapıla n hastalarda daha düşüktü. CW Doppler ile aort akını Irasesinden elde edilen akselerasyon zamanı, ejeksiyon zamanı , ortalama akselerasyon ve akselerasyon zamamlejeksiyon zanıam parametrelerinin normal çocuklardan farklılık gösternıediği tesbit edildi. Hastalarm /2'sinde hafif, 3'iinde orta derecede neo-aortik kapak yetersizliği tespit edildi. Orta derecede yetersizlik görülen hastaların tümü iki aşamalı operasyon geçirmişti. Doppler Tissue lmaging yöntemi ile 10 hastada sistol sırasında interventriküler septunıun ters yönde hareket ettiği, sol ventrikül arka duvar hızının normal çocuklardan daha yüksek olduğu gösterildi. Sonuç olarak, arteriyel "switch" operasyonlarından sonra klinik sonuçların yüz güldürücü olmasma karşın ventrikül fon ks iyonları ve duvar hareketlerinde normal çocuklara göre bazı fa rklılıklar o labileceği, Doppler "Tissue lnıaging" yönteminin bu hasta grubunda nıiyokardfonksiyonlarınm değerlendirilmesinde yararlı olabileceği düşünüldü.

6. 
AKUT MİYOKARD İNFARKTÜSÜ GEÇiREN HASTALARDA İNTRAVENÖZ MAGMEZYUM TEDAViSİNİN GEÇ POTANSİYALLER ÜZERİNE ETKİSİ
Effect of the Magnesium Infusion on the Late Potentials in Patients After Acute Myocardial Infarction
Sinan DAĞDELEN, Nevnihal EREN, Serdar SOYDİNÇ, Mehmet ERGELEN, Hasan KARABULUT, Nuri ÇAĞLAR
Sayfalar 565 - 570
Akut miyokard infarktüsü (Ml) geçiren hastalarda geç potansiyal/ er (LP) malign ventriküler aritmi riski olan hastaların tamnmasmda yaygm olarak kullanılmaktadır. Bu çalışma Ml geçiren hastalarda magnezyum tedavisinin LP fizerine etkisini incelemek için plan/andı. Metod: Akut MJ geçiren hastalarda ilk 5 giin 1 grigün MgS04 infiizyonu alan 26 hasta çalışma grubu olarak (ÇG) ve alnıayan 15 hasta kontrol grubu (KG) olarak incelendi. Bütün hastalarm 1 .(birinci) ve 6.(ikinci) günlerde sinyal-orıalamalı EKG ve ritnı analizi kayıtları alındt. Bulgular: Birinci ve ikinci kayttlarda, ÇG için strastyla 10 (%38) ve 5 (%19) olguda (azalma oranı %50), KG için strastyla 5(%33) ve 4 (%27) olguda (azalma oram %18) LP pozitif bulundu ·(strastyla p=O.JJ ve p=0.69). Birinci ve ikinci kayıtlarda QRS süresi, "Root M ean Square" voltajt (RMS40) ve "düşük amplitüd sinya/i" siiresi (LAS40) ÇG'da strasıyla 107.4±13.9 ve 99.3±14.2 msn; p=0.043, 32.9±19.4 ve 44.7±20.1 pV; p=0.035, 36.8±17.9 ve 27.6±12.8 msn; p=0.037, ve KG'da strastyla 110.4±12.0 ve 105.4±13.2 msn, 31.8±17.9 ve 39.1 ±18.7 JtV, 39.2±14.8 ve 33.7±12.1 msn bulundu (hepsi için p>0.05). Birinci ve ikinci kayalar karşılaştmldığında, ÇG'da QRS süresindeki azalma (%7.6±3.2 ve 4.6±4.4, p=0.03), RMS40'daki arttş (%52.9±37.8 ve 30.4±22.0, p=0.002) ve LAS40'daki azalma (%24.2±1 1.3 ve 12.6±11.7, p=0.004) oranlannı n KG'na göre daha fazla olduğu görüldü. Birinci ve ikinci kayıtlar ?.grade II ventriküler aritmi bakınımdan karşılaştmldığında, ÇG'da anlamlı azalma olurken (sırasıyla 20 olgu %77 ve 4 olgu %15, p<0.001 ), KG'da anlamlı değişme olmadı (sırasıyla ll olgu %73 ve 9 olgu %60, p>0.05). Sonuç: Miyokard infarktiisü geçiren hastalarda MgS04 infüzyonu LP parametrelerinde anlamlı iyileşme ve ventriküler aritmi sıklığında önemli azalma sağlamaktadır.

7. 
Konjenital Koroner Arteriovenöz Fistüllerin Kapatılmasında Transkateter Yaklaşım
Transcatheter Embolization of Congenital Coronary Arteriovenous Fistula
Ümrah Aydoğan, Türkan Tansel Elmacı
Sayfalar 571 - 576
Mart 1994 - Ocak 2001 tarihleri arasında konjenital koroner arteriovenöz fistül tanısı konmuş, yaşları 7 ay ile 11.0 yıl ( ortanca: 5.3) arasında değişen beş hastada transkateter fistül oklüzyonu işlemi uygulandı. Bu hastalardan birine daha önce cerrahi olarak fistül ligasyonu uygulanmış ancak rekanalize olmuşu. Dört hastada fistülle ilişkisi olan koroner arterde artmış debiye bağlı olarak belirgin dilatasyon söz konusuydu ve bu hastalardan birinde koroner arter fistül öncesinde anevrizmatik bir kese oluşturmuştu. Oklüzyon işlemi yapılmak üzere iki hasta birer kez; iki hasta ikişer kez; son hasta üç kez kateter laboratuvarına alındı. İşlem sırasında iki hastada serbestleme kontrollü balon, diğerlerinde serbestleme kontrollü “coil”ler kullanıldı. İşlemden sonra dört hastada fistülde tanı oklüzyon sağlandı. Koroner arter çapı normal olan son hastada sol koroner arter ön inen daldaki fistülde başarılı şekilde kapatıldı, ancak ikinci diagonal arter distalindeki ikinci fistüle ulaşmak mümkün olmadı. Bu hastada işlemi gerçekleştirmek üzere yapılan manipülasyonlar sırasında hafif/orta derecede aort yetersizliği gelişti. Minör komplikasyon olarak bir hastada heparine yanıtlı femoral arter trombozu gelişti.
Deneyimlerimiz uygun olgularda uygun oklüzyon yöntemi seçildiği takdirde koroner arteriovenöz fistüllerin transkateter oklüzyonunun başarı ile uygulanabileceğini göstermektedir.

DERLEME
8. 
Kalp Pili ile İlişkili Endokarditler ve Tedavi Yaklaşımları
Pacemaker-related Endocarditis and Therapeutic Approaches
İzzet ERDİNLER, Ayşegül KARAHAN, Utku ZOR, Ertan ÖKMEN
Sayfalar 577 - 583
Kalp pili ile ilişkili endokardit nadir ancak ciddi bir konıplikasyondur. Kalp pili yerleştirilmesinden sonra ortaya çıkan tekrarlayan ateş, pil cebinde fokal enfeksiyon bulguları ve pulmoner tezyonlar varfığmda bu tanı mutlaka akla gelmelidir. Koagülaz pozitif ve negatif stafilokoklar, enfeksiyonların büyük çoğunluğundan sorumlu mikroorganizmal ardır. Transözofajiyal ekokardiyografi endokaviter e/ektrot üzerindeki vejetasyonları göriintülemede tercih edilen araştırma yöntemidir. Enfeksiyonu ortadan kaldırmak için uygulanabilecek en etkin tedavi yöntemi perkiitan veya cerrahi olarak kalp pili sisteminin tümüyle çıkartılmasıdır.

OLGU
9. 
Mitral Kapak Değişimi Sonrası Gelişen Sol Ventrikül Yalancı Anevrizması (Olgu Sunumu)
Case of Left Ventricular Pseudoaneurysm After Mitral Valve Replacement
Melek ULUÇAM, Haldun MÜDERRİSOĞLU, Atılay TAŞDELEN, Muhteşem AĞILDERE, Ünser ARIKAN
Sayfalar 584 - 587
Mitral kapak değişimi sonrasında seyrek bir kamplikasyon olan sol ventrikül yalancı anevrizması , yüksek rüptür prevalansı nedeniyle erken evrede cerrahi olarak tedavi edilmelidir. Mitral kapak değ işiminden 5 yıl sonra, mitral anulus posterolateralinde dar ağızlı anevrizmatik bir sol ventrikül kitlesi saptandı. Bu kitle, ekokardiyografi, manyetik rezonans görüntü/erne ve kalp kateterizasyonu ile incelendi. Anevrizma, endokardiyal yaklaşımla çıkarı lıp, sol · ventrikül duvarındaki defekt primer olarak kapatıldı. Patolojik tanı, sol ventrikül yalancı aneVJ·izması idi.

10. 
SOL ANA KORONER ARTERİN BÜYÜK FÜZİFORM ANEVRİZMASI: OLGU SUNUMU
A Large Fusiform Aneurysm of the Left Main Coronary Artery: A Case Report
Rasim ENAR, Alev ARAT ÖZKAN, Mustafa ÇALIK, Seçkin PEHLİVANOĞLU, İsmail YÜKSELTAN
Sayfalar 588 - 590
Normal segment/erin 1,5 katından daha fazla genişlemiş segmentler olarak tamnı/anan koroner arter anevrizmaları şekillerine görefüziform ve sakküler olarak smıflandınlırlar. Değişik infeksiyöz ve inflamafuar etkeniere bağlı olabilen bu patoloji daha çok ateroskleroz zemininde gelişir ve sol ana koroner arteri nadiren tutar. Bu yazıda Iki damar hastalığıyla birlikte seyeden büyük bir/üziform sol ana koroner anevrizma olgusu sunulmaktadır.

11. 
Bir Miyokard İnfarktüsü Nedeni: Miyokardiyal "Bridging"
Myocardial Bridging as Cause of Myocardial Infarction: Report of Case
Göksel KAHRAMAN, Ertan URAL, Dilek URAL, Baki KOMSUOĞLU
Sayfalar 591 - 593
Bu yazıda miyokardiyal "bridgin"e bağlı miyokard infarktüsıl ve sonuçta sol kalp yetersizliği gelişen bir hasta sunuldu. Altmışbeş yaşında, diyabetikerkek hasta akut akciğer ödemi ile acil servise başvurdu. Yaklaştk 4 yıldır eforla nefes darltğt olan hastada tipik anginal yakmma mevcut değildi. Elektrokardiyogramda siniis ritmi ve tam olmayan sol dal bloğu mevcuttu. Ekokardiyografik incelemede sol ventriküllaterali hipokinetik, mid ve apikal septum ile mid ve antero-apikal akinetik, apeks anevrizmatik olarak saptandı. Sol ventrikül apeksinde mural trombiis düşündüren görünüm mevcuttu. Koroner anjiyografide sol ön inen arter ortasmda uzun bir segmentte miyokardiyal "bridging" görüldü. Diğer koroner arterlerde başka bir patoloji saptanmadt. İstirahat Talyunı-201 miyokard perfüzyon sintigrafisi ile yapılan canliiık araşttrnıasmda "bridging" distaline uyan miyokard bölgelerinde sabit pe1fiizyon defekti saptandı. Kalp yetersizliğine yönelik medikal tedavi ile izlenen hasta tekrarlayan hastane yattşları sonrasında evinde ani ölümle kaybedildi.



Journal Metrics

Journal Citation Indicator: 0.18
CiteScore: 1.1
Source Normalized Impact
per Paper:
0.22
SCImago Journal Rank: 0.348

Hızlı Arama



Copyright © 2025 Türk Kardiyoloji Derneği Arşivi